ÇALIŞAN ÇOCUKLAR BAYRAMLARINDAN HABERDAR MI?
23 Nisan’ın kutlandığı bu günlerde televizyon ekranlarında alışkanlık haline gelmiş olan görüntüleri izleriz.
Cumhurbaşkanı,TBMM Başkanı,Başbakan,Bakanlar,Valiler,Belediye Başkanları, gibi devlet erkanı koltuklarını sembolik olarak bir günlüğüne çocuklarımıza emanet ederler.
Oysa çocuklarımız o kadar yorulmuştur ki ,onların yorgun bedenleri o koltuklar da dillendiremezler.
Yarış atı misali çocuklarımız sınavdan sınava hazırlanırlar.
Çocukluklarını yaşayamazlar.
Sağlıksız çevre koşulları,güvenlikli olmayan sokaklar,apartmanlar arasında sıkışan bedenleri ile hayata atılmaya hazırlanırlar.
Bir çoğu özgüven yetersizliği ile ileride çalışma hayatına atılacaklardır.
Yaşıtları bayram kutlamaları da olurken, bazıları da sokakta çalışmaya mahkum edilmişlerdir.
Kimi mendil satar,kimi ayakkabı boyar,kimi kantar elinde kilo tartar,kimi su satar,bazıları da sanayi sitelerinde çıraklık yaparak hayata hazırlanır.
Ben bu çocuklara Dünya’nın sıkıntılarını küçük omuzlarına yüklenmiş çocuklar diye bakarım.
Kanunlarımızda son yıllarda ILO standartlarında düzenlemeye gidilmiştir.
Bu konuda Çocuk Hakları Kongreleri yapılmış ve bildirgeler hazırlanıp sunulmuştur.
Bu bilinçlendirmelerin devamlı işlenmesi eğitim seviyesinde bulunan çalışan çocukların biran önce eğitime yönlendirilmesi gereklidir.
Bir çok aile çocuğunu erken yaşta çalışmaya başlatırken kafalarında şu cevap vardır.
Çocuğun çalışmasına yetişkinlik evresinde yaşamı için gerekli bilgi ve beceri dönemini sağlayacak bir hazırlık dönemi diye bakarlar.
Oysa sokak da çalışan çocuk kavramı ekonomik bir nedenle ortaya çıkıyor.
Kente göç eden kırsal kesimin geçim koşulları onların çocuklarını çalışmaya zorluyor.
Türkiye’de çalışan her 100 kişiden 5’inin 6-14 yaş grubu çalışan çocuklar, her 100 kişiden 14’ünün ise 15-19 yaş grubu çalışan gençlerin oluşturduğu bildirildi.
Türkiye’de 6-14 yaş grubu çocuk nüfusunun yüzde 32’sini işyerlerinde ve ev işlerinde çalışan çocuklar oluştururken, çalışan çocukların yüzde 77’si tarım, yüzde 11’i sanayi, yüzde 7’si hizmetler ve yüzde 5’i de ticaret sektöründe bulunuyor. Ülke genelindeki 6-14 yaş grubundaki çocukların yüzde 87’si okula devam ediyor, yüzde 27’si ise hem okuyor hem de çalışıyor.
Çocukların çalışmaları çocukların çocukluklarını yaşayamamalarına, eğitimden uzaklaşmalarına, fiziksel ve ruhsal gelişimlerinin olumsuz etkilenmesinin yanı sıra çeşitli istismarlara uğramalarına neden olmaktadır.
Umumi Hıfzısıhha Kanunu’na göre, 12 yaşından küçüklerin çalıştırılamayacağı hükme bağlandı. Yine İş Kanunu çalışma yaşını 15 olarak belirledi, yasaya göre hafif işlerde bu yaş 13’e çekilebilir. Türkiye’nin de imzaladığı Birleşmiş Milletler’in Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi’nin 1. maddesine göre, ’18 yaşına kadar her insan çocuk’ olarak kabul ediliyor. Medeni hukuktaki rüşt yaşı dikkate alındığında ise ’18 yaşını doldurmamış’ olan herkes ‘küçük’ olarak adlandırılıyor. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), 15-24 yaş grubundaki kimseleri genç işçi kabul ederken, 146 sayılı tavsiye kararıyla da taban yaşının yukarıya çekilmesini benimsiyor. ILO’nun çocuk işçi tanımında benimsediği yaş sınırı ise 15 olarak belirtiliyor.
İşverenlerin çeşitli nedenlerle çocuk işgücünü tercih etmeleri, çocukların çalıştırılmasında önemli bir etkendir.
1.)Çocukların ucuz işgücünü oluşturması,
2.)Çocukların bazı işler için uygun olması,
3.)Çocukların haklarını arayamaması,
işverenlerin çocuk işgücünü tercih etme nedenleri olarak sıralanabilmektedir.
Çocuğun çalışması, aile için;
Gelir getirici bir kavram.
Çocuğu çalıştıran işveren için ;
Ucuz emek anlamına gelmektedir.
Çalışan çocuk için ise;
Para kazanma ve büyüme, yetişkin olma olarak algılanmaktadır.
