AYLIKLARDA DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK- YARGITAY KARARI EKLİDİR-TELAŞA GEREK YOK

17 Mart 2015

 KAMUOYUNU DÜN VE BUGÜN MEŞGUL EDEN BASIN VE SGK NIN AÇIKLAMALARINA NEDEN OLAN KARAR EKLİDİR.

 

YENİ BİR HUSUS BULUNMAMAKTADIR.

KONU üst göstergeye tabi olabilecek bir sigortalının yaşlılık aylığının hesabına ilişkindir.

Gösterge tablosundan 2000 öncesi dönem için Aylık Bağlama Oranı en az % 70- en çok % 85'tir.

Üst Gösterge tablosunda ise 2000 öncesi dönem için Aylık Bağlama oranı dereke kademeye göre % 50 ile %59,9 arasında en az olmaktadır. Bu oran yani % 50 veya 59 derece kademeye göre 5000 gün için % 50 de olabilir. % 59,9 da olabilir. Üstüne her 240 gün gün için bir puan ekleme yapılmalıdır. Karardan kişinin 7337 günü olduğu anlaşılmakla 2337 gün için 9 puan ilave ediebilecektir. Üst göstergedede % 85 tavan oranı bulunmaktadır.

Bozma kararı bu Aylık Bağlama  Oranının yanlış hesaplandığı gerekçesine dayalıdır.

Bu karardan herkes için fark çıkar sonucu yanlıştır.

Kurum zaman zaman gün ve kazancı yanlış hesaplayabilmektedir. Eski dönemlerde elle-manuel yapılan işlemlerde veri girişi yanlış yapılabilmekte ve kurum özellikle 2013 yılında intibaklar döneminde bir çok hatayı düzeltmiş bulunmaktadır.

Özellikle şu bilinmelidirki asgari kazançtan-asgari ücretten çalışanları karar hiç ilgilendirmemektedir.

İlgilendirdiği grup yüksek kazançlı gruplardır. Bunlardanda hesabı herhangi bir şekilde eksik yapılandır.

Bu kişilerin toplamının ülke genelinde 500 ü geçmesi mümkün değildir.

Zira geçmiş hataların çoğu zaten düzeltilmiştir.

İş bu davanın sonucunda davacının eline hiç bir şey geçmeyebilecektir.

(ilgilinin yıllık kazançları elimize geçtiğinde ayrıca durum hesaplanarak açıklanacaktır)

Aylıklara ilişkin mevcut uygulamayı değiştiren, kuralların yanlış olduğunu belirleyen tek bir karar dahi verilmemiştir.

Sorun tamamen kurum işleminin eksik olup olmaması yani kuralın uygulanmasında hata yapılıp yapılmadığı ile ilgilidir.

Benzer bir çok karar vardır.

Aylıklar ile ilgili olmak üzere aynı Dairenin 2013/18786 Esas, 2014/23989 Karar ve 17.11.2014 tarihli (LEGAL yayınları sayı 44) sayılı kararıda vardır.

Buraya aylık hesabının nasıl yapılacağını gösteren başkaca kararlarda tartışma çıkarılmaya çalışan karardan öncesinde pek çok dosyada benzer kararlar verildiğini göstermektedir. Buna ilişkin olmak üzere 3 ayrı emsal karar kazancı içtihatbankasından alınarak sayfaya eklenmiştir.

  İNANCIMIZ BİR KAŞIK SUDA FIRTINA KOPARILDIĞIDIR. BU DAVALAR YENİ BİR DAVA TÜRÜ DEĞİLDİR. BİLİNMEYEN VAR OLMAYAN BİR UYGULAMADA DEĞİLDİR.

GÜNDEMİ MEŞGUL EDEN KARAR ŞÖYLEDİR.

 

 

             T.C.

    YARGITAY

10.Hukuk Dairesi

 

    ESAS                      KARAR

2014/17727                2014/24661

 

YARGITAY İLAMI

Mahkemesi                 : Elazığ İş Mahkemesi

Tarihi                          : 18.04.2014

No                               : 2013/403-2014/457

Davacı                         : Hacı Uçar adına Av.

Davalı                         : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı adına Av.

 

Dava,davacının eksik hesaplanan yaşlılık aylığı miktarının tespiti ve aylık farkların tahsili istemine ilişkindir.

