ALİ TEZEL

Çalışma Hayatının eğitimi, denetimi yetersiz ve plansız

Çalışma Hayatının eğitimi, denetimi yetersiz ve plansız

 

23 yıllık memuriyetimde SGK'da müfettiş, başmüfettiş ve grup başkanı olarak görev aldım. Gördüğüm çalışma hayatımızda denetim var ama etkin değil, yeterli değil. En büyük eksiklik ise koordinasyonsuzluk ve iş seçme….

 

Sosyal medyada dolaşan belgeye göre, Soma'da maden ocağında en son yapılan denetim tutanağı sadece tek sayfa ve denetim sonucu noksan ve eksik görülmedi yazıyor. 2000 kişinin çalıştığı bir maden işyerinde tek sayfa denetim tutanağı olması mümkün değil. Herhangi bir eksikliğin olmaması da mümkün değil.

 

Müfettişlik dönemim de Zonguldak 'da dahil olmak üzere çok kere madene indim. İlk indiğim andan itibaren de hep ürktüm. Yerin yüzlerce metre altında, üstünüzdeki tonlarca toprağın baskısını hissedersiniz, diri diri mezara girmiş gibi hisseder ürperirsiniz.  

 

***İŞÇİ EĞİTİMİ YETERSİZ

Her yıl ortalama yetmiş bin iş kazası yaşanan bir ülkeyiz. Yalnızca 2012 yılında 74.871 iş kazası yaşandı, 744 kişi öldü. Kaybedilen çalışma gün sayısı 1 milyon 597 bin 241 gün.

Bu rakam resmi rakamlara yansıyanlar bir de yansımayanlar var. TÜİK rakamlarına göre de, işe yeni girenler içinde  ilk bir yıl içinde kaza geçirenlerin sayısı 750 bin kişi. Yani, işçi işe girerken göstermelik eğitim belgeleri ile işe başlıyor. Ya hiç eğitim almadan belge veriyorlar hatta bazen belge bile vermiyorlar ya da ciddiyetten uzak eğitim veriliyor.

 

***DENETİM NE ALEMDE

Çalışma hayatında denetim oranımız yüzde 3 yani her 100 işyerinden sadece 3'ü denetleniyor. Özellikle SGK'nın denetim elemanları, müfettişleri gereksiz, sonuçsuz eczane ve hastane denetimine gönderilirken, gerçek sosyal güvenlik hak ve borçları için denetime gönderilmiyorlar. Üstelik denetim elemanları özellikle de müfettişler sadece üç ilde (Ankara, İstanbul, İzmir) örgütlüler. Bu sebeple, tıpkı diğer kamu kurum ve kuruluşlarının denetim elemanlarına verilen sosyal güvencesiz çalışmayı tespit yetkisi, yerel güçler olan, polis, asker, jandarma, zabıtalara da verilmeli. Yani, devlet tüm elemanları ile çalışma hayatını denetlemeli. Yarı kamusal sivil toplum kuruluşları olan meslek odaları ve çatılarının da kendi alanları ile ilgili işyerlerinden denetim yetkisi de olmalı.

Yani, sivil toplum kuruluşları aracılığıyla halk da denetime katılmalı.

 

***İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

İş sağlığı ve güvenliğinde 6331 düzenleme olarak iyi ama uygulamada yok çünkü İş Sağlığı ve Güvenliği uzmanı ücretini işverenden alıp, işvereni ile kötü olmayı göze alamaz. Bu sebeple hem ücretini fondan almalı hem de işyerlerinde hangi uzmanın görevlendirileceğini sivil toplum (oda vs) yetkililerinin de içinde olacağı komisyonlar belirlemeli. İş Sağlığı ve Güvenliği uzmanları özgürleştirilmeli.

Okurlarımdan Mahmut Ozum'ın konuyla ilgili tespitleri de çok güzel diyor ki;

"6331 sayılı yasa gereğince A-B-C sınıfı uzmanlıklar söz konusu. Yasa çıktığı zaman A sınıfı uzmanlar bir anda parladı, tabi onlara verilen bu A sınıfı uzmanlıklar da enteresandı ama yine de şuana göre daha nitelikliydi. Sonrasında işletmeler isyan etti, uzman ücretleri çok yüksek diye. Hemen devletimiz ne düşündü?  Elimizde işsizlerde var, ne yapalım? Hemen kapsam genişlesin, herkes uzman olabilsin, 3-5 yıl çalıştıysa da A sınıfı yapalım olsun bitsin. Kimse meslekleri küçümsediğimi düşünmesin fakat su ürünleri mühendisine, biyoloji mezununa, teknik öğretmene sen yıllarca sektör açma, iş verme, sonra 5 yıl tecrübesi ve 180 saatlik eğitim ile belge ver ve bir madene, inşaata koy güvenliği sağlasın diye. "

 

Exit mobile version