AYLIK HESAPLARINDA BİLİRKİŞİLERCE YARATILAN MUAMMA-ÖZELLİKLE BİLİRKİŞİLERE, YARGIÇLARA, DAVACILARA

18 Temmuz 2017

           Her gün birkaç aylık hesabı, bağlanmış aylıkların kontrolü, bağlanacak aylıkların kurgusu gibi işlemler sırasında rastladığım bilirkişi raporlarında yapılan uygulamaya aykırı hesaplamalardan muamma oluşturulduğu, bu hatalar mahkeme aşamalarında düzeltilemese bile Bölge Adliye ve Yargıtayda temyiz aşamalarında fark edilerek düzeltme yapılmak suretiyle  sağlanmaktadır. Doğal olarak yargı kararlarının kesinleşmesi uzamakta, olması gereken ilk ve tek doğru bilirkişi raporu yerine düzeltme sonrası ikinci ve sonraki raporlar alınmak sureti ile sonuca gidilmektedir. Bu ise artan yargılama masraflarına neden olmaktadır. Üstelik kaybedilen davalar nedeni ile SGK vekiline ret vekalet ücreti ödenmektedir (2.000TL civarında).

          Aylık hesaplarının nasıl yapılacağı SGK 2011/48 ve 58 sayılı genelgelerinde ve Yargıtayın Bozma kararlarında ayrıntılı bir şekilde açıklanmıştır.

         Uygulamada artık hesaplamaların el ile değil bilgisayar proğramı ile yapılması nedeni ile aylık hesaplarını el ile yapan kişi sayısı çok az sayıdadır. Aylık hesabını bütün yönleri ile bilip yapabilecek kişi sayısı Kurumda 10, dışarıda ise 25 sayısını geçmeyecektir.

             Peki  ne tür  hatalar yapılmaktadır.

             Örnek 1; SSK aylığı -2000 Ekim ayında bağlanan aylıkta aylığın eksik hesabı iddiası ile dava açılmış bilirkişi tarafından hesaplama yapılırken 1999 yılı sonu zammından  itibaren yaklaşık 1,5 yıl süre ile uygulanan zamlar bir kez uygulandıktan sonra  2001 yılı ortalarından itibaren yine aynı oranlar 1,5 yıl daha tekrar esas alınarak iki kez uygulanarak hesaplama yapılması sonucunda aylık tutarı % 40 kadar fazla hesaplanmıştı. Bu rapordaki  temel hata zamların sıra ile dönemlerine uygun olarak hesaplanmamış olmasından kaynaklanmış ve Yargıtay tarafından  karar bozulmuştu. (iş bu dosyada davacı bakımından hiçbir eksiklik bulunmamakta idi)

          Örnek 2; SSK aylığı- 2007 yılında aylık bağlanmış ancak hesaplama yapılırken 2003 ve öncesi emekli olan kişilere uygulanan 4784 sayılı yasanın 1.maddesi ile getirilen 75.00TL lik zam davacı 2007 yılında emekli olmasına rağmen uygulanmak sureti ile 217 TL lik bir fark hesaplanmıştır. Halbuki davacı bu yasa tarihinde emekli olmadığından zamdan yararlanmayacaktır.  Aynı dosyada bir başka eksik ise bilirkişinin A aylıklarını tahsis yılına sadece TÜFE ile getirmesidir.  Gelişme hızları nazara alınmadığından hesaplama eksiktir. (iş bu dosyada 20 TL civarında bir tutarda SGK aylığı eksik ödenmekte olmakla birlikte hesap yönteminin yanlışlığı kişiyi gerçek hakkından mahrum etmiştir.

          Örnek 3; SSK aylığı hesaplanmış ancak 2008 tahsis yılına rağmen A1 ve A2 dönem aylıkları 2003 yılında birleştirilmiş BAĞ-KUR aylığı benzeri bir hesaplama yapılmıştı.

          Aylık hesabında  yapılacak muhtemel  hatalar genelde başlangıç aylıklarının hesaplanmasında meydana gelmektedir. Herşeyden önce bilirkişi olan kişiler mevcut veriler ile aynen SGK aylık hesabını yapmalıdır. SGK aylığını aynı tutar hesaplayan bilirkişi bu defa neden SGK aylık hesaplamasından ayrıldığını SGK ile  aynı yöntemle sonuca giderek izah etmelidir.

        Yukarıdaki 3 örnekte de hesaplama yapan kişiler SGK kökenli olup en az hizmeti olanın 20 yıl hizmeti vardır. Diğer ikisinin 30 hizmet yılı vardır. İkisi SGK müfettişi biri müdür düzeyindedir. Onca hizmet yılında aylık hesaplamasına öğrenememiş, hatta görev süresince bir kez manuel aylık hesabı yapmamış kişilerin oturup bilirkişi sıfatı ile vakıf olmadıkları bir hizmeti sunmaya çalışmaları karşısında ben yine de yargının bu kişilere fırsat vermemesini diliyorum.

       Aylık hesaplarında dikkat edilecek temel kontrol noktaları,

       -Gün sayısında eksik var mı?  her biri dönemine mi mal edildi ?

       -Kazançlar doğru alındı mı? Doğru güncellendi mi ?

       -Aylık bağlama oranları doğru tespit edildi mi?

       -Aylıklar kısmi aylığa doğru dönüştürüldü mü?

       -Emekli tarihi sonrası zamlar doğru uygulandı mı?

       -Emeklinin bakmakla yükümlü olduğu kişi var mı ?