Mahkemece bozma ilamına uyularak hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 61 ve geçici 82. maddeleridir. 506 Sayılı Yasanın 61.maddesine göre yaşlılık aylıklarının hesabında 31.12.1999 tarihine kadar katsayı esasına dayalı gösterge sistemi uygulanmakta iken 4447 Sayılı Yasa ile anılan maddede değişiklik yapılması sonucu 01.01.2000 tarihinden itibaren katsayı esasına dayalı gösterge sistemi yürürlükten kaldırılmış sigortalının her takvim yılına ait prime esas kazancı kazancın ait olduğu takvim yılından itibaren aylık talep tarihine kadar geçen takvim yılları için her yılın aralık ayına göre Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından açıklanan kentsel yerler tüketici  fiyatları indeksindeki artış oranı ve gayri safi yurt içi hasıla sabit fiyatlarla gelişme hızı kadar ayrı ayrı artırılarak bulunan yıllık kazançlar toplamının toplam prim ödeme gün sayısına bölünmesi suretiyle bulunacak ortalama günlük kazancın 360 katı, aylığın hesaplanmasına esas ortalama yıllık kazancı oluşturması esası getirilmiştir. Ancak bu sistem 01.01.2000 tarihinden sonra sigortalı olarak çalışmaya başlayıp emekli olanlara uygulanacağından 506 Sayılı Yasaya 4447 Sayılı Yasanın 17. maddesi ile eklenen geçici 82. maddesi ile 01.01.2000 tarihinden önce çalışmaya başlayıp bu tarih sonrası da çalışmaya devam edenler için eski ve yeni sistemin birleşiminden oluşan karma sisteme göre aylık bağlanacağı hükme bağlanmıştır.

 

ESAS  NO     : 2014/17727

KARAR NO : 2014/24661 

 

Somut olayda, 06.05.1969 tarihinden itibaren 506 Sayılı Yasaya tabi 6737 gün sigortalılığı bulunan davacıya,askerlik borçlanması sonucu 600 günlük süre ile birlikte 7337 gülük hizmeti üzerinden 13.10.2000 tarihli tahsis talebi üzerine 01.11.2000 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı tahsis edildiği davacının yaşlılık  aylığının eksik hesaplandığı gerekçesi ile yeniden hesaplanmasını talep ederek dava açmış olduğu anlaşılmaktadır.

Mahkemece dairemizin bozma ilamına uyularak,bozma ilamında belirtilen ilkelere göre hazırlandığı bildirilen bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulmuş ise de,davacının  01.01.2000 tarihi öncesindeki  prime esas kazançlarına göre anılan tarih öncesi aylık miktarın hesabında 506 Sayılı Yasanın Ek 34. maddesinin “Malüllük, yaşlılık ve ölüm aylıklarının hesabına esas alınacak üst gösterge sigortalının işten ayrıldığı veya öldüğü tarihten önceki malüllük yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödenmiş son 10 takvim yılının prim hesabına esas tutulan kazanç tutarlarına göre bulunacak ortalama yıllık kazanç esas alınarak tespit edilir” düzenlemesi ile ek 35. maddede belirtilen üst gösterge tablolarının tavan göstergesine göre hesaplanacak aylıkların aylık bağlama oranlarının % 50 olduğu,anılan maddenin 2. fıkrası ile üst gösterge tablosunun tavan göstergesi ile gösterge tablosunun tavan göstergesi arasında bağlanacak aylıklarda aylık bağlama oranını belirleme yetkisinin Bakanlar Kuruluna verilmiş olup Bakanlar kurulunun 1987/11994 sayılı kararı ile üst göstergelerinin taban aylık bağlama oranlarının % 50 olarak belirlendiği,bilahare 1992/2607 sayılı Bakanlar kurulu Kararı ile üst gösterge tablosunda her bir göstergenin taban aylık bağlama oranının ayrı ayrı olmak üzere % 50 ila % 59,9 arasında belirlendiği gözetilerek 01.01.2000 öncesi aylık miktarının tesbitinde esas alınması gereken aylık bağlama oranı üst gösterge tablosu esas alınarak belirlenerek yapılacak hesaplamaya göre karar verilmesi gerekirken dairemizin bozma ilamında da belirtilen yasal ilkelere  uygun olmayan bilirkişi raporu esas alınarak hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde,davalı kurum vekilinin  bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ         : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA 24.11.2014  gününde oybirliğiyle karar verildi.

 

BAŞKAN                               ÜYE                             ÜYE                 ÜYE                ÜYE

Süleyman Caner                  N. Sever                        A.Göcen           A. İnceman      H.Özdemir

 

K.K.

Kararlaştırıldı.

K.Şefi: A.ÇETİNKOL

  

                              EMSAL KARAR   1

T.C.

YARGITAY

21. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/7911

K. 2005/14558

T. 27.12.2005

• YANLIŞ BELİRLENEN YAŞLILIK AYLIĞI BAĞLAMA ORANI VE GÖSTERGESİNİN DOĞRUSUNUN TESPİTİ ( Yapılacak İş Öncelikle Davacıya Kurumun Bağladığı Yaşlılık Aylığı Miktarının Tespit Edilerek İlgili Maddeler Çerçevesinde Gerekli Değerlendirmenin Yapılması Gerektiği )

• KURUMUN BAĞLADIĞI YAŞLILIK AYLIĞI MİKTARI ( Tespit Edilerek İlgili Maddeler Çerçevesinde Gerekli Değerlendirmenin Yapılması Gerektiği – Yanlış Belirlenen Yaşlılık Aylığı Bağlama Oranı ve Göstergesinin Doğrusunun Tespiti Gerektiği )

506/m.Geç.82

ÖZET : Davacı yanlış belirlenen yaşlılık aylığı bağlama oranı ve göstergesinin doğrusunun tesbiti ile fark aylıklarının tahsilini istemiştir. Yapılacak iş öncelikle davacıya kurumun bağladığı yaşlılık aylığı miktarının tesbit edilerek ilgili maddeler çerçevesinde gerekli değerlendirme ve hesaplama yapan uzman bilirkişiden rapor alınarak tüm verilere toplandıktan sonra sonuca gidilmelidir.

