ALİ TEZEL

Covid Sürecinde İşten Çıkarma Yasağının Aslı Ne?

Son iki aydır her gün gündemi meşgul eden pandemi sosyal hayatı durma noktasına getiriyor böylece iş hayatı da etkilenerek yeni duruma adapte olmak zorunda kalıyor. Gelinen noktada işsizlik gibi kronik sorunlarımızın salgınla paralel hızla yayılacağı beklentisi yönetenlerin de üzerinde durmasını gerektiriyor. Bu bağlamda da işçilerin üç ay işten çıkarılmaması yasağı getirilmesi yönünde yasa teklifinde bulunuldu.

Çalışma hayatı doğal ve kendiliğinden başka bir ifadeyle rıza temelinde gerçekleşiyor. İşçi-İşveren ya da emek-ücret olgusuna üçüncü taraf olan devlet mekanizmasının zorunlu tedbirlerle müdahale etmesi zaten verimli çalışmayan sistemin bazen hiç çalışamamasına neden olabiliyor.

Teklif Ne Diyor?

Bahse konu yasa teklifine göre işçiler ücretsiz izne çıkarılabilecek ve günlük 39,34 TL alacak.

Oysa bu işçiler işten çıkarılacak olsaydı kıdem,ihbar tazminatına hak kazanabilecek hiç değilse işsizlik sigortasından işsizlik ödeneği alabileceklerdi.

Öyle ya, işten çıkma değil çıkarılma yasaklanıyor. Haliyle tüm çıkışlar istifa yoluyla olacağından işverenin eli rahatlatılıyor, bugüne kadar yasal zeminde olmayan ücretsiz izin uygulaması getirilerek çalışanların bu süreçte istifaya zorlanacağı anlaşılıyor.

Şayet bu tasarı onaylanırsa yalnızca işverenlerin çıkarlarının gözetildiği, çalışan kesime süresinin ne kadar olacağı belirsiz olan ücretsiz izin uygulamasın yaygınlaşarak uygulanacağı  kendilerine cep harçlığı niteliğinde günlük 39 TL uygun görüldüğü, tüm bunların temelinde de istatistiki kaygının olduğu net biçimde ortaya çıkıyor.

Bugüne kadarki uygulamaya göre işveren işçiyi rızası olmadan ücretsiz izne çıkartamıyor gerekirse tazminatını vererek çıkartabiliyordu. Bu yasa teklifinde ücretsiz izne çıkarılan işçinin buna itiraz edemeyeceği de düzenlenmiş oluyor. Aynı yasa teklifine göre bu şekilde ücretsiz izne çıkarılmış işçinin alacağı günlük 39 TL daha sonra işini kaybetmesi halinde hakkı olan işsizlik ödeneğinden mahsup edilecek. Evet, istatistiki olarak hedeflerin tutturulması, işsiz sayısında da artışın olmaması maksadı öne çıkıyor.

Ancak işten ayrılamayan çalışan haliyle işsizlik maaşı alamadığı gibi iş de arayamıyor. Bu çalışan hem işsizlik maaşı alabilir hem de iş arayabilir sonunda yeniden istihdama dahil olabilirdi. Tüm bu ihtimaller istatistiki kaygıya kurban ediliyor.

Günün sonunda bunun işçiye müjde olmadığı ifade edilebilir. Aslında işveren-devlet işbirliğiyle işçi haklarını budayan bir yasa teklifi denilse daha doğru bir ifade olacaktır. Zira 6 aya mukabil 1180,20 TL ile İşsizlik Fonu eskisinden daha az kullanılmış oluyor. İşsizlik fonunun asıl fonlayıcı olan emek kesiminden ısrarla saklanmasını da problemli bulmak gerekiyor.

Son yıllarda, örneğin 2019 yılında İşsizlik fonundan yapılan masraflarda işsizlik ödeneği yüzde 27’lik bir yer tutarken, teşvikler kapsamında işverenlere aktarılan tutarın total masrafın yüzde 44’ünü bulması zaten adil değilken ve salgın hastalık nedeniyle işlerini kaybeden işçilere İşsizlik Ödeneği desteğini artırmak tam da bugün için çok gerekli iken bu yeni kanun yaraya tuz basacak, bu konudaki adalet beklentisini kurban edecek nitelikte gözüküyor.

Halil TEZEL

212-2750019

546-2750018

Exit mobile version