Çalışmaya Devam Eden Emekliler ve SGDP

3 Mayıs 2019

Çalışma hayatı, hızlı ülke gündeminden etkilendiği gibi yakıcı yaşam pahalılığından da bağımsız bir olgu değil. Bu durum, onu yaşamın herhangi bir döneminde kolayca vazgeçilemeyecek şekilde zorunlu bir dönüşüme uğratıyor. Nitekim ülkemizde, sigortalı olarak çalışmaya devam eden emekliler giderek daha da yaygınlaşan bir kesimi oluşturuyor.

Bu bakımdan emeklilik koşulları sağlanmış ve yaşlılık aylığı bağlanmış sigortalıların bahse konu aylıklarını almaya devam ederken aynı zamanda çalışmaya devam etmeleri halinde, Sosyal Güvenlik Destek Primi adı altında prim tahakkuk ediyor. Başka bir deyişle, emekli aylığı bağlandıktan sonra 4/-1a (SSK sigortalılığı) dahilinde çalışmaya devam eden herkes SGDP ye tabi oluyorlar. 5510 sayılı Kanun ile birlikte SGDP primi ile ilgili olarak sigortalılık statüsüne göre ve 1 Ekim 2008 tarihi ekseninde ne gibi değişiklikler yapılmış bir anımsayalım.

4/1-a SSK’lı olarak çalışanlar için SGDP

Emekli aylığı bağlandıktan sonra bir iş akdine bağlı olarak çalışmaya devam ediliyorsa yani bir işverene bağlı olarak çalışma söz konusu ise Sosyal Güvenlik Destek Priminin muhatapı işverendir. Bu kapsamda, sigortalılar için %22,5 oranında işverenlerden ve %7,5 oranında da çalışanın maaşından kesilmek üzere toplamda %30 SGDP primi kesintisi uygulanmakta.

1 Ekim 1999 dan bu yana %30 nispetinde uygulanan SGDP, bu tarihten önceyse %24 nispetinde uygulanıp yine bu primin dörtte biri sigortalı hissesi ve dörtte üçü işveren hissesinden oluşuyordu.

4/1-b Bağ-Kur’lu olarak çalışanlar için SGDP

Emekli aylığına sahip olan kişi bağımsız çalışansa yani kendi hesabına çalışıyorsa bu kez sosyal güvenlik destek priminin muhatabı doğrudan kendisi oluyor. 1 Ekim 1999 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 4447 sayılı kanunla zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olmalarını gerektiren çalışmalarını sürdürenlerle ilgili olarak almakta olduğu aylığın %10’u oranında SGDP kesilmesine başlanıyor. Bahse konu emekli bağımsız çalışanlar %10 oranındaki bu SGDP maaşlarından kesilmek suretiyle ödeniyordu.

Buraya kadar sadece Bağ-Kur emeklisi olanlardan emekli olduktan sonra bağımsız çalışmaya devam edenler emekli aylıklarından kesinti yapılmak suretiyle SGDP ödüyorlardı.

4956 sayılı Kanun’la bu konuda bir değişiklik yapıldı ve Bağ-Kur emeklilerine ek olarak SSK, T.C.Emekli Sandığı ya da özel banka sandıklarına göre aylık alıp 4/1-b (Bağ-Kur) sigortalılığı kapsamında çalışmaya başlayanlar Eylül 2003 ayından itibaren SGDP’ye tabi kılınmışlardı.

Hemen arkasından 5073 sayılı Kanun ile de gelir vergisinden muaf olup esnaf ve sanatkâr sicili ile birlikte kanunla kurulu meslek kuruluşuna usulüne uygun olarak kayıtlı olanlar ve şirket ortaklarından 28.01.2004 tarihinden itibaren 12. gelir basamağının % 10’u oranında SGDP alınmaya başlanmış, bahse konu kapsamdaki emekli bağımsız çalışanlar SGDP prim borçlarını Bağ-Kur’a ödemekle yükümlü kılınmışlardı.

1.10.2008 Ekimden itibaren emekli aylığı bağlananlardan 4-b kapsamında çalışmaya devam edenlerin aylıklarından kesilen SGDP uygulaması fiks basamağa göre değil alınan aylığa göre belli bir oran olarak değiştirildi.