DAVA : Davacı, 506 sayılı Yasa geçici 82.maddesi uyarınca,1990-1999 yılları kazançlarının sadece çalıştığı, prim ödeme gün sayılarını dikkate alınarak göstergesinin tesbitine % 60 aylık bağlama oranı 5/8 derece ve kademeye ve 13075 göstergeye göre emekli olması gerektiğinden, derece ve kademeye fark aylıklarının tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.

Hükmün davacı ve davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Sultan Namazcı tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:

KARAR : Davacı yanlış belirlenen yaşlılık aylığı bağlama oranı ve göstergesinin doğrusunun tesbiti ile fark aylıklarının tahsilini ister.

Mahkemece hatalı bilirkişi raporu esas alınarak verilen red karara doğru olmamıştır.

31.10.2003 tarihinde 1.10.2001 tarihinde bağlanan aylık miktarları 165.666.863b-TL. gelir bağlama kararında 186.143.122.-TL. olarak bağlandığı, bilirkişi raporunun ilk paragrafında 1.10.2001 tarihinde bağlanan aylığı 477.551.135.-TL. olarak belirttiği kurum yazıları ve bilirkişinin belirlediği 1.10.2001 tarihindeki bağlanan aylık miktarı üzerinde çelişkiler olup bu çelişkiler giderilmeden alınan bilirkişi raporu ile verilen karar usul ve yasaya aykırıdır.

Yapılacak iş öncelikle davacıya 1.10.2001 tarihinde kurumun bağladığı yaşlılık aylığı miktarının tesbit edilerek ilgili maddeler çerçevesinde gerekli değerlendirme ve hesaplama yapan uzman bilirkişiden rapor alınarak tüm verilere toplandıktan sonra sonuca gidilmelidir.

Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 27.12.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 

 

                    EMSAL KARAR  2  -YEREL MAHKEME KARARI İLE BİRLİKTE

T.C.

YARGITAY

21. HUKUK DAİRESİ

E. 2011/2555

K. 2012/7325

T. 4.5.2012

DAVA : Davacı, emekli aylıklarının hesaplanmasında ve ödenmesinde yanlışlık yapılmasından dolayı fark emekli aylığının faiziyle birlikte tahsiline, çıkarılan sosyal güvenlik Yasalarının Anayasa'nın 10. maddesine aykırı olduğundan iptaline karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.

Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu. İşin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

KARAR : Karar ve Sonuç: Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 4.5.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

YEREL MAHKEME İLAMI

T.C.

ANKARA

5. İŞ MAHKEMESİ

ESAS NO: 2009/734

KARAR NO: 2010/864

DAVA KONUSU: Tespit

DAVA TARİHİ: 12.6.2009

KARAR TARİHİ: 22.12.2010

İDDİA: Davacı vermiş olduğu dava dilekçesi ile 1.8.1979 tarihinde 6092 gün ve 9965 gösterge ile emekli olduğunu, şuan 645,00 TL. maaş aldığını, bugün aynı gösterge ve aynı gün sayısı ile emekli olanların 900,00 TL kusur maaş aldığını, Anayasa'nın 10.maddesine rağmen 506-4447-5510 gün Sosyal güvenlik yasalarının çıkarılarak kendisi gibi yüz binlerce kişinin açlık sınırının altında maaşa mahkum edildiğini, gerekçe olarak aktüaryel dengenin ileri sürüldüğünü, kendisinin devlet güvencesindeki kurumla yaptığı akide hep uyduğunu, kurumun kötü yöneldiğini, malvarlığının çarçur edildiğini bu sebeple hatlığını, faturasının emeklilere çıkarıldığını, kurum ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na yaptığı müracaatlarından bir sonuç alamadığını, çıkarılan sosyal güvenlik yasaların Anayasa'nın 10.maddesine aykırılığını yüce mahkemeye götürme imkanı olmadığından Anayasa Mahkemesine ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gitmek amacıyla dava açma zarureti doğduğunu ileri sürerek davanın kabulüne, Anayasa Mahkemesine götürülmesine karar verilmesini istemiştir.

