ALİ TEZEL

11.YILINDA 5510 (SOSYAL GÜVENLİK KANUNU) (2)

 

-Bütün dönemlerde sosyal güvenliğin vazgeçilmezliği ilkesi vardı;

  -Ancak bütün dönemlerde süresinde tescil edilmeyen BAĞ-KUR’luların geçmiş hizmetleri tescil edilmemesi 5510 sayılı kanunla da bir kez daha geldi. Meşhur BAĞ-KUR milatları yani, Bu sınırlama sonuçta zamanında tescil yaptırmamış binlerce BAĞ-KUR’lunun yaşı gelmesine rağmen emekli olamamasına yol açtı.

   Bu grup her zaman ve şimdilerde artan bir umutla, vergi ve meslek kuruluşlarına kayıt dönemlerini geçmişe yönelik tescil hakkını elde etmek istiyorlar. Doğrudan bu grubun hakkı tanınırken, tümünü değil diledikleri süreyi tescili isteme hakkı da yararlı olabilecektir.

-Davalarda eskiden özellikle hizmet tespit davalarını açınca takip etmemek mümkün değildi, son zamanlarda yargı bunun haktan vazgeçme değil, ileride dava açmak mümkün olacak şekilde feragat ve takip etmeme imkanı verdi.

-Kısmi ihya imkanı verilmemesi mağdur ediyor.

 Örneğin sigortalının 1984-2018 haziran  arası tescilli ama hiç ödenmemiş BAĞ-KUR hizmeti var, 34 yıl yani, sigortalı gelmiş 60 yaşına kendisine 15 yıl yetecek ama ille de tam ihya 34 yılı ödenecek diyor. Davasız kısmi ihya imkanı tanınsa faydalı olur.

 

-Yurtdışı aylık her yönü ile bağımsızlaştırılmalıdır.

Sadece borçlanma ve süre seçimi yönünden 3201 uygulanıyor. Kalan kısmı aylık bağlama, hak kazanma hep diğer kanunlara tabi, 3201’e özel bir aylık bağlama sistemi olmalı ve eskilerde bu sisteme kademeli geçişle geçmeli.  Örneğin emekli yaşı kadın 58 ,erkek 60  aranan hizmet en az 20 yıl olmalı ve her hizmet yılına 2,5 çarpan olan bir ABO uygulamasına geçilmeli.

Eksik kazanç  bildirimi daha kolay yollarla tamamlanabilmeli;

Geleceğin çok sayıda ihtilafı günü tam, kazancı eksik sigortalılarının veya hak sahiplerinin talepleri olacak, senetle ispat arayan kararlar  var, daha müsamahalı kararlar var, bir geçiş dönemi ile eksik kazanç bildirim, beyanı,tespiti kolay olmalı, cezası az, primi ihya gibi güncele oranlı ancak faizsiz olabilmeli, iyi sosyal güvenlik alışkanlık ve haklarına giden yolculukta bir seçim şekli olabilir. Yeni denetim yöntemlerinin bulunması da elzemdir. Çokça konuşulup halen uygulanamayan meslek ve kıdemlere göre ayrı ayrı belirlenecek asgari kazançlarda birer yöntem olarak güzel duruyor.

-İlahi SGDP ;

SGDP'nin zaten gelişi bize özgüydü bence yanlıştı, çalışırsan aylık kesilir olmalıydı, buna sebep olan yanlış erken emeklilik idi, erken emeklinin yeniden çalışma yaşamına dönüşünü engellemenin, istihdama katkının bir başka yoluydu belki SGDP, ve SGDP’yi tutamadık gitti. Önce BAĞ-KUR ile SSK arasında SGDP oran farkı oluştu. Birine 10 diğerine 30, az olan yılda 1 puan artıp giderken, bir şey oldu, buharlaştı gitti, BAĞ-KUR kapsamında çalışmaya devam edene SGDP artık yok dendi. Bunu yaparken SSK veya 4/1(a) kapsamında çalışanlarda ise hiçbir gerileme olmadı, aksine SGDP li 4/1a lı içi ödenen prim 5 puanlık hazine teşvikinden yararlanamaz, yani emekli çalışan maliyetlidir. Ehh millet işini biliyor, o da gider hiç sigortasız çalışır, çalıştırır, Allah kaza bela vermesin iş kazası/meslek hastalığı dışında bir daha aylık/gelir için SGK’ya başvuru yapacak değil ya. Aslında iki küçük dokunuş yeterdi 4a SGDP’sine 5 puanlık teşvikten yararlanır ve 30 değil  örneğin % 24 uygulanır dense, Anayasa Mahkemesine kadar gidebilecek bir eşitliğe aykırı uygulama biraz olsa dizginlenebilir. Bir başka yöntem olarak 4/1b için SGDP kalkarken diğer yandan  emeklilerden bu kapsamda sigortalı olması gerekenlerden en azından  ek ödeme kaldırılır. Çalışma sona erince yeniden ek ödemeye devam edilebilirdi. Gelinen  noktada emekli 4/1a kapsamında çalışırken kaza geçirirse yeni bir dosyadan ödeme hakkı elde ederken, 4/1b li bu imkandan tümden mahrum kaldı. Salt bu hak için bütün emeklilerin çok fazla prim ödemesine gerek var mı, sorusunda prim/yarar arasında bir yakınlık görmek, hissetmek mümkün olmuyor.

-Prim alacakları;

 Aylık bildirgeler ile muhtasar beyannameler tek belge düzenine doğru yol alırken, aslında SGK ve vergi teşviklerinin birbirine bağlanması, vergi ödememenin de SGK teşviklerine engel olur hale gelmesi, şirket kuruluşları, araç ve taşınmaz alımlarında ödenmemiş SGK ve Vergi borcunun olmaması şartının aranması tahsilatları hızlandıracaktır.

-Sosyal Güvenlik Uygulamacıların Fikirleri Değerlendirmeye Alınmalıdır.

SGK’nın en üst düzey yetkilileri dönemsel olarak, akademisyenler, yüksek yargıçlar ile sık sık bir araya geliyor. Etkileniyorlar, etkilemeye çalışıyorlar. Ancak gerek akademisyenler gerek Yargıçlar bağımsız, bazı  gruplar var ki, bunlar ile de bir araya gelmekte fayda var, bunlar bilirkişiler ile uygulamacılar, güzel fikirler çıkaran çoğuna şahit oldum. Faydalanmak lazım.

Exit mobile version