       -Asgari aylık mukayesesi  yapıldı mı?

      -SGK hesabından az veya çok hesap halinde neden farklı sonuca ulaşıldı.

      -Farklı aylık tercihinde hukuki yararı var mı cevabını bulabilmek için çift aylık hesabı yapıldı mı ?

      -Hak sahiplerinin tek hak sahibi, iki hak sahibi olmaları, evlenmeleri durumunda aylık hesabı,sağ eşin kendinden aylık alıp almadığı,çalışıp çalışmadığı bilinmelidir.

      -Gelir,aylık birleşmesinin aylık ve hesaplarına etkisi,   

      -Gelir veya aylık başlama tarihi daha önceki bir tarih ise, ilk tahsis tarihi ile yapılan hesabın sonraki tahsis tarihine kadar zamlar ile artırılarak getirilmiş olması,

       Gibi hususlar mutlaka değerlendirilmiş olmalıdır.

        Ancak doğru değerlendirme için sigortalı hizmet cetvelleri, aylık/gelir bağlama kararları, ilk ödemeden dava tarihine kadar yapılan ödemelerin listesinin dosyada bulunmasına özen gösterilmelidir.Sigortalı günlere eklenecek fiili hizmet sürelerine dair dosyada bilgi bulunmalıdır.

        SGK aylıkları ne zaman eksik hesaplanabiliyor.

        Gün eksiği veya kazanç eksiği durumunda aylık hesaplanabiliyor.

        Eski dönemlerde aylık hesabının el ile yapılması sırasında fazla veya eksik işlem ile yapılmış ise fark oluşmaktadır.

        Ancak gün ve kazancın eksik girilmesi  her zaman  eksik hesap anlamına gelmiyor. Örneğin 1999 yılında asgari aylıktan 5.000 gün ile emekli olan 50 yaşındaki erkek için 500 günün sonradan gelmesi halinde dahi gün aylık miktarını değiştirmeyecektir. Zira 7400 gün ile 3.600 gün ile bağlanan aylık arasında bir fark oluşmamaktadır. 2000 sonrasına gelecek günler asgari kazançtan ise bu defa aylıklarda artış değil azalış olacaktır.

       Bazı haller ise gerçekten tartışılması gerekmektedir. Bunların başında geçiş döneminde ve engelli ABO su SGK tarafından yeterli kabul düzeyine ulaşmamıştır. BAĞ-KUR aylık hesaplarında SDÖ ye esas basamağın 2003 mü 2008 mi olacağı, yurtdışı borçlanmalarda eskiden 12 basamaklı olan BAĞ-KUR sisteminde 6.basamaktan sonra 7 den 12 ye kadar 2 şer yılmı bekleneceği, yoksa kanunun geriye doğru değiştiğini kabul ile 12 ye kadar her yıla bir basamak mı verileceği tartışılabilir konulardır.

      Bu günlerde yargıyı meşgul eden aylık ile ilgili temel konu yurtdışı borçlanmalarda tam borçlanma isteyip kısmi ödeyenin günlerinin hangi döneme mal edileceği sorunu aylık tutarını değiştirmektedir. Burada da aylık günlerin 2000 öncesine mal edilmesi ile birlikte  artmakta ve kararlar bu yönde sürmektedir. Yurtdışı borçlanmalarda asgari kazanç üzerinden yapılan borçlanmaların kazanca çevrilmesinde asgari kazançtan aylık bağlanmakta bunlartın izahı halinde  SGK işlemi davaya gerek kalmaksızın düzeltmektedir.

     Doğru yapılmış bir aylık hesabının ise eksikliği iddiası ile resmi verilerin değişmesini gerektirdiğinden başarıya ulaşma şansı çok  düşüktür. İntibak işlemleri ile 2000 öncesi dosyalardaki gün ve kazanç eksik girişleri  elden geçirildiğinden hesap eksiklerinin bir çoğu düzeltilmiş bulunmaktadır. 2007 yılında aylığını kestirip çalışıp yeniden aynı dönemde bağlatanların aylık hesaplarında kısmen farklılık bulunmaktadır.

 ÇÖZÜM              : Konunun uzmanı kişilerden mümkünse bu işten anlayan bir hukukçudan   raporlama ücreti verilerek uzman görüşü alınır ve SGK nın hesap şekline göre hesap yapması ve neden fark aylık çıktığını hesaplayan bir uzman raporu almaları bir çözüm olabilir. Bu şekilde alınacak bir uzman görüşü ile açılıp kaybedilecek ve cebinizden çıkacak (avukatınıza ödeyeceğiniz ücret hariç) 3.000TL civarında bir para ödemekten sizi kurtaracaktır. Eğer alacağınız var ise bu uzman görüşü yarığı sürecinde bilirkişinin hata yapmasını önleyecektir. Yeter ki aldığınız rapor yeterli düzeyde bilgi ve deneyimi olan kişilerden alınmış olsun.

                             Aylık hesaplarının bir çok farklı-hassas noktası vardır. Örneğin 2007 yılında emekli olan kişi ile 2008 yılında emekli olan kişilerin 2008 yılı zam oranları aynı değildir.

                             Bir başka sorun ise hatalı raporlardaki küçükte olsa bazı hataların farkedilememesi, temyize konu edilmemesi, temyiz  SGK tarafından kaçırılması, bozmada farkedilmemesi gibi durumlarda hakkı olmayan tutarların aylık olarak ödenmesi halinde diğer aynı durumdaki kişilerinde kendilerinin de hak sahibi olduklarını düşünmeleridir.