CEVAP: Davalı Kurum vekili cevap dilekçesi ile, yaşlılık aylıklarının bağlanması ve artırılmasına dair 1978 yılından beri uygulanmakta olan katsayı ve gösterge sistemi esasına dayalı uygulamanın 1.1.2000 tarihinden 4447 Sayılı yasa ile yürürlükten, yerine tüketici fiyatları endeksi (TÜFE) ile gelişme hızı (GH) oranlarına göre sigortalıların emekli oldukları yıla göre güncellenen prime esas kazançlarının esas alınmasının öngörüldüğü, aylık bağlama oranının belirlenmesinin de yeniden düzenlendiğini, 4447 Sayılı Kanunun bağlanan aylıkların artırılmasına dair Ek.38 maddesiyle aylıkların her ay bir önceki aya göre TÜFE oranı kadar artırılmasının öngörüldüğünü, ancak 17.1.2003 tarihili ve 24996 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2003/5146 Sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile 2003 Ocak ayından itibaren artış oranlarını 75.000.000 TL'ye tamamlayacak şekilde Sosyal destek ödemesi (SDÖ) yapıldığını, daha sonra aylıklar TÜFE oranında artırılmakta iken, 5073 Sayılı kanun ile birlikte 2004 yılından itibaren oransal artışa dönüştürüldüğünü buna göre 5073 Sayılı kanun ile Ocak 2004 ödeme döneminde % 10, Temmuz 2004 döneminde % 10 oranında, 5282 Sayılı kanun ile Ocak 2005 ve Temmuz ödeme dönemlerinde ayrı ayrı aylığı 200,000 TL'nin altında olanlara % 8, aylığı 2100,00-318,00 TL. arasında olanlara % 7, aylığı 318.00 TL ve üzerinde olanlara % 6, 2005 yılında Ocak ödeme döneminde % 3, Temmuz ödeme döneminde 4,37, 2007 yılında Ocak döneminde % 5, Temmuz ödeme döneminde % 3,87, 2008 yılınca Ocak ayında ödeme döneminde % 2, Temmuz ödeme döneminde % 7,2, 2009 yılında Ocak ödeme döneminde % 3,84, Temmuz ödeme döneminde % 8,3 oranında artış yapıldığını, davacının aylıklarının hesabında ve ödenmesinde herhangi bir hata bulunmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Davalı Bakanlık vekili cevap dilekçesi ile, yaşlılık aylıklarının bağlanması ve artırılmasına dair 1978 yılından beri uygulanmakta olan katsayı ve gösterge sistemi esasına dayalı uygulamanın 1.1.2000 tarihinden itibaren 4447 Sayılı yasa ile yürürlükten kaldırıldığını, yerine tüketici fiyatları indeksi (TÜFE) ile gelişme hızı (GH) oranlarına göre sigortalıların emekli oldukları yıla göre güncellenen prime esas kazançlarının esas alınmasının öngörüldüğünü, aylık bağlama oranının belirlenmesinin de yeniden düzenlendiğini, 4447 Sayılı kanunun bağlanan aylıkların artırılmasına dair Ek.38 maddesiyle aylıkların her ay bir önceki aya göre TÜFE oranı kadar artırılmasının öngörüldüğünü, ancak 17.1.2003 tarihli ve 24996 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2003/5146 Sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile 2003 Ocak ayından itibaren artış oranlarının 75.000.000 TL.'ye tamamlayacak şekilde sosyal destek ödeme (SDÖ) yapıldığını, daha sonra aylıklar TÜFE oranında artırılmakta iken 5073 Sayılı kanun ile Ocak 2004 ödeme döneminde % 10, Temmuz 2004 döneminde % 10 oranında 5282 Sayılı kanun ile Ocak 2005 ve Temmuz ödeme dönemlerinde ayrı ayrı aylığı 200,00 TL.nin altında olan % 8, aylığı 2100,00-318,00 TL. arasında olanlara % 7, aylığı 318,00 TL. ve üzerinde olanlara % 6, 2006 yılında Ocak ödeme döneminde %3, Temmuz ödeme döneminde 4,37, 2007 yılında Ocak döneminde %5, Temmuz ödeme döneminde %3,87, 2008 yılında Ocak ayında ödeme döneminde %2, Temmuz ödeme döneminde %7,2, 2009 yılında Ocak ödeme döneminde % 3,84, Temmuz ödeme döneminde %8,3 oranında artış yapıldığını, davacının aylıklarının hesabında ve ödemesinde herhangi bir hata bulunmadığını, diğer taraftan Anayasa'ya aykırılık iddiasının ciddi ve yerinde olmadığını, dinlenebilir nitelikte olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE: Dava, emekli maaşları arasındaki farkın tespiti ve giderilmesi, Anayasa Mahkemesine ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gitmek amacıyla dava açma zarureti doğduğunu ileri sürerek davanın kabulüne ve Anayasa Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini istemine ilişkindir.

Tarafların tüm delilleri toplanmıştır.

