Bir katılım bankasında Haziran 2006 tarihinde 2 yıllık fayda taahhütnamesi imzalayarak işe başladım. Bu günlerde farklı bir katılım bankasından teklif alarak iş değiştirmek istiyorum. Çalıştığım bankada 2 yılım dolmadığı için 5 brüt maaş istenmekte ve eğitim masrafları olarak talep edilmektedir. Mevcut sözleşmede, sözleşmenin feshi halinde her iki taraf lehine de 5 brüt maaş ödenmesi cezai şart olarak belirtilmiştir. Çalıştığım bu kurumda başarılıyım ve bankanın şubesindeki performansım üst düzeyde olmasına rağmen beni iş değişikliğine iten sebepler var. Standart banka şube norm kadrolarında asgari bireysel pazarlama personelinin yanında ya bir bireysel operasyon personeli bulunur, ya da ikinci bir bireysel pazarlama personeli daha bulunur. Ben çalışmakta olduğum şubede tek bireysel pazarlama personeli olarak çalışmakta olduğum halde operasyon personeli olmadığından bireysel operasyon işlemlerini de yine ben yapmaktayım. Şube iş çıkış saatleri 18:00 olduğu halde ben her akşam ortalama 20:30 saatlerinde işten ayrılmak durumundayım. Bu stresi artık taşıyamadığımdan önüme başka bir iş fırsatı çıkınca bunun kabul ettim. Bu işyerinden 10 ayda elde ettiğim toplam kazanç 9000 YTL olup, benden istenen cezai tazminat 6000 YTL’dir. Bu konuda işyerine tazminat ödemem gerekir mi? Bu işlem mahkemeye intikal ettiğinde nasıl bir sonuç alınması muhtemeldir? Ali Kırkım Ali Bey, işçi ile işveren arasında belirli süresi hizmet akdi ilişkisinin, belirlenen süreden daha evvel sonlanmasını önlemek adına hizmet akdinde ceza-i şart ile ilgili hususlar düzenlenebilir ama bu ceza-i şart her iki taraf için de var olmalıdır. Siz yazınızda her iki tarafa da 5 brüt maaş cezai şart konduğunu ifade ediyorsunuz. O halde iş akdini haklı bir neden olmaksızın feshederseniz işveren sizden bu cezai şartı talep edebilecektir. Genel olarak, hizmet akdinde düzenlenen cezai şart, yalnız işçi aleyhine ve işveren lehine konmuşsa Yargıtay bu şartı geçerli kabul etmemektedir. Cezai şart her iki taraf içinde konulmuş ama işçinin ödemek zorunda kalacağı cezai şart işverene göre yüksek tutulmuşsa, Yargıtay, düşük olan cezai şartın işçi içinde geçerli olduğunu kabul ederek geçerli saymaktadır. Ancak, Av. Arzu LAÇİN’e göre, “Ancak son yıllarda sıkça görüldüğü üzere kimi işverenler işletmelerinde daha vasıflı eleman çalıştırmak amacıyla önemli harcamalar yapmakta, işçilere yurt içinde veya dışında mesleki eğitim verilmesini sağlamaktadırlar.Bu eğitim sonucunda işçi vasıf kazanmakta, işgücü piyasasında pazarlık gücü ve istihdam olanakları artmakta, bundan parasal yararlar sağlayacak duruma gelmektedir. İşverenin bu harcamaları yapması işçinin işyerinde uzunca bir süre çalışacağı beklentisine dayanmaktadır. Böyle bir durum söz konusu ise, haklı bir neden olmaksızın iş sözleşmesini fesheden işçinin aleyhine tek taraflı olarak cezai şart getirilmesi menfaatler dengesine uygun düşer. Çünkü işçinin haklı bir neden olmaksızın sözleşmeyi sona erdirmesi halinde ödemek zorunda kalacağı cezai şartın karşılığını işverenin kendisi için yaptığı eğitim harcamaları oluşturur. İşçi aleyhine tek taraflı cezai şartın geçerli olabilmesi için işverenin sağladığı eğitim sonucunda işçinin mesleki vasıfları ile kazanımları gerçekten artmış olmalıdır. Kısa süreli bir hizmet içi eğitim bu vasfı taşımaz. İşçiye sağlanan eğitim ve yapılan masrafla, sözleşmeye konulan süre ve kararlaştırılan cezai şart arasında hakkaniyete uygun bir orantının bulunması gerekir. Yargıtayın da son zamandaki kararları bu doğrultudadır….” Fakat siz yazınızda işyerinde hemen her gün 2.5 saat kadar fazla mesai yaptığınızı iddia ediyorsunuz ve bu yasal değildir. Şöyle ki, 4857 sayılı İş Kanunu gereğince fazla çalışma günden üç saatten ve toplamı da bir yılda ikiyüzyetmiş saatten fazla olamaz. Fazla olursa veya fazla olması için işveren sizi zorlarsa haklı sebepler işinizi bırakabilirsiniz ki bu halde hem cezai şartı ödemeniz gerekmediği gibi tazminatı ve alacaklarınızı da isteyebilirsiniz. Sigorta Müfettişleri Almanya’da Almanya sosyal güvenlik sistemi içerisinde “mesleki ve teknik öğrencilerin sosyal güvenliği”nin araştırılması amacıyla hazırlanan proje üzerine eski ünvanları sigorta müfettişi yeni ünvanları