684 SAYILI KHK İLE VAZİFE MALÜLLERİNE SAĞLANAN HAK NE ANLAMA GELİYOR

15 Temmuz 2018

Kanunları anlamak için yorum kaynaklarına bakılır.

Bunlardan ilki kanunların gerekçeleridir. (Düzenleme KHK ile yapıldığından gerekçeye bakamıyoruz),

Ardından kanunun amaç, kapsamına bakılır. (Hukukta bir çok yorum ilkesine burada yer vermeyeceğiz) Kuralın yasaklamaları, istisnaları, koruma alanı, diğer hükümlerden ayırıcı yönleri gibi hususlar gözetilmek sureti ile bir sonuca varılmaya çalışılır.

Genel olarak vazife malullüğüne ilişkin hükümler,

Eski memurlar için 5434 sayılı yasanın 45 ve devamında, yeni memurlar için 5510 sayılı kanunun 47 ve devamına göre belirlenirken, 506 sayılı kanun döneminde işçiler için iş kazasına ilişkin hükümler 5510 döneminde de devam ederken 4 b sigortalıları da 01.10.2008 ve sonrası işçiler gibi  iş kazası hakkından yararlanmakta, ayrıca hakların koşulları oluşunca uzun vadeli sigortalardan işlem yapılmaktadır.

Genel olarak vazife malüllüğü veya görevle ilgili bir hususta terörle mücadele kanunu (3713) ve 2330 sayılı nakdi tazminat kanunu ile olayın terör veya devlet güvenliği ile ilgili olaylarda ilave haklar verilmektedir. Örneğin işçi ve serbest çalışanların ödemeleri % 25 artırılmaktadır.

Uzun yıllardır terörle mücadele edilen ülkemizde şehit ve gazilere normal olaylardan daha yüksek mali koruma ve hak sağlayan düzenlemelere geliştirilmiş ve nerede ise tazminat olarak ödenebilecek tutarlara ihtiyaç kalmadan aylık+tazminat  (sınırlı olaylarda tazminat çıkabilmektedir)+ diğer mali haklar ile sürekli ödemeler ile mağduriyet mali anlamda azaltılmaya çalışılmıştır.

Son düzenlemelerden olmak üzere  3713 sayılı kanuna getirilen

Ek Madde 3- (Ek: 2/1/2017-KHK-684/1 md.)

“21 inci maddenin birinci fıkrasının (a), (h), (i) ve (j) bentleri kapsamında terör eylemi nedeniyle yaralanmış olup ilgili mevzuatına göre malul sayılmamaları nedeniyle aylık bağlanamayanlardan, talepleri üzerine 13/7/1953 tarihli ve 4/1053 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan Vazife Malullüklerinin Nevileri ile Dereceleri Hakkında Nizamname hükümlerine göre derece tespiti yapılanlara, bu dereceleri esas alınarak aşağıda yazılı gösterge rakamlarının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda, nakdi tazminat karar tarihini takip eden aybaşından başlamak üzere aylık bağlanır…”

Düzenlemesi tekrar anlamında geçmiş kayıpları telafi edecek bir imkanı yeniden sunarken,

Geçici Madde 17- (Ek: 2/1/2017-KHK-684/1 md.)

“Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce 21 inci maddenin birinci fıkrasının (a), (h), (i) ve (j) bentleri kapsamında terör eylemi nedeniyle yaralanmış olup ilgili mevzuatına göre malul sayılmamaları nedeniyle aylık bağlanamayanlardan talepte bulunanlara, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihteki hizmet süreleri, unsurlar ve memur aylık katsayısı ile ödenmekte olan aylıkları esas alınarak ek 3 üncü madde hükümlerine göre tespit olunacak tutarda bu maddenin yürürlüğe girdiği takip eden aybaşından itibaren aylık bağlanır.”

   

Düzenlemesi getirilmiştir.

Düzenlemede açıkça ilgili mevzuatına göre malül sayılmayanlara bir hak daha getirilmiştir. Bundan yararlanabilecek gruplar 21.maddede sayılanlar a’da görevde olanlara görevde iken veya eskiden görevli olmaları nedeni ile sonradan zarar görenler, h’da  erbaş, er ve geçici koruculara, i’de askeri ve polis okulu öğrencilerine, j’de ise TERÖR EYLEMLERİNE  karşı koyan SİVİL vatandaşlardan, faydalı oldukları kabul edilenler koruma altındadır. (15 Temmuz şehit ve gazileri ise doğrudan bu kapsam uygulanmaktadır).