Emeklilere 1.1.2000 tarihinden sonra aylık talebinde bulunan sigortalıların 31.12.1999 tarihi itibari ile 4447 Sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önceki hükümlere göre (katsayı esasına dayalı gösterge sistemine) hesaplanan kısmi aylığın 4447 Sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 1.1.2000 tarihinden itibaren aylık başlangıç tarihine kadar geçen takvim yılları için her yılın Aralık ayına göre Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından açıklanan en son temel yılı kentsel yerler tüketici fiyatları indeksindeki artış oranı ve gayri safi yurtiçi hasıla sabit fiyatlar ile gelişme hızı kadar ayrı ayrı artırılmasına dair 506 Sayılı Yasaya 4447 Sayılı Kanunun 16.maddesiyle eklenen geçici 82. maddesi hükmü karşısında, 506 Sayılı Kanunun ek 38.maddesi, 5073 Sayılı Kanunun 17/a maddesi, 5282 sayı Kanunun 1/a maddesi, 5434 sayı Kanunun 2/a maddesi, 5565 Sayılı 2007 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunun 30.maddesi, 7.fıkrasının (a) bendi, 5724 Sayılı 2008 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunun 28. maddesinin 10.fıkrasının (a) hükümlerinin Türkiye Cumhuriyeti Anayasanın 5, 10, 11 ve 60.maddelerine aykırı olup olmadığı hususunda Anayasa Mahkemesince karar verilmesi istemi ile dosyamız ekleri ile birlikte Anayasa Mahkemesine gönderilmiştir.

Anayasa Mahkemesi'nin 13.5.2010 tarih ve Esas: 2010/37, Karar: 2010/60 Sayılı kararında;

1-) 17.7.1964 günlü, 506 Sayılı Sosyal Sigortala Kanunun ek 38.maddesinin,

2-) 22.1.2004 günü, 5073 Sayılı Sosyal Sigortala Kanunu, Tarım İşçileri, Sosyal Sigortala Kanunu, Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunun ile Tarımda Kendi Adına Ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortala Kanununa Göre Gelir ve Aylık Almakta Olanların Gelir ve Aylıklarında Artış ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 1 maddesinin (a) bendinin,

3-) 30.12.2004 günlü, 5282 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu, Tarım İşçileri, Sosyal Sigortala Kanunu, Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunun ile Tarımda Kendi Adına Ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortala Kanunu Kapsamında Ödenen Gelir ve Aylıklarda 2005 yılında yapılacak artışlar hakkında kanunun 1.maddesinin (a) bendinin,

4-) 8.2.2006 gün 5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı, Sosyal Sigortalar Kurumu ve Bağ-Kur'dan Aylık veya Gelir Almakta Olanlara Ek Ödeme Yapılması ile Sosyal Sigortalar Kurumu ve Bağ-Kur'dan Aylık veya Gelir Almakla Olanlara Ödenen Gelir Ve Aylıklarda 2006 Yılında Yapılacak Artışlar ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 2.maddesinin (a) bendinin,

5-) 26.12.2006 günlü, 5565 Sayılı 2007 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun 30. maddesinin (7) numaralı fıkrasının (a) bendinin,

6-) 14.12.2007 günlü, 5724 Sayılı 2008 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunun 28. maddesinin 10 numaralı fıkrasının (a) bendinin,

İtirazda başvurusunda bulunan Mahkeme'nin bakmakta olduğu davada uygulanma olanağı bulunmadığını, bu madde ve bentlere dair başvurunun Mahkeme'nin yetkisizliği sebebiyle REDDİNE OYÇOKLUĞU ile karar verilmiştir.

Tüm bu tespit ve hukuki olgular karşısında Anayasa Mahkemesi kararı dikkate alınarak davacı istemi yerinde görülmemiş ve davanın reddine karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan gerekçe gereğince;

DAVANIN REDDİNE

1-) Tüm masrafların davacı üzerinde bırakılmasına,

2-) Karar tarihindeki Avukatlık Ücret Tarifesi dikkate alınarak 1.100,00 TL. vekalet ücretin davacıdan alınarak davalılara eşit olarak ödenmesine,

3-) Red harcı olan 17,15 TL harçtan davacı yanca ödenen 15,60 TL harcın düşülmesi sonucu kalan 1,55 TL. harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,

Davacı ve davalı SGK Başkanlığı vekilinin yüzlerinde, diğer davalı Bakanlık vekilinin yokluğunda verilen karar Yargıtay 10-21 Hukuk Dairesine başvurularak davacı ve SGKB vekilinin yüzlerinde davalı Bakanlık yönünden tebliğden itibaren 8 günlük sürede temyiz edilebileceğine dair verilen karar usulüne uygun olarak açıkça okunup anlatıldı. 22.12.2010

 

 

 

                                    EMSAL KARAR 3

T.C.

