Yasalarla her ne kadar insanların eşit olduğu düzenlense de , insanlar eşit doğmaz. Her ne kadar bazı düşünce ve felsefe sistemi herkesin aynı olduğunu söylese de evrim diye bir şey söz konusudur. Doğada akıl akmaz bir çeşitlilik vardır.Her ne kadar bu durum sümen altı edilmeye çalışılsa da yadsınamaz bir gerçek vardır ortada. Doğada ki çeşitlenme ve türler gereği , doğanın bir parçası olması durumuyla paralel insanlar arasında da fiziksel yapı beyinsel düşünüş ve davranışları da çeşitlilik söz konusudur. Bu çeşitlilik kısa vadede davranış şekline uzun vadede dna lara işler.Çevresel koşullar doğrultusunda değişimler olması kaınılmazdır. İnsanları da hangi koşullar çevresinde ölçersek ölçelim ( zeka , agresiflik , sanata eğimlilik , empati , duygusal zeka , spora yatkınlık) çok geniş bir dağılım olduğunu görürüz.
Şimdi burada asıl ima edilen şey , dünya ya farklı yatkınlıklarla geldiğimiz gerçeğidir. Bazı kadınlar veya erkekler genetik bakımdan tek bir eşle yaşayıp ona bağlı olarak gelir bazıları da böyle olmayabilir. Tabiki bu kuralı bozan durumlar sosyo kültürel yaklaşımlar , inançlar, imkanlar , şartlanmalar da söz konusudur. İleride bu durumla ilgili çiftler bir birinden genetik test istemesi de söz konusu olabilir.
Tüm bunların dışında tüketim toplumu olmaya başladığımız günümüzde ; ‘at gitsin’ yenisini al daha fazlasına sahip ol gibi davranış şekli gelişir.Hızla değişen istediği şeye sahip olma imkanını kolaylıkla elde eden insanlarda daha fazla tatminsizlik ve daha fazla daha fazla tüketme arzusu farkında olmadan kendiliğinden doğabilir.
Daha hayata gözümüzü açtığımızın andan itibaren birine (anne) bağlı olarak yaşayan biz insan türü aynı şekilde eşine de bağlı sadakatle bağlanamaz mı peki? İşte tüm bunları görmek için kanaatimce yüzeydeki resme değil altında yatan gerçeğe bakmak gerekir. Evet doğduğumuz günden itibaren anneye bağlıyızdır ve bu bağlılık bağımlılık büyüdükçe şekil değiştiri.Anneye bağlıyızdır çünkü ona ihtiyacımız vardır.Zayıfızdır , güven ararız ihtiyaçlarımızı tek başımıza giderememekteyizdir. Doğuştan içgüdüsel olarak zamanla da öğretilmiş değerlerle bağlılığımız sürer. Bir süre sonra da vijdan, alışkanlık , vefa borcu girer bağlılığımızın içine. Sonraki süreçte hormonlar değişir , ihtiyaçlar değişir cinsellik , toplumda yer edinme , üreme , maddi güç birleştirme istek ve arzularıyla karşı cinse bağlanırız bunu yasal boyutu ile tepki almadan yaşayabilmek adına da evlilikler kurarız. Yine ihtiyacımız olan temel şey güvende olma düşüncesidir. İçinde yaşadığımız cinsel istek (hormonlar – üreme ) ihtiyacı gereği olan şeyin adına masumane bir zemine oturtmak adına yasal kabul edilen evlilik zeminine oturturuz.
Kişiler tüm bunları gerçekten kendi seçimleri ile mi yaparlar ? Bence hayır! Toplumda kabul görmek adına, öğretilenlerle yaparlar. En güzel Adriana’ya bakın kiminle aldatılmış.
Haber Türk ‘de çıkan yazı da “ Brezilyalı topmodel Adriana Lima’nın kendisini aldatan basketbolcu eşi Marko Jaric’ten boşanma kararı aldığı iddia edildi. Sırp basını, modelin evine geri dönmek istemediğini ve yakında boşanma davası açacağını yazdı.‘pulsonline.rs’ adlı internet sitesinde yer alan haberde Jaric’in eşi Lima’yı Miami’deki evlerine komşu olan evli bir kadınla aldattığı yazıldı. Kadının çok zengin bir adamla evli olduğu belirtildi. Lima’nın Türkiye’ye bir Reklam çekimi için geldiği sırada Jaric’in kendisini iki kadınla aldattığı öne sürülmüş.”
Ayrıca başka bir habere göre “ Tenis dünyasının en büyük yıldızlarından biri olan Maria Sharapova ve erkek arkadaşı Grigor Dimitrov'un arasında bir başka tenisçi Kanadalı Eugenie Bouchard'ın girdiği iddia edildi.”
Evliliklerde , cinsel ilişkilerde en zor başa çıkılması konularından biri de sadakatsizlik aldatılmadır.Pek çok insan ki genellikle toplumumuzda bu kadındır , sadakatsizlik sonrasında evliliğine veya ilişkisine devam etse de , bunu farkeden kadın yıkılabilir. Cinsellikte eşinin kendini aldattığını öğrenen kadın cinsel çekiciliğine , kişiliğine hakaret olarak görür ve bir çok kadın içinde temel güvenin ihlal edilmesidir. Bu değersizlik duygularının üstüne ,üzüntü kıskançlık ve sahiplenme duygularını yaşarlar. Özellikle uzun süreli bir evliliğin üstüne gerçekleşen sadakatsizlik , aldatılma durumu kadının genellikle kendine olan öz güvenini yitirmesine sebep olur.
Şayet , en güzel Adriana Lima ve Rus tenisçi Maria Sharapova bile aldatıldıysa sorun sadece sizde mi yoksa bize öğretilen yanlış algılarda mı? Göz yanılıyor , beyin yanılıyorsa biz kadınlar ve erkekler ilişkiler evlilikler konusunda yanılmaz yanlış beklentiler ve istekler üzerinde yoğunlaşmamız gayet doğal değil mi?