(2)AYLIK ALMAYA BAŞLADIĞI TARİHTE BULUNAMAYAN EKSİK GÜNLER VEYA SONRADAN TAMAMLANMAK İSTENEN GÜNLER İLE TAHSİS İLİŞKİSİ

13 Kasım 2015

      2829 sayılı yasa 5510 sayılı yasa ile yürürlükten kaldırılmıştır. Ancak eski dönem (1.10.2008) öncesi sigortalılık işlemlerine uygulanacaktır. 2829’un ihyayı düzenleyen  5.maddesinin son fıkrası “Ancak, kurumlardan birinden aylık bağlanmış (malûllük ile vazife malullüğü aylığı bağlananlardan kontrol muayeneleri sonunda aylığı kesilmiş bulunanlar hariç) veya aylık alma haklarını kaybetmiş olanların, söz konusu devrelere ait hizmet süreleri yapılacak birleştirmede dikkate alınmaz.” Düzenlemesi  şu şekilde anlaşılabilecektir.  Aylık bağlandı ise artık ihya yapamazsın veya ihya edersin ancak hizmet birleştirmede nazara alınmayacağı için sana ihya ettiğin hizmet aylığa yeterse ayrıca bir aylık daha bağlanır yetmiyorsa ödemiş isen toptan ödeme olarak alırsın denilebilecektir.

      5510’un geçiş hükümlerine dair geçici 5.maddesinde SSK ve Bağ-Kur’lular için  1.10.2008 öncesi hizmetlerin ihya usulü, geçici 4.maddesinde emekli sandığı mensuplarının ihya usulü düzenlenmiştir.

      Ancak sınırlama tarihi 1.10.2008 öncesi hizmetlere ilişkindir. 1.10.2008 sonrası hizmetler ise her tahsis hükmü içinde örneğin ölüm için ölüm aylığında yaşlılık için yaşlılık aylığında düzenlenmiştir. Örneğin yaşlılık toptan ödemesi aldıktan sonra yeniden sigortaya giren kişi ihya isteyebilecektir.

      Bu hükümlerde yaşlılık aylığı bağlandıktan sonra geçmiş dönem ihya edilmemiş hizmeti olanların, tahsisten sonra ihya edebilecekleri, edemeyecekleri anlaşılamamaktadır. Özellikle 1.10.2008 tarihi sonrası geçen hizmetler bakımından bu durum önem arz etmektedir. 5510 sayılı kanuna 6645 sayılı yasa ile eklenen geçici  63.maddesinde  12 aydan çok borcu bulunan 4 b sigortalılarının borç ödenmemesi halinde sigortalılıklarının durdurulması ve istenmeleri halinde tamamının ihyasının zorunlu hale getirildiğini görmekteyiz.

      Borçlanmaları düzenleyen 5510 md.41.de borçlanmaların tahsisten sonra yapılamayacağına dair bir kural bulunmaktadır.  506 sayılı kanun md.60’te  2422 sayılı kanunla 1982 yılında yapılan değişiklik ile askerlik süreleri borçlanılabilir hale gelmiş, grev ve lokavtta geçen  sürelerim borçlanılması ise 2000 yılında gelmiş ,4958 sayılı yasa değişikliği ile 2003 yılında yeniden düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde de  borçlanmanın tahsisten sona yapılamayacağına dair bir kural bulunmamaktadır.

      506 sayılı Kanun çıktığı 1964 yılından da emekli olanların yeniden çalışmaları halinde 1986 yılındaki 3279 sayılı yasa değişikliğine kadar (506 md.63)yaşlılık aylıkları kesilmekte idi hem yaşlılık aylığı hem de çalışarak ücret elde imkanı 1986 yılında getirilmişti. Aynı değişiklikte tüm sosyal güvenlik kurumlarından emekli olanlarında çalışmaları halinde (md.3 ve 63) SGDP ödeyecekleri, aylıklarını kestirmeden çalışabilecekleri düzenlenmişti.

     Borçlanmaları düzenleyen kurallarda tahsisten sonra borçlanmayı yasaklayan bir kural olmasa da 3201 sayılı kanun md.8 ile 1985 yılında  “Bu Kanunun yürürlük tarihinden önce veya sonra 30.5.1978 tarih ve 2147 sayılı Kanun ve sosyal güvenlik kanunlarına göre kendilerine veya hak sahiplerine aylık bağlanmış olanlar ile aylık bağlanması için müracaat edip de aylığa hak kazanmış durumda bulunanlar bu Kanundan yararlanamazlar.” Düzenlemesi ile bir sınırlama getirilmiştir.  Kural aylık alanların artık yurt dışı borçlanma yapmalarını yasaklamaktadır. Ancak bu kuralı tam aylık bakımından anlamak gerekir zira kanunda 9.madde ile kısmi aylıkların tama çevrilmesi düzenlenmiştir. 3201 sayılı kanunda önceki 1978 yılında çıkan 2147 sayılı kanunda ise bu yönde bir düzenleme bulunmamakta idi.

      Tahsis koşullarının bozulması veya tahsisin iptal edildiği durumlarda başa dönüldüğünden kaçırılan borçlanma fırsatlarından dilediği gibi yararlanma mümkün (4b ihyalarının tümünün yapılması istisnası hariç) bulunmasına rağmen bilgi eksikliği, para yokluğu gibi nedenler ile  tahsisten önce yapılmayan borçlanmaların tahsis sonrasında yapılıp yapılamayacağı, yahut SGDP ödeme yerine aylıktan kesme hakkını kullananların  ilk tahsis öncesi süreleri yurtdışı borçlanarak aylık alanlar dışında yasaklayıcı bir kanun hükmü bulunmaması nedeni ile neden kullanamayacaklarının geçmiş bu güne oluşan sosyal güvenlik algısının yeniden sorgulanması, yorumlanması olurları olmazları ile ortaya konulması, tabu olmaktan çıkarılıp konuşulur hale gelmesi Sosyal Güvenlik Kurumuna, sigortalı ve hak sahiplerine kaynak sağlanması gibi bir çok bakımdan anlamlı olacaktır.

     Yeterli bir değerlendirme için 5434, 1479 sayılı kanunlar ile tüzük, yönetmelik gibi alt düzenlemeler, öğreti ve yargı uygulamaları da gözden geçirilmelidir.