YARGITAY

10. HUKUK DAİRESİ

E. 2013/23295

K. 2014/6644

T. 24.3.2014

• EKSİK HESAPLANAN YAŞLILIK AYLIĞI MİKTARININ TESPİTİ ( Alanında Uzman Bilirkişi ya da Bilirkişi Heyetinden Aylık Hesabı Yönünden Denetime Elverişli Rapor Alınıp İrdelenerek Varılacak Sonuca Göre Karar Verilmesi Gerektiği )

• YAŞLILIK AYLIĞI MİKTARININ TESPİTİ VE AYLIK FARKLARININ TAHSİLİ ( Bilirkişi Raporunda 01.01.2003 ve Sonrası Ek 38. Md.nin Uygulanmasını Bertaraf Eden Yasal Düzenlemeler Gözetilmeksizin Tüfe ve Gelişme Hızına Göre Aylık Miktarının Belirlendiği – Raporun Hüküm Kurmaya Yeterli Olmadığı )

• BİLİRKİŞİ RAPORU ( Yaşlılık Aylığı Miktarının Tespiti ve Aylık Farklarının Tahsili – Bilirkişi Raporunda Aylık Artışlarını Düzenleyen Ek 38. Maddede Gelişme Hızı Oranında Artış Yapılacağının Öngörülmediği Halde Aylık Miktarının Gelişme Hızı Da Gözetilerek Arttırılarak Belirlenmesinin İsabetsiz Olduğu )

• AYLIK MİKTARININ BELİRLENMESİ ( Eksik Hesaplanan Yaşlılık Aylığı Miktarının Tespiti – Bilirkişi Raporunda 01.01.2003 ve Sonrası Ek 38. Md.nin Uygulanmasını Bertaraf Eden Yasal Düzenlemeler Gözetilmeksizin Tüfe ve Gelişme Hızına Göre Aylık Miktarının Belirlendiği/Raporun Hüküm Kurmaya Yeterli Olmadığı – Alanında Uzman Bilirkişi Heyetinden Yeniden Rapor Alınacağı )

506/m.96,Geç.76,Geç.82,Geç.89, Ek.38

ÖZET : Dava, davacının eksik hesaplanan yaşlılık aylığı miktarının tespiti ve aylık farklarının tahsili istemine ilişkindir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, aylık artışlarını düzenleyen Ek 38. maddede gelişme hızı oranında artış yapılacağının öngörülmediği halde, aylık miktarının gelişme hızı da gözetilerek arttırılarak belirlendiği ve 01.01.2003 ve sonrası Ek 38. maddenin uygulanmasını bertaraf eden anılan yasal düzenlemeler gözetilmeksizin, tüfe ve gelişme hızına göre aylık miktarının belirlendiği görülmekte olup, anılan rapor yukarıda belirtilen aylık tutarının tepsine yönelik öngörülen ilkelere uygun olmadığından hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Mahkemece yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda alanında uzman bilirkişi yada bilirkişi heyetinden aylık hesabı yönünden denetime elverişli rapor alınıp irdelenerek varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yasal mevzuata aykırı şekilde düzenlenen bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

DAVA : Dava, davacının eksik hesaplanan yaşlılık aylığı miktarının tespiti ve aylık farklarının tahsili istemine ilişkindir.

Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:

KARAR : Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 61 ve geçici 82. maddeleridir. 506 sayılı Yasanın 61. maddesine göre, yaşlılık aylıklarının hesabında 31.12.1999 tarihine kadar katsayı esasına dayalı gösterge sistemi uygulanmakta iken, 4447 sayılı Yasa ile anılan maddede değişiklik yapılması sonucu, 01.01.2000 tarihinden itibaren katsayı esasına dayalı gösterge sistemi yürürlükten kaldırılmış, sigortalının her takvim yılına ait prime esas kazancı, kazancın ait olduğu takvim yılından itibaren aylık talep tarihine kadar geçen takvim yılları için, her yılın Aralık ayına göre Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından açıklanan kentsel yerler tüketici fiyatları indeksindeki artış oranı ve gayrisafi yurt içi hasıla sabit fiyatlarla gelişme hızı kadar ayrı ayrı artırılarak bulunan yıllık kazançlar toplamının, toplam prim ödeme gün sayısına bölünmesi suretiyle bulunacak ortalama günlük kazancın 360 katı, aylığın hesaplanmasına esas ortalama yıllık kazancı oluşturması esası getirilmiştir. Ancak bu sistem, 01.01.2000 tarihinden sonra sigortalı olarak çalışmaya başlayıp, emekli olanlara uygulanacağından, 506 sayılı Yasaya 4447 sayılı Yasanın 17.maddesi ile eklenen geçici 82.maddesi ile, 01.01.2000 tarihinden önce çalışmaya başlayıp, bu tarih sonrası da çalışmaya devam edenler için, eski ve yeni sistemin birleşiminden oluşan karma sisteme göre aylık bağlanacağı hükme bağlanmıştır.

Somut olayda, 01.12.2001 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı tahsis edildiği, davacının yaşlılık aylığının eksik hesaplandığı gerekçesiyle yeniden hesaplanmasını talep ederek dava açmış olduğu anlaşılmaktadır.

506 sayılı Yasanın Geçici 82/a bendi, “ a ) Sigortalının bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar prim ödeme sürelerine ait aylığı aşağıdaki şekilde belirlenir.

