EMEKLİ OLMALIMIYIM? ÇALIŞMAMA RAĞMEN NEDEN İKİ KEZ EMEKLİYMİŞİM GİBİ HESAP YAPILIR ? VERİLER DOĞRU MU?

25 Aralık 2015

     Her yılın sonunun en zor sorusu aslında ne zaman  emekli olmam daha karlıdır. Bu yıl olayım mı gelecek yılı bekleyeyim mi sorusudur?

      Bu yıl yazı ve soru olarak üzerine gidilmedi, burada bu soruya doğrudan bir cevap arayacak değiliz. Sistem kurgusu nasıldır. Nedenleri ve çözüm arayışları dile getirilmeye çalışılacaktır.

      Halen emekli olmak isteyen işçilerin-SSK-4/1a sigortalılarının emeklilik hesapları üç aşamalı olarak yapılmaktadır.

      Bu üç aşamadan ikisi tam olarak işçiler eskiden emekli olmuşlar gibi hesaplanmaktadır.

     Bu aşamanın ilki 2000 öncesi günler karşılığı emekli aylığı hesabında A1 denen dönem olup. Örneğin toplam 7500 sigortalı olan birinin 3000 günü 2000 öncesi olsa bu dönem A1 dir, kişinin 3.000 günü için yapılan kısmi aylık hesaplanır. 2000 yılından 2008 yılına kadar emeklilere uygulanan zam oranında artırılır.

      İkinci aşama ise 2000-2008 arası kazançlardır. 7.500 iş günü olan sigortalımızın bu dönemde 2.500 günü olsa bu dönem A2 dönemi adını alır. 2000-2006 yılları kazançları güncellenir.2007 ve 2008 aynen alınır. Bu dönem için hesaplanan aylık 2008 dönem başında daha önce hesaplanan aylık ile birleştirilir.

      Yani A1+A2 aylığı 2008 Ocak ayında birleştirilir ve bu güne kadar emekli maaş zamları uygulanarak getirilir.

      BU DEMEKTİR Kİ ÖRNEK OLAYDA 7.500 GÜNÜ OLAN  SİGORTALIMIZIN  5.500 GÜNÜ HEP EMEKLİLER GİBİ HESAPLANMAKTADIR. BURADAN ÇIKAN İLK SONUÇ SİGORTALI İSTER BU YIL İSTER GELECEK YIL EMEKLİ OLSUN 5500/7500 ORANINDA EMEKLİ ZAMLARINA BAĞLIDIR. Artık bu dönem sabitlenmiştir.

       1.10.2008’den sonrası döneme ise B aylığı dönemi denir. Kazançlar son 2 yıl hariç güncelleme katsayıları ile güncellenir. Bu sene emekli olacak kişi için 2015 ocak gelecek sene emekli olacak kişi için 2016 ocak aylığı hesaplanır. Sonra daha önce hesaplanan A1+A2 aylığı toplamının emekli tarihi yılındaki ocak ayına emekli zamları ile gelmiş toplamı ile birleştirilir. Aylık Temmuz öncesi bağlanır ise Ocak zammı, sonrası ise Temmuz zammı uygulanarak hesaplanmış olur.

        İşte B dönemi denen aylık ne zaman emekli olayım sorusunun cevabının aranma nedenidir. (2015 yılı 1.100TL den az aylıklara uygulanan 100TL zam standart dışı olup 2016 emekli hesaplarına aktarılmaz).(Örnek hesap olarak tüm dönemlerde tavan yatıran ve 40 hizmet yılı olan kişi için 2015 yılı sonu aylığı ek ödeme dahil 4.000TL ye yakın hesaplanmıştır. Aynı kişi için 2016 verileri nisan ayında çıkınca yeniden 2016 yılı eklenmeden yapılarak sayfada açıklanacaktır)

        Neden artış olmaktadır sorusunun cevabı güncelleme katsayısı kavramındadır. Bu tanım ise esas alınan her iki verinin bilinmesini gerektirmektedir. 1.10.2008 sonrası dönemde 2000-2008 arası güncelleme esasından  ayrılınmış daha az değer veren bir yöntem seçilmiştir.

