ENGELLİLER HAFTASI -PEYGAMBERLERDEN ENGELLİ OLAN VARMIYDI ?

13 Mayıs 2015

Çoğunun inançlı olduğu kabul edilen toplumumuzda engelliler için gereken fikri olgunluk düzeyi, müsamaha yerine engellinin hakkını kabul eden anlayış gelişmekte ise de arzulanan düzeye erişmemiştir.

Şu soruyu sormak cevabını aramak engelliler ile diğerlerinin arasında Allah indinde bir fark olmadığını hatta Allah'ın insanlara gönderdiği elçiler arasında dahi engelli olmanın peygamber seçiminde etkili olmadığını gösterecektir.

Hangi peygamberden bahsediyoruz dersek, doğru yada yanlış takipçilerinin ekonomik olarak dünyaya baskın olduğu, kendinden olmayanları yok saydığı bozulmuş olduğunu kabul etsekte tabiki Musa peygamberden A.S.'den bahsediyoruz.Delil ne derseniz Ta-Ha suresi 26-30 arasındaki " İşimi bana kolaylaştır, Dilimdeki tutukluğu çöz ki, sözümü anlasınlar, bana ailemden birini yardımcı yap, kardeşim Harun'u" mealindeki ayetlerden ve yorumcuların beyanından Musa peygamberin konuşma zorluğu yaşadığı veya kekeme olduğu belirtilmektedir.

Bu hali ile Musa peygamber yapılmıştır. Firavn gibi güclü bir yönetime karşı gönderilmiştir.

Bu noktada söyleyenin engelli yada engelsiz olması arasında bir fark olmadığı anlaşılmaktadır. Hatta denilebilir ki tarihteki en güçlü, en zalim kabul edilen kişiye karşı engellir bir peygamber gönderilmiştir. O halde elçi değil mesal önemlidir. Engellide hepimiz gibi en kutsal, en insani mesajları zayıf güçlü tüm muhataplara taşıyabileceği görülmektedir.

Sonrasında Musa peygambere verilen bir çok mucize, mısırdan kurtuluşa rağmen günümüzün siyasetinin temelini oluşturan vadedilen topraklara gelindiğinde, Firavnın zulmunden kurtulan, esarete alışık bir toplumun peygamberlerini dinlemeyerek vad edilmiş topraklar için savaşmadıklarını bunun üzerine çöl hayatına mahkum olduklarını görüyoruz. Bu durumda söz elçinin vasfında değil muhatapların kabullerinde aranmalıdır. Konumuza özel deyişle engellinin taşıdığı mesaja değer verilmelidir. Hak olan isteklerin dinlenilmemesi halinde kusur muhataplarındır. Karşı koyuş muhtapların hayatlarını kendilerinin sürgüne çevirmiş olacağıdır.

Hüzün, keder, mutluluk, insanlık, emek, paylaşım, şükür bir çok husus engelsizlerin engelliler ile paylaşımlarında her birinin diğerinin yaşamını kolaylaştırmasında anlam kazanmaktadır.

Allah ismini bildirdiği 25  peygamberinden birini engelliler arasından seçmiş olmakla,  sayısal olarak sağlıklı24+ engelli 1= 24 yüzdelik oranda % 4 oranında bir engellilik söz konusudur. Engelli yaratan Allah kabul eden kendisini ile engelli kardeşini yaratanın aynı güç olduğunu kabul etmeli ve engelliden ne öğreneceğine bakmalıdır. Karşılıklı olarak yaşamı güzelleştirmek için neler paylaşılabileceğini öğrenmelidir.

Kamu gücü bakımından da engelli haklarının kamilen yerine getirilmesi inananlar bakımından  ilahi bir görev, bütün insanlar bakımından bir insani bir görev kabul edilmelidir.

İki şey birden yapılmalıdır.

1-Engellilerin hakları yerine getirilmeli,

2-Allah doğuştan engellileri vermiş olmakla sonradan meydana gelecek engelliliğin önlenmesi için hepimiz tarafından gereken iş güvenliği, kaza önlemleri alınarak engelli sayısındaki artış engellenmelidir. Yönetmeliklerde yapılan değişikliklerle engelli sayı ve engellilik oranlarının kayden azalması gibi gereksiz yöntemler yerine engellileri topluma kazandıran, nitelikli meslek sahibi yapan ve yeni engelliliği önleyen yöntemler inananlar için dini bir görev aşkıyla, hepimiz için insanı bir görev olarak gerçekleştirilmelidir.

(Ha bu arada engelli rampası diye % 6 eğimli rampa yerine % 35 meyilli hiç bir güvenlik önlemi olmayan apartmanımızda yapılan metal rampa nedeni ile uyardığımız halde bildiğini yapan yötecimizi kınıyor ve kat malikleri kurulunda bu nedenle ibra etmeyeceğimizi bildiririm)