Sigortalının aylık talep tarihine kadarki toplam prim ödeme gün sayısı üzerinden, bu Kanunun yürürlük tarihi itibariyle ve bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önceki hükümlere göre hesaplanacak aylığının sigortalının bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadarki prim ödeme gün sayısı ile orantılı bölümü, bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren aylık başlangıç tarihine kadar geçen takvim yılları için, her yılın Aralık ayına göre Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından açıklanan en son temel yıllı kentsel yerler tüketici fiyatları indeksindeki artış oranı ve gayrisafi yurt içi hasıla sabit fiyatlarla gelişme hızı kadar ayrı ayrı artırılarak hesaplanır.

Hesaplanan yaşlılık aylığı, aylık bağlanması için yazılı başvurunun yapıldığı yılın Ocak ayı ile aylığın başladığı takvim yılının başlangıç tarihi arasında geçen her ay için Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından açıklanan en son temel yıllı kentsel yerler tüketici fiyatları indeksindeki artış oranları kadar artırılır.” hükmünü getirmiş, 4447 sayılı Yasa ile mülga 506 sayılı Yasanın 2422 sayılı Yasanın 7. maddesi ile değişik 61. maddesinin birinci fıkrasının A bendinin a alt bendinde 5000 günden fazla primi ödenen her 240 gün için % 60 oranına ilave olarak 1'er puan arttırılarak yaşlılık, malullük ve ölüm aylığı oranının tespit edileceği hüküm altına alınmış, ek 20. maddede de “Bu Kanuna göre gelir ve aylıkların hesaplanmasında katsayı esasına dayalı gösterge sistemi uygulanır.

Göstergeler, derece ve kademeler halinde, gösterge ve üst gösterge tablolarında belirtilir.

 506 sayılı Kanuna göre bağlanan gelir ve aylıkların hesaplanmasında 657sayılı Kanuna tabi Devlet memurlarının aylıklarına uygulanan katsayı uygulanır.

Bu Kanun gereğince alınacak prim ve verilecek ödenekler ile bağlanacak gelir ve aylıkların hesaplanmasına esas gösterge ve üst gösterge tabloları Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca tesbit edilir.” hükmüne yer verilmiştir.

Bu çerçevede, 01.01.2000 öncesi ve sonrasında fiili çalışmaları bulunan sigortalı yönünden 2000 yılı öncesi aylığı için, 2000 yılından önceki primi ödenmiş son 10 yıllık kazancı alınarak bu yılların ortalama kazancının karşılığının üst gösterge tablosunda 2000 ve daha sonraki yıllarda tahsis talebinde bulunan sigortalılar ve özel sektör için hazırlanan üst gösterge tespit tablosunda ortalama yıllık kazanca eşit ya da en yakın sayının karşılığı belirlenecek, 10 yıla bölünerek bulunan ortalama kazancın karşılığının üst gösterge tablosunda bulunmaması halinde bu defa sigortalının 2000 yılından önceki 5 yıllık kazancı alınarak özel sektör için hazırlanan 2000 yılı gösterge tespit tablosundan gösterge tespiti yapılacaktır. Sonrasında bulunan gösterge x katsayı x aylık bağlama oranı formülü ile 2000 yılı öncesi aylığı belirlenerek, 506 sayılı Yasanın 4447 sayılı Yasa ile değiştirilmeden önceki 96.maddesinin, “Bu Kanuna göre Malüllük ve Yaşlılık sigortalarından bağlanacak aylıklar ile ölüm sigortasından hak sahibi kimselere bağlanacak aylıkların hesabına esas tutulan aylığın alt sınırı, gösterge tablosundaki en düşük göstergenin katsayı ile çarpımının %70'den az olamaz” hükmü gereği, alt sınır aylığının : 9475 x 12000 x %70 = 79.590.000 TL ( yeni 79,59 TL ) olduğu gözetilerek, bulunan aylık miktarı 79,59 TL'den az ise öncelikle bu miktara yükseltilecek ve 2000 öncesi hizmetine oranlanarak kısmi yaşlılık aylığı belirlenerek, Türkiye İstatistik Kurumundan, celp edilecek tüketici fiyat endeksi artış oranı ile gelişme hızı oranları ( ait oldukları yıllarda geçerli olan yönteme göre hesaplanan ve ait oldukları yılların akabinde yayınlanan ) nazara alınarak, bulunan aylık 1999/Aralık ayı TÜFE ve Gelişme Hızı ile 2000 yılına taşınacak ve tahsis talep tarihinin Ocak ayına kadar her yıl TÜFE ve Gelişme Hızı ile çarpılmak suretiyle güncellenecektir. Yine 1999 Aralık ayında hesaplanan tam aylığı da Ocak ayına kadar TÜFE ile güncellenecektir.