        Sigortacılığın mantığı şudur. Kişiler adına prim toplarsınız bunu değerlendirirsiniz. Değerlenmiş halini aylık olarak kişinin yararlanabileceği süreye dağıtırsınız. Bizim sosyal güvenlik sistemimiz önce sondan bozulmuştur. Yani kişinin yararlanabileceği süre çok uzundur. Çalışma süresinden daha uzun süre aylık almak istemekteyiz. Yani 25 yıl ayda 400 TL prim ödeyip kalan 25 yılda ayda 1.300 TL aylık beklemekteyiz. Üstelik ölümden sonra eş 10 yıl daha aylık almakta, yine ölümden sonra evlenmeyen, boşanan kızlar 50 sene daha aylık almaktadır. Aylıktan yararlanma sürelerinin sigortalılar aleyhine çözümü için kademeli yaş bir ölçüde yarar sağlamış ise de kız çocuklarının anne babaları yerine kendilerinden sigortalılık haklarını kazanmalarının halen önü açılamamıştır.

         SGK primlerin değerlendirilmesini artık kayden yapmakta bu gün gelen prim bu gün başkasına ödenen aylık olmaktadır. Olması gereken kişinin primine dokunmadan onun adına değerlendirmek ve  yalnızca SGK yönetim giderleri kadar eksiltmek olmalıdır.

        2000 yılı başında geçerli olan en az aylık 79,59 TL bugün için 1380 TL (ek ödeme dahil) olmakla 17,34 kat artmıştır. Bu emekli aylıklarına zam oranıdır.

        2000 Yılı başında geçerli olan brüt asgari ücret aylık 109,80 TL  bu gün 1.273,50 TL olmakla 11.60 kat artmıştır.

        2000 yılı başında en az aylık 79,59 TL ile o günkü brüt asgari kazanç 109,80 TL nin oranı  1,38 dir yani o tarihte emekliler Asgari ücretin (asgari kazanç değil anılan tarihte asgari kazanç aylık 120 TL)  % 72,47 sini asgari aylık olarak almaktadırlar.

       2000 öncesi günleri olupta sonra hiç sigorta yatırmamış kişilerin emekli aylıkları halen 1.380 TL olmakla brüt asgari ücret olan 1.273,50 TL’nin  1,083 katıdır. Yani yıllar içinde emekli maaşları asgari kazanç sınırlarından ve asgari ücretten daha çok artmış ve asgari ücrete nazaran artış oranı % 50 civarında SGK hesaplamalarında daha fazla verir hale gelmiştir.

      Öncelikle şu değerlendirme yapılmalıdır.

     Aylık bağlama dönemleri A1 ve A2 bu şekilde hesap yapılması yerine prim değerleme ölçüsüne tabi tutulsa aylıklar ne olmalıydı. Azalacak mıdır? Artacak mıdır? Örneğin 2007 ve 2008 yıllarının güncellenmemiş olması nedeni ile kayıp mı oluşmaktadır kazanç mı oluşmaktadır. Sigorta primlerinin değerleme ölçüsünün asgari ücret artışlarından az olamayacağına dair bir kural konması sigortalılara bir güvence kaynağı olabilecek midir.

     Son dönemde yapılmak istenen asgari ücret artışı, asgari ücret belirlenirken SGK aylıklarının 15 yılda asgari ücretten % 50 fazla artması nedeni ile mi yetersiz kalmıştır. Yoksa gerçekte emekli aylıklarına asgari ücretlilere verilemeyen zamlar mı verilmiştir. Veya aksi olarak Asgari ücretlilere verilmeyen bir hak mı vardır.

     Bilindiği gibi asgari ücretin nasıl belirleneceği  eski 1475 sayılı kanunun 33. Maddesinde, 4857 sayılı kanunun 39.maddesinde belirlenmiştir.

     Hukukumuzda bazı kararların kesinliği ve itiraz edilemezliğine dair kurallar dahi zamanla azaltılmış olmasına ve asgari ücretin belirlenmesine dair kararlara karşı yargı yolu açık olmasına rağmen, yargı yoluna gidilerek asgari ücret esas alınması gereken kriterlere uygun değildir diye dava açılmamıştır. En azından biz bu konuda açılan davaya rastlamadık.

    Aynı husus emekli aylıklarında güncelleme katsayıları içinde geçerlidir. Güncelleme rakamlarına esas alınan (5510 md.3) TÜİK tarafından belirlenen en son temel yılı tüketici fiyatları endeksi ile sabit fiyatlarla gayrisafi yurtiçi gelişme hızını belirleyen idari karar ve işlemlere karşıda açılmış bir dava bulunmamaktadır.

    Açılan davalar aylığım eksik hesaplanmaktadır iddiasını taşımaktadır.

    Halbuki temel kural, endeks iptal edilmeden aylık davalarından sonuç alma imkanı yoktur. (Bilirkişi ve taraf hataları hariç).