Buna göre bu oran 2008 Ekim-Aralık aylarında alınan aylığı %12’si, 2009 yılında %13, 2010 yılında %14 ve 2011 yılı ve devamında da %15 prim kesintisi olarak uygulan.

Nihayet 6665 sayılı Kanun ile 2015 Temmuz ayı itibariyle %15 olarak uygulanan oran %10 a düşürüldükten sonra 29.01.2016 tarihinde kabul edilen 6663 sayılı Kanunla SGDP kesintisi tamamen kaldırılmış ve tarihe karışmış bulunuyor. Yani söz konusu kanunla artık emekli aylıklarından sosyal güvenlik destek primi kesintisi adı altında herhangi bir kesinti yapılmaksızın ödenmeye başlanıyor.

Ne var ki hemen belirtelim, bu 2003-2016 yılları arasında SGDP kesilmesi gerekirken zamanında tespit edilemeyen bağımsız çalışma olgusu nedeniyle kesilmeyen SGDP primleri ne zaman tespit edilirse fazla ve yersiz ve ödemelerin tahsil usulü kapsamında tahsili mümkün bulunuyor.

Birden Fazla Sigortalılık Statüsüne Tabi Olarak Çalışan Emekliler için SGDP

Bilindiği gibi 5510 sayılı Kanunu’nun 53. maddesi gereğince 2011 Mart ayından itibaren hizmet çakışmalarında aynı anda 4a, 4b ve 4c sigortalılık statüsünde çalışanlar 4c sigortalısı, sadece 4a ve 4b sigortalılık statüsünde çalışanlar ise öncelikle 4a (SSK)’ lı olarak sayılmaktadırlar.

Bu durum emekli aylığına hak kazanmış ve çalışmaya devam edenler için de esas kabul ediliyor. Her ne kadar şu anda 4 b Bağ-Kur’lu olarak çalışmaya devam eden emekliler SGDP’ne tabi olmasalar da çakışma durumunda 4a kabul edilecek böylelikle SGDP yükümlülüğü işverene bırakılmış olacaktır.

Yurtdışı Borçlanmasıyla Emekli Olanlar Yönünden SGDP

2010 Haziran ayı öncesinde yurtdışı borçlanması yaparak emekli olanlardan ülke içinde çalışmaya devam edenlere 3201 sayılı Kanun gereğince SGDP uygulanmıyor ve aynı zamanda emekli aylıkları kesiliyordu.

Bu kapsamdaki kişiler için 5997 sayılı kanunla 2010 Haziran ayından itibaren SGDP uygulanmaya başlıyor ve Türkiyede çalışmaları durumunda emekli aylıkları almaları önündeki engel aşılmış oluyor.

Ayrıca, SSK, Bağ-Kur veya Emekli Sandığı’ndan emekli olduktan sonra 5335 sayılı Kanun’un 30. maddesi gereğince, çalışma kamu sektöründe devam ederse 2005 yılından itibaren maddede sayılan istisnalar hariç kamu sektöründe çalışanların aylıkları kesimesi gerekiyor. Zaten kamuda çalışan emekliler yönünden sosyal güvenlik destek primine tabi olunma imkânı bulunmuyor.

Genel Değerlendirme

SGDP, her ne kadar 01.05.2008 sonrası ilk defa sigortalı olanların emeklilik dönemlerindeki çalışma halleri için uygulanmayacak olsa da, emeklilerden herhangi bir karşılığı olmaksızın kesilen, çalışan emeklilere bir faydası olmayan ve sosyal güvenlik sistemimize özgü olan SGDP ”emekli çalışmasın, çalışıyorsa da bedelini ödesin” mantığına dayalı görünmektedir.

Bu yönüyle SGDP tartışmalıdır zira, başka bir yazımızın konusu olacak SGDP kesintisi yapılmayan kişilere bakıldığında, maksadın sosyal güvenlik sistemimizin bozulan finansal dengesinin tekrar sağlanması olmadığı, salt gelir arttırıcı bir düzenleme olduğu göze çarpmaktadır. Kesinti uygulamasının 1986 yılında, borç takibinin ise 2008 yılında başlamış olması, çok sayıda emekli için geriye dönük biriken borç sorunuyla birlikte uygulamayı sorunlu hale getirmiştir.