Davacının 01.01.2000 sonrası hizmeti ise 506 sayılı Yasanın Geçici 82.maddesinin ( b ) bendine göre hesap edilir. Anılan bentte, “b ) Sigortalının bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonraki prim ödeme sürelerine ait aylığı ise, sigortalının aylık talep tarihine kadar toplam prim ödeme gün sayısı üzerinden bu Kanunun 61 inci maddesi hükümlerine göre hesaplanacak aylığının, bu Kanunun yürürlük tarihinden sonraki prim ödeme gün sayısına orantılı bölümü kadardır.”hükmü getirilmiştir.

4447 sayılı Yasa ile değişik 506 sayılı Yasanın 61. maddesi hükmüne göre, yukarıda açıklanan esaslar çerçevesinde 2000 ve sonrası her takvim yılına ait prime esas kazancı, tahsis talep tarihine kadar TÜFE ve Gelişme Hızı ile güncellenecektir. Ayrı ayrı güncellenen toplam miktarın ortalaması ( OYK=Ortalama Yıllık Kazanç ) toplam gün sayısı üzerinden tespit edilen aylık bağlama oranı çarpımının 12'de biri üzerinden ( OYK X ABO / 12 ) üzerinden bulunan tutar, 2000 sonrası gün sayısına orantılı bölümü alınarak yeni kısmi aylık hesap edilecektir.

Güncellenen kazançlar toplamı 2000 sonrası gün sayısına bölünerek günlük ve daha sonra yıllık kazanç bulunur. Aylık bağlama oranı, 4447 sayılı Kanunla getirilen düzenlemeye göre, sigortalının tahsis talep tarihi itibariyle tespit edilen toplam prim ödeme gün sayısının ilk 3600 gününün her 360 günü için %3.5, sonraki 5400 günün her 360 günü için %2 ve daha sonraki her 360 gün için %1.5 oranlarının toplamı alınarak bulunmaktadır. Buna göre tahsis talep tarihi itibarıyla tam aylığı belirlendikten sonra 4447 sayılı Yasa ile değiştirilen 96.maddede belirtilen alt sınır kontrolü yapılacak, her iki aylık mukayese edilerek yüksek olan aylık belirlenerek hesaplamaya devam edilecektir. 4447 sayılı Yasa ile değişik 96.maddeye göre alt sınır ise, tahsis talep tarihi Ocak ayında geçerli günlük asgari kazancın 30 katının %35'inden az olamaz. Alt sınır kontrolü yapıldıktan sonra, kısmi aylık miktarı hesap edilerek her iki kısmi aylık toplanacak ve bulunan bu aylık iki miktar ile mukayese edilecektir.

1-İki kısmi aylığın toplamı, öncelikle sigortalının 1999 yılı tam aylığının tahsis talep yılı Ocak ayına kadar TÜFE rakamı ile güncellenerek bulunan aylığından daha az olamayacaktır.

2-Diğer bir mukayese ise, bulunan aylık, 506 sayılı Yasanın geçici 89.maddesine göre 4447 sayılı Yasa ile değiştirilmeden önceki 96.maddeye göre hesaplanıp, bu tarihten sonra gelir ve aylıklarda yapılan artışların eklenmesi sonucunda tahsis talep tarihine kadar getirilen miktarın altında olamaz.

Bu açıklamalar ışığında tahsis talebinde bulunulan yılın ocak ayı itibariyle bulunacak yaşlılık aylığı miktarı, anılan Yasanın Ek 38. maddesinin “Bu Kanuna göre bağlanan gelir ve aylıklar ile geçici 76 ncı maddeye göre yapılan telafi edici ödemeler, her ay ödeme tarihlerinde bir önceki aya göre Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından açıklanan en son temel yıllı kentsel yerler tüketici fiyatları indeksi artış oranı kadar artırılarak belirlenir.” hükmü gözetilerek yıllara göre belirlenmeli, ancak Kanun Koyucunun 01.01.2003 sonrası yaptığı yasal düzenlemelerle ( 4784, 5073, 5282, 5454, 5565 sayılı Yasalar gibi ) anılan maddenin uygulamasını bertaraf ederek farklı artış oranları belirlediği gözetilmeli ve bu çerçevede yıllara göre ödenmesi gereken aylık tutarları belirlenmelidir.

Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, aylık artışlarını düzenleyen Ek 38. maddede gelişme hızı oranında artış yapılacağının öngörülmediği halde, aylık miktarının gelişme hızı da gözetilerek arttırılarak belirlendiği ve 01.01.2003 ve sonrası Ek 38. maddenin uygulanmasını bertaraf eden anılan yasal düzenlemeler gözetilmeksizin, tüfe ve gelişme hızına göre aylık miktarının belirlendiği görülmekte olup, anılan rapor yukarıda belirtilen aylık tutarının tepsine yönelik öngörülen ilkelere uygun olmadığından hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Hal böyle olunca, Mahkemece yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda alanında uzman bilirkişi yada bilirkişi heyetinden aylık hesabı yönünden denetime elverişli rapor alınıp irdelenerek varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yasal mevzuata aykırı şekilde düzenlenen bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 24.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.