   Asıl ilk sorunun şu olması gerekir. Güncelleme rakamları doğru mudur?

   Bu anlamda ilk olarak sorgulanması gereken meşhur 1 rakamı uygulaması nasıl yapılmalıdır.

   Örneğin güncelleme katsayısını düzenleyen kuralda yer alan 1 sayısının ilavesi nasıl yapılmalıdır kuralı dahi yeterince tartışılmamıştır.

    Bilindiği gibi güncelle katsayıları 506 sayılı yasa döneminde 61 maddede düzenlenmiş ve  5510 da yer alan gelişme hızının % 30 ibaresi yerine gelişme hızının tamamı alınmakta idi. Gelişme hızı % 30’a düşürülüp hükme  toplamına 1 tam sayısının ilave edilmesi gerekir düzenlemesini kurum örneğin bir önceki yıl sayısı 1,00 ise bu yıl artış tüketici fiyatlarının tamamı % 5, gelişme hızı % 10 bunun % 30’u % 3 olunca % 5+3= % 8 olarak , toplamda ise çarpanı 1,08 olarak uygulama yapmaktadır. Halbuki kurala döndüğümüz toplama 1 tam sayısının ilave edilmesi kuralı bu şekilde değil % 8+1= 9 yani 1,09 olarak neden anlaşılamamaktadır.

   Gelişme her zaman söz konusu olmamaktadır. Bazen gerileme söz konusudur. Yasa koyucu gelişme hızının tamamından % 30’a düşürüp toplama 1 tam sayısını ilave etmekle aslında gelişme olan yıllarda vermek istemediği % 70 pay yerine ister gelişme olsun ister olmasın ister tüketici fiyatları hiç değişmesin her zaman % 1 puan zam yapmış olmayı neden düşünmemiş olsun. Zira  bu husus sigortacının topladığı primleri değerlendireceği ve diğer yatırımlardan(en azından banka faizi, yasal faiz, döviz artışı vs.den) daha iyi değerlendireceği anlayışı ile uygun değil midir?

    Bir süre  siz bu +1 düşünürken, elimden geldiğince asgari ücret geçmiş yıllarda doğru belirlenmiş midir. Güncelleme katsayıları doğru mudur neden doğru değildir. Tüketici fiyatları ve güncelleme hızları için nereye kim dava açar, +1 puan uygulamasına karşı işlem ve dava nerede olur. Gibi konuları düşünüp var olan uygulamalar ile mukayese yapacak kaynaklar arayacak, zihnim ve zamanım yettiğince diğer çalışmaların öncüsü olabilecek bir çalışma yapmaya çalışacağım. (Bu konuda görüşü ve kaynağı olanların bilgi ve desteklerini beklemekteyim)

Bu Bölümün özeti:

  1. Emeklilik için çokta acele etmeye gerek yok zaten emekli aylık hesaplarınızın 1.10.2008 öncesi bölümü emekliler gibi hesaplanır. Kayden 2 kez emekli edildiniz, sizinki gerçek emekli olurken 3.kez hesaplamalar karşılığı dönemi 1.10.2008 sonrasını  ilgilendiriyor. Olumlu olumsuz etki payı yüksek değil.

   Günü az ve kazancı düşük olanların emekliyi hak eder etmez başvurmaları kendi yararlarınadır.

  Sigortalı günleri 7.000 gün ve üzerine çıkacak olanların telaş etmeleri hiç gerek yoktur. Kazançları ne olursa olsun kayıp ve kazançlar çok olmayacaktır.

  Asgari kazancın üstüne çıkıldıkça çalışmak emekli olmaktan daha iyidir (Emekli sonrası çalışma ve özellikleri kısaca emekli olup aylığı kestirip çalışarak ve tavan ödeyerek anlam kazanmaktadır).

2-Emekli aylıkları son 15 yılda asgari ücrete göre 1,5 kat daha fazla zamlanmıştır. Asgari ücret eksik mi belirlenmektedir, emeklilere daha fazla mı zam yapılmıştır. Neden sistem çalışma yerine emekliliği teşvik etmektedir. Görünmeyen bir el SGK’lıları kayıtsız çalışmaya ve erken emekliliğemi itmektedir. Asgari ücretin % 30 yakın netinin % 25’e yakın brütünün artıyor olması gerçekte ne anlama gelmektedir. Asgari ücret, güncelleme katsayıları ve +1 puan uygulamasının yanlış ve eksik uygulanıyor olması mümkün müdür.  Bu konular aynı konuda yazılacak bir sonraki yazının konusu olacaktır.

(DEVAM EDECEK)