HABERTÜRK–Gdansk’ta Ukraynalılar, Türk’lerden korktuklarından tersaneye girilemedi
30 Ağustos 2012
Gdansk’ta
Ukraynalılar, Türk’lerden korktuklarından tersaneye girilemedi
İZ TV ekibi ve Coşkun ARAL ile birlikte iki gündür Polonya’dayız amacımız 30 yıl önce Gdansk’ta başlayan ve önderliğini Leh Valensa’nın yaptığı grevden sonra iş sağlıgı ve güvenliğinden neler değişmiş görmek. Ancak giremediki Tersaneyi Ukraynılar almış ve en büyük rakibimiz Türk’ler teknolojimizi görsün istemiyoruz dediler…
30 yıl önce Gdansk’ta Leh Valensa önderliğinde başlayan direniş dogu blokunun yıkılmasında önemli taşlardan birisiydi ve sonunda Valensa Polonya Cumhurbaşkanı olmuştu. Direnişin sebeplerinden birisi de çok kötü çalışma koşullarıydı. Dünyaya tersaneden ilk görüntüleri de Coşkun ARAL göndermişti ve büyük olay olmuştu Gdansk direnişi.
***GDANSK TERSANESİNE GİRİLEMEDİ
GDANSK’ta neler değişmiş diye tekrar Gdansk’a gittik ama maalesef tersane içine giremedik. Biz gitmeden önce de tersane yetkililerinden izin prosedürü başlatılmış ama bir türlü izin çıkmamıştı. Sonunda Coşkun ARAL eski bir gazeteci (ki eski Papa Jean Poul’un manevi oğlu olarak tanınan bu gazeteci Polonya’lı ve 1980 yılında kendisi yerine tersaneye Coskun Aral’ı göndermişti.) ile Gdansk Belediye başkanına ulaşıldı. Başkan da, tersaneyi Ukrayna’lılar satın aldı şimdi yeni teknoloji ile gemiler yapıyorlari ayrıca daha piyasaya sürülmeyen en yeni teknoloji ile rüzgar enerji panelleri yapıyorlar ve Türkleri de gemi yapımında en büyük rakip gördükleri için size içeri almadılar gerçeğini açıkladı.
***POLONYA’DA ÇALIŞANLAR RAHAT
Polonya’nın ikinci metrosunu Türk şirketi yapıyor tamamı 6 kilometre olacak olan metronun yarısı bitirilmiş durumda ve ne güzel ki 55 çalışan Türk ve bunlardan 25’i mühendis, 30 kadarı da yer altında delici-kazıcı operatörü olup düz işçi yok. Mühendis ücretleri de 4 ile 6 bin euro arasındaç Diger çalışanların hepsi Polonya’lı ve aylık ücretleri de 1500 Türk Lirası kadar, haftalık çalışma saatleri 40 saat ve asla fazla mesai yapmıyorlar, bu tür bir alışkanlık yok, iş saati bittiğinde hepsi işi bırakıyor.
***LEH VALENSA İLE RÖPORTAJ
Coşkun Aral ile birlikte Leh Valensa röportajı da ilginçti. Valensa, Gdansk’ta harika bir büroda uluslararası şirketlere danışmanlık yapıyor ve işte röportajdan satırlar….
Biz o dönemde özgürlükler için savaştık. Bu özgürlükleri elde ettik ama şu an herkesin rahat yaşamasını sağlayamıyoruz. İyi gelir seviyesine sahip olanlar var ama herkes değil. O dönemde herkes aşağı yukarı eşitti. Ama şimdi herkes aynı değil. Mücadelemiz özgürlüğü getirdi ve bir ulusu değiştirdi.Ben halka bir öneride bulundum ve onlar değişimi ve kendi sistemlerini seçti.
Papa olmasaydı süreç çok daha farklı olurdu, bizi birleştirdi. Komunizm bir felsefedir, bir organizasyon değil. Papa II. Jean Paul bizi komunizme karşı organize etti. Bize dua ettirdi. Bu şekilde daha güçlü ve daha kalabalık olduğumuzu anladık. Eğer Papa olmasaydı asla organize olamazdık. Papa olmasaydı 10 kişi bile olamazdık ama onun sayesinde 10 milyon olduk.
Avrupa Birliği’ne üyeliğe genel olarak bakarsak herkes biraz daha iyi durumda ama eşitsilikler var. Ülkeler nasıl daha eşit konuma gelebilir bunun çözümünü bulmak lazım. Bugün insanların yaşam seviyeleri arasında kapitalizm nedeniyle çok fark var. Eğer bu şekilde giderse Afrika’da olduğu gibi yeni devrimler olacak. Bilgisayarların gelişiyle birlikte insanlar ekisi gibi çalışamıyor. Eğer kapitalistler bunu anlamazlarsa yok olacaklar.
Ben eşitlik için ve özgürlük için savaştım eğer o dönemde özgürlükler olsaydı şu anda farklı bir hayatım olurdu. Bu şekilde bir kariyer yapmazdım. Bugün devrim ortamı yok. Eğer özgürlükler olsaydı teknolojiyle ilgili bir kariyer yapardım. Politikayı sevmiyorum ama kader beni buraya getirdi. Birinin bunları yapması gerekiyordu.
Türkiye’siz bir Avrupa düşünülemez. Farklılıklar var ama görüşmeleri kesmemek gerekir. Türkiye sayesinde daha zengin olacağız. Farklılıklar zenginlik getirir. Yolda 60 km hızla gitmek, ekoloji, şehircilik, tarım gibi yerine getirilmesi gereken diğer şartlar çoğunlukla gibi aynı ama bu çok değil. Teknoloji sayesinde ülkeler birbirine yakınlaşıyor. Önemli olan yapıyı kurmak.