Sözcü Gazetesi: GSS Kapsamından Çıkan Yetimin Devam Eden Tedavisini Sürdürme Hakkı Vardır
3 Aralık 2010
ÇALIŞANLARIN SÖZCÜ’SÜ
GSS Kapsamından Çıkan Yetimin Devam Eden Tedavisini Sürdürme Hakkı Vardır
Geçtiğimiz yıl E.S. emeklisi babasını aniden kaybetti Soner Yörükgil (20). Babasından dolayı bağlanan yetim aylığı kapsamında GSS’den yararlanmakta iken lösemi teşhisi konan Yörükgil’in tedavisine başlandı. Eğitimine devam edemediği için yetim aylığını, dolayısıyla da GSS’den yararlanma hakkını kaybeden Yörükgil’e başlanan lösemi tedavisi kontrollerini GSS kapsamında yapamayacağı bildirildi. Ama yasal olarak bu hastalığına münhasır olmak üzere tedavisinin GSS kapsamında sürdürülmesi gerekmekteydi. Zira 5510 sayılı Kanunun “Genel sağlık sigortalısı sayılma şartlarının yitirilmesi halinde, devam etmekte olan tedavi nedeniyle sağlanacak sağlık hizmetleri kişinin iyileşmesine kadar sürer” hükmünü içeren 63. maddesi bu hakkı ona tanımaktadır. 5510 sayılı Kanunun 60/f maddesi gereği genel sağlık sigortası tüm emekli, dul ve yetim aylığı alanları kapsamaktadır. SGK 2008 yılında GSS Yönetmeliği ile bu hakkı sadece yatan hastalarla sınırlı olarak kısıtlamaya çalışsa da Danıştay 10. Dairesinin 15.07.2009 tarihli ve 2008/10433 E. Sayılı kararı ile kısıtlayıcı ibarenin yürürlüğü durdurulmuş ve sonuçta SGK 18.09.2009 tarihli ve 2009/115 sayılı Genelgesi ile kısıtlayıcı hükmün uygulanmayacağına dair duyuruyu yapmıştı. Buna rağmen SGK Yörükgil’in sırf devam eden tedavisine özgü olarak GSS hakkını onaylamadığından 03.12.2010’da (Bugün) Ege Üniversitesi’nde yapılacak ilik nakli için bu yetimden hastanece 100 bin TL’lik senet imzalaması istenilmekte. Yanlış hesap Bağdat’tan, yanlış icraatlar idari yargıdan döner ama bir yetimin GSS hakkını haksızca bloke ederek kurtuluş reçetesi için 100 bin TL’lik senet imzalamak zorunda bırakmak sosyal devletin ve en başta SGK’nın ayıbı olarak kalacaktır. GSS hakkı sona erse bile GSS hakkı varken başlayan ve kapanmayan tedavilere ilişkin olarak kanunun tanıdığı iyileşinceye kadar kontrolle tedaviyi sürdürme hakkının kullanılmasına dair uygulamanın mağduriyete yol açmadan devamı konusunda çıkarılan engelin SGK İzmir İl Müdürü Mustafa KESKİN tarafından yasal hakkı teslim edilerek giderileceğine inanıyorum.
Soru: 17.07.1969 doğ. 1989/3 dönemde başladığım SSK sigortalılığında 2003 yılına kadar 2 bin 835 günüm bulunuyor. 2004’teki doğumumu da borçlanırsam hangi şartlarla emekli olabilirim? Selma DİVRİKLİOĞLU
Cevap: 24.05.1989-23.05.1990 arasındaki sigortalılık başlangıcınızla SSK’lılıktan emeklilik bakımından 46 yaş ve 5 bin 375 güne tabisiniz. Doğum borçlanmasıyla iki yıl daha prim ödemiş olursunuz. Kalan bin 820 günün en az 590 gününü bilfiil SSK’lı olarak çalışıp tamamlarsanız 17.07.2015’te emekli olabilirsiniz. Emekliliğinizin aksamaması için iş bulamasanız da isteğe bağlı sigortalılıkta bin 230 günden fazla olmamak koşuluyla prim ödemeye çalışmalısınız.
Soru: 22.02.1951 doğumlu, 24.11.2004’te sigortalı olarak çalışmaya başlayan ve halen devam eden annemin emekli olma şansı var mı? Hergül GÜNDOĞDU
Cevap: Annenizin SSK’lılıktan emekliliği 7 bin günü doldurunca yahut 24.11.2029’da 4 bin 500 günle olabilir. Bağ-Kur’dan ise 5 bin 400 günü doldurur doldurmaz yaştan emekli olabilir. Bağ-Kur’luluktan emeklilik için şimdi veya son bin 260 gününde isteğe bağlı prim ödeyebilir.