Çalışma ortamı, yapılan işler çocukların yaşlarına uygun olmayıp, ruhsal ve fiziksel sağlıklarını tehdit etmektedir. Çocukların istismarı şu şekilde kendini göstermektedir. Çocukların çocukluklarını yaşayacakları, eğitim görecekleri yaşta bu haklarından yoksun olmaları, bunun yanında ekonomik sömürü, kötü koşullarda çalışma nedeniyle sağlık sorunlarıdır. Çok yaygın olmasa da cinsel istismar da söz konusudur.
4857 sayılı Kanunun /71.Maddesinde;
15 yaşını doldurmamış çocukların çalıştırılması yasaktır. Ancak, 14 yaşını doldurmuş ve ilköğretimi tamamlamış olan çocuklar, bedensel, zihinsel ve ahlaki gelişmelerine ve eğitime devam edenlerin okullarına devamına engel olmayacak hafif işlerde çalıştırılabilirler.
Çocuk ve genç işçilerin işe yerleştirilmelerinde ve çalıştırılabilecekleri işlerde güvenlik, sağlık, bedensel, zihinsel ve psikolojik gelişmeleri, kişisel yatkınlık ve yetenekleri dikkate alınır. Çocuğun gördüğü iş onun okula gitmesine, mesleki eğitiminin devamına engel olamaz, onun derslerini düzenli bir şekilde izlemesine zarar veremez.
18 yaşını doldurmamış çocuk ve genç işçiler bakımından yasak olan işler ile 15 yaşını tamamlamış, ancak 18 yaşını tamamlamamış genç işçilerin çalışmasına izin verilecek işler, 14 yaşını bitirmiş ve ilk öğretimini tamamlamış çocukların çalıştırılabilecekleri hafif işler ve çalışma koşulları Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından altı ay içinde çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenir.
Temel eğitimi tamamlamış ve okula gitmeyen çocukların çalışma saatleri günde yedi ve haftada 15 saatten fazla olamaz. Ancak, 15 yaşını tamamlamış çocuklar için bu süre günde sekiz ve haftada kırk saate kadar artırılabilir.
Okula devam eden çocukların eğitim dönemindeki çalışma süreleri, eğitim saatleri dışında olmak üzere, en fazla günde iki saat ve haftada on saat olabilir. Okulun kapalı olduğu dönemlerde çalışma süreleri yukarıda birinci fıkrada öngörülen süreleri aşamaz.
Buna uymayanlar hakkında İPC uygulanır:
71 | 104 | Çalıştırma yaşı ve çocukları çalıştırma yasağı hükümlerine aykırı davranmak | 1.200 |
SONUÇ:
Uluslararası Çalışma Teşkilatı (ILO); yıllardan beri çocuk işçiliğinin yasaklanması, çalışan çocukların çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve nihai olarak çocuk isçiliğinin kaldırılması ile ilgili olarak bir çok sözleşme ve tavsiye kararını kabul etmiştir.
ILO çalışan çocuklar konusunda, iki alanda çocukları koruma altına almıştır. Bunlardan birincisi; çocukların tehlikeli is veya istihdama karsı korunması, ikincisi ise 12-13 yasından küçük çocuklar ile kız çocuklarının korunmasıdır.
Bu çerçevede 182 sayılı sözleşmenin onaylanması Türk çalışma hayatı açısından çalışan çocuklara toplum içinde özel haklar tanıyan ve koruyucu hükümleri bulunan bir sözleşmedir.
Ülkemiz iç hukukunda çocuk isçilik konusunda önemli koruyucu tedbirler mevcuttur. Çözümlerin sosyal hukuk devleti gözüyle ele alınarak, uluslararası sözleşmelere kolayca imza atmanın çok ötesinde ciddi-tedbirler alınmalıdır.Sorunlar Sosyoekonomik ve gelir dağılımı dikkate alınarak değerlendirilmelidir. Çocuk işçiliği konusunda sağlıklı ve teknik koşullarla donanımlı veri araştırması yapılmalıdır. Günümüzde bu tür verileri almak sorun çözümünde çalışmanın ilk ve sağlıklı adımını oluşturmaktadır.
Burada kanun koyucu 0-14 yaşındaki çocuklarını 4857 sayılı İş kanunun 71.maddesine göre yasak olmasına rağmen çalıştıran işyerlerine idari para cezası keserken bu çocukların üzerinden maddi menfaat elde eden velilerine yada vasilerine de idari para cezası hatta ağırlaştırılmış para cezası ile cezalandırılmaları gerekmektedir.
Bu konuda ileriye dönük çalışmalar yapılırsa Tüm Türkiye genelinde mutlu ve kendini yarış atı hissetmeyen özgüveni gelişmiş sınav kaygısı yaşamayan özgür düşünen geleceğimiz çocuklarımızla mutlu bayram günleri yaşarlar.
Onlar ekonomik çarkların lokomotifi değil,erişkin olduklarında Türkiye’nin ekonomik yönden aydın yüzleri olacaklardır.
Kutladıkları Bayramdan dolayı mutlu olacaklardır.
Tüm Çocuklarımızın Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını Kutlarım.