Hükümde düzenlenen yaralanmış ancak malül sayılmayan kişilerdir. Bu kişilerin salt yaralanmaları halinde aylık bağlanmakta, aylığa esas hizmet süreleri Ek 3’üncü maddeye değerlendirilir denilmektedir.

Bu aylığın niteliği nedir. Zira üçüncü maddenin devamında “Ancak, herhangi bir sigortalılık statüsüne tabi çalışmaları olanlara bağlanacak ilk aylığın tutarı, aylık bağlanmasına ilişkin şartlar aranmaksızın bu aylığa hak kazanıldığı tarihteki unsurlar ve mevcut hizmet süreleri esas alınarak hesaplanacak emekli veya yaşlılık aylığının % 25 artırımlı tutarından az olamaz”  denilmiş olmakla bizim şu hususlarda tereddütlerimiz oluşmuştur.

1-Memurlar bakımından oran var ise bağlanan aylık vazife malüllüğü aylığı olmasına rağmen, oran bulunmaması halinde geçici 17.maddeye göre bağlanan aylık yine vazife malül aylığı mıdır, yoksa normal aylık mıdır. Vazife malülü olan kişiler sonradan uzun vadeli sigortalardan bir aylık alma hakkına sahip olduğundan, vazife malülü sayılmamaları halinde yalnızca emeklilikte yaş koşulundan kurtulmuş olacaklar, bunun dışında bir hakka sahip olmayacaklardır.

2-SSK (4a) ve BAĞ-KUR (4b) sigortalıları  oranları varsa aylık değil gelir alacaklardır. Burada aylık olarak nitelenmesi kavram kargaşasına yol açmakta, sanki özellikle yaralılar bakımından gelir yerine aylık bağlanması yani yaş koşulları olmaksızın emekli hakkı tanınmış olmaktadır.

3-Geçici 17 kapsamında sigortalı olmayanlara hiçbir aylık bağlanmayacak mıdır? Örneğin erlerin oranlı yaralanmaları aylık için yeterli olmaktadır. Halbuki prim yatırılan bir hizmetleri yoktur. Oranlı yaralanan kişilere yine erler gibi aylık bağlanabilmektedir. Yani oran alamayanlar geçici 17 anlamında hizmetleri olmadığından bu kapsamda hak sahibi olamaz görünmektedir.

4-Oran belirlemeden kaynaklanan mevzuat sorunu, memurlar bakımından vazife malullüğü nizamnamesi esas alınırken burada 6 basamaklı bir arıza sıralaması vardır. SSK ve BAĞ-KUR yönünden ise gelir bağlama alt sınırı % 10 yukarısı % 100 ve bakıma muhtaç olmaktır. Bir çok olayda aynı arıza memurlar bakımından oran vermezken SSK ve BAĞ-KUR’lular için alınan çalışma ve meslekte kazanma yönetmeliği, yaşın etkileri de gözetilerek çoğu zaman oran verebilmektedir. Salt mevzuattan kaynaklanan oransal farklılıklardan doğan kayıpları telafi eden bir sistem bulunmamaktadır.

5- Memurlar bakımından bazı mesleklere göre yapılan vazife malullüğü değerlendirmeleri (asker,polis, güvenlik görevlileri) ile de terörle mücadele anlamında nizamnameye göre değerlendirilen oran farklılıkları da söz konusu olabilecektir.

6-Esasen malullük, meslekte kazanma gücü kaybı, çalışma gücünün kaybı, engelli oranı gibi bir çok mevzuatta yer alan farklı kriterlerde aynı arıza da farklı sonuçlara neden olmaktadır.

(Örneğin işverene ait bir araçla iş kazasında bir gözünü kaybeden işçi 38 yaşında olsun ve buna iş kazası oranı % 38 verilsin engelli oranı ise % 25’i aşamayacağından, SGK mevzuatına göre işveren % 38 oranından sorumlu olurken, 2918 sayılı KTK değişikliği sonucu yeni genel şartlara göre sigortacı % 25 oranından tazminat ödeyecek, SGK-Özel Sigorta çatışmasında dahi kimin korunacağı bilinmemektedir.)

Yasal düzenlemeler mutlaka sorunların giderilmesi, mağdurların azaltılması amacıyla yapılmakla birlikte alt düzenlemeler uygulama sorunlarını gidermektedir.

Geçici madde 17 uygulaması anlamında hala öğreneceğim ne çok şey var.

Bir daha yaygın veya bireysel terör eylemlerinde şehit vermemek, gazilerimizin zarar görmemesi temennisi ile hakların kullanımında bir kutsal görev olarak vazife malüllüğü haklarının açık,anlaşılır ve kolay uygulanır bir şekilde düzenlemesinde emeği geçecek her yetkiliye teşekkür ederim.