sosyal güvenlik müfettişi olan Sosyal Güvenlik Kurumu müfettişleri, Ahmet AÇIKGÖZ, Selim EROL, Necdet AFŞİN, Mehmet UZUN ve İzmir Tire Meslek Lisesi Müdürü Dr.Süleyman ÜSTÜN 19.11.2006 – 03.12.2006 tarihleri arasında Almanya’daydılar. İncelemeleri, Sosyal Güvenlik Dergisi’nde de ayrıntılı olarak ele alınmış olan bu kişiler, bu eğitim ve araştırmada genel olarak, Almanya sosyal güvenliğinin işçi sigortası modelli olduğunu ve sistemin bütün çalışanların sosyal güvenceden yararlanmalarının amaçladığını ifade etmektedirler. LİTERATÜRDEKİ SİYAMİ ERSEK Kuruluş adıyla “Haydarpaşa Göğüs Cerrahisi Merkezi”, bugünkü adıyla ‘Dr. Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin ve onun kurucusu ‘Prof. Dr. Siyami ERSEK’in ülkemizde kalp cerrahisinin kurulması ve gelişmesinde ve bugünün kalp ve damar cerrahlarının yetişmesinde çok önemli katkıları vardır. Bu önemli hastanedeki kalp cerrahisi operasyonları dünyadaki gelişim ile paralellik göstermiş ve dünyadaki ilk kalp transplantasyonundan 1 yıl sonra birer gün ara ile 1968’de 2. kalp transplantasyonunun yapılması, Avrupa’daki ilk 3 kapak replasmanının gerçekleştirilmesi (1966) ve Türkiye’deki ilk koroner bypass cerrahisinin uygulanması (1972) bunlardan en önemlileridir. Doç. Dr. Mehmet Kaplan ile Başhekim Prof. Dr. İbrahim YEKELER’in birlikte kaleme aldıkları “Haydarpasa Thoracic Surgery Center (1962-Present) and Professor Siyami Ersek (1920-1993)” adlı yazıları 4 Mayıs 2007 tarihinde “The Heart Surgery Forum” adlı derginin www.hsforum.com adlı sitesinin http://www.hsforum.com/stories/storyReader$4175” adresinde yayınlandı ve literatüre girdi. Kısa…kısa… Göksel Ergüller-Çalışmayan ve emekli olmayan dul bayan yurtdışında da olsa SSK’lı olan rahmetli babasından yetim aylığı alabilir. Mustafa Kocaer-15.04.1969 doğum tarihiniz, 24.05.1982 sigorta başlangıcınız ve var olan 6076 gün sayınızla 47 yaşında yani 15.04.2016 günü SSK’dan emekli olursunuz. Bu arada işe girişiniz baraj gününe rastlamış şayet 23.05.1982 günü işe girmiş olsaydınız 46 yaşında bir yıl önce emekli olacaktınız. Askere sigortalı olduktan sonra gittiğinizden ödemeniz sadece emekli aylığınız yüzde 2 oranında arttıracak. Alim Tanoba-Erbaa- 1956 doğumlu olup, 28.03.1987 günü başlayan ve 1654 gün olan SSK sigortanız, 1991-1994 arasındaki 2 yıl, 11 aylık Tarım Bağ-Kur’unuz ile 1976-1977 arasında geçen borçlanıp-ödediğiniz 20 aylık askerlik sürenizle bundan sonra isteğe bağlı olarak SSK’ya prim ödemeye başlar ve toplamda 5300 günü tamamlarsanız 28.07.2010 günü SSK’dan emekli olabileceğiniz gibi 3600 günle 59 yaşında (2015 yılında) emekli olabilirsiniz. Tarım SSK’lı olur ve 7 yıl (1260 gün) Tarım SSK’ya prim öderseniz 3600 günle ordan yaşa bağlı olmadan da emekli olabilirsiniz. Mehmet Nuri Sarıoğlu- 23.03.1961 doğum tarihiniz, 01.07.1984 işe girişiniz ve var olan 6600 günle 47 yaşında yani 23.03.2008 günü SSK’dan emekli olursunuz. 20 aylık askerlik borçlanmanızla başlangıcınız 01.11.1982 olmuş. Hamza Karaburun- 08.04.1961 doğumunuz, 10.05.1985 SSK başlangıcınız ve var olan 7782 günle normal şartlarda 10.05.2010 günü emekli olursunuz ama borçlanıp-ödediğiniz askerliği sigortalı olmadan önce ifa ettiyseniz bu kere 20 ay önce yani 10.09.2008 günü emekli olursunuz. Uğur Ünal-Sigortalı olduktan sonra gidilen askerlik süresi borçlanılırsa sadece prim ödeme gününe sayılır, sigorta başlangıcı öne getirilmez. Bu duruma göre 20.08.1986 başlangıcınızla 49 yaşından ve 20.08.2011 gününden sonra en az 5300 günle emekli olursunuz. Ali Emir Türk-14.03.1965 doğumunuz, 01.07.1982 günü 17 yaşında iken başladığınız SSK’dan 47 yaşında yani 14.03.2012 günü en az 5150 günle emekli olursunuz. 1994 yılında yani sigortalı olduktan sonra ifa ettiğiniz askerlik borçlanması sigortalılık başlangıcınızı öne çekmez, borçlanmanızı tavsiye etmem. Emekli aylığı hesabıyla ilgili 19 günlük dizi yayınladık. Fatma Kalkan-Yeni çıkan 5 yıllık sigortalılık süresi ve 900 günden aylık bağlama hakkına göre 14.02.2007 günü dul aylığı için müracaat eden eş aynı gün askerlik borçlanması da yaparak 918 günle aylık almaya hak kazanmış ama daha aylığını alamadan 16.02.2007 günü vefat etmişse, oğlu yatırılan askerlik borçlanması parasını geri alamaz. |