EYT BİR HAK MI NE KADAR HAK ALTERNATİFİ VAR MI ?

12 Şubat 2019

EYT= Emeklilikte Yaşa Takılanlar için yeniden yasama hareketleniyor.

EYT topluluğu giderek büyüyor. Seçim dönemlerinde oy beklentisi olan siyasi partilerin EYT’ye yakınlaşma ve desteği ile daha büyük etkinlikler gerçekleşebiliyor. Bunlardan sonuncusu 10 Şubat tarihinde Anıtkabir ziyareti ile başlayan ve Yenimahalle Belediyesine ait Nazım Hikmet Kültür Salonunda devam eden kısmen şenlik havasında etkinlikti. Salon dolmuştu, siyasi temsilciler de vardı ve salonun 10 katı kadar bir topluluk dışarıda kalmıştı.

EYT Dernek Başkanının konuşmasında biz 38 yaşında emeklilik istemiyoruz. !999 öncesi koşulları istiyoruz sözleri ile ne istediklerini bildirdi. Dernek Başkan yardımcısı ve Sn. Ali Tezel’in önemli vurgular yaptığı konuşmasında, EYT düzenlemesinin çıkacağını, bunun sebebinin soruna ilgililerin sahip çıkması olduğu vurgulandı.

Daha önce EYT’nin nedenleri ile izah etmeye çalışmıştık. Bu yazımda daha farklı açılardan EYT  gerçek bir ihtiyaç mı, neler değişti, süreçte neler etkin aklımın erdiği kadar sıralamaya çalışıp kendi görüşlerimle çözümleri iletmeye çalışacağım.

1- EYT SORUNU 1999 DA DEĞİL 2002 DE OLUŞMUŞTUR. HER İKİ TARİHTEDE DSP-MHP-ANAP HÜKÜMETİ VARDIR.

Daha  ileri yaşta emekliliğe ilişkin düzenlemeler 01.01.2000 tarihinden yürürlüğe giren 4447 sayılı yasa ile yapılmış (Örneğin SSK bakımından geçici 81.Md) ancak bu düzenlemenin kademeli yaşı düzenleyen B ve C Fıkraları Anayasa Mahkemesince İptal edildiğinden bu defa 01.06.2002 tarihinden yürürlüğe giren 4759 sayılı yasa ile yeniden düzenlenmiştir. Buna göre İptal kararı olduğundan artık EYT sorunu 2000 değil 2002 yılında oluşmuştur.

Peki bu dönemde iktidarda kim vardı. Seçimler 3 kasım 2002 de yapıldığı için AKP öncesi DSP-MHP-ANAP ortaklığı döneminde çıkmıştı. Peki 1999 da kim iktidarda idi. Nisanda yapılan seçimlerinden birinci çıkan parti aslında ANAP idi ancak hükümeti kurma görevi verilen ve kuran Rahmetli Bülent Ecevit idi. İşte EYT ister başı 1999- İster son düzenleme 2002 her hali ile DSP-MHP-ANAP döneminin eseridir.

Peki gerçek irade midir? Hayır IMF baskılarının sonucu çıkan bu düzenlemeler, kısmen Avrupa Birliğine uyum etkilerini de taşımaktadır. O halde içeriğe bakmadan IMF’ya hayır diyen, bu düzenlemeye hayır demelidir. Ancak Avrupa Birliğine evet diyen Evet demelidir.

2- SADECE EMEKLİ YAŞIMI UZATILDI HİÇ LEHE DÜZENLEME OLMADI MI ?

A- AYNI DÖNEMDE GELEN VE 4 YILDAN FAZLA SÜREYİ GÜVENCE ALTINA ALAN DÜZENLEME

1999 da yapılan ve iptale tabi tutulan 4447 sayılı kanun aslında bize hiçte yabancı değildir. Nedir efendim. İşsizlik Sigortası Kanunudur. Hayatımıza ileri yaş emekliliği ile birlikte işsizlik sigortasından faydalanma hakkı getirilmiştir. Her iki düzenleme de 4447 sayılı Kanunla gelmiştir. Kanun koyucu bir yandan emekli yaşını uzatırken, diğer yandan bekleme sürelerinde olası gelir/kazanç kayıplarını bu yolla önlemek istemiştir.4447 md.50 düzenlemesinde son üç yılda 600 günü olanlar 180, 900 günü olanlar 240 tam çalışmış olanlar ise  300 gün süre ile işsizlik sigortasından yararlanabilmektedirler. Günler Toplamı 600+900+1080=2580/3= 860 gün yararlanma süresi 180+240+300=720/3= 240 gün kısaca ortalamada 860 gün prim yatıran 8 ay işsizlik sigortasından yararlanabilir.  Toplam 5400 gün ile yaşlılık aylığı alacak bir sigortalı  5400/860*8= toplamda 50 ay emekli olana kadar işsizlik sigortasından yararlanabilmektedir. Bu da süre olarak 4 yıl 2 aya karşılık geldiğinden sırf bu nedenle emekli yaşının 4 yıl civarında uzatılması, özellikle SSK’lı  veya işçi olan sigortalılar bakımından ötelenmesi bir kayıp değil gerçekte kayıpların bir başka yöntemle dönem içinde telafi edildiğini gösterir.

B- İŞE İADE DAVALARI İLE GELEN ÇALIŞMADAN HAK KAZANILAN SÜRE

4857 sayılı İş Kanunu Md.20 ve 21. Maddelerinde düzenlenen işe iade hakkından  yararlanmak için 6 aylık işçi olmak, işyerinin 30 işçiden fazla olması koşulları var ise haksız çıkarılan işçinin işe iade davasında 4 aylık sürede işçilik hakları aynen verilir. Buna sigortaya prim yatırmakta dahildir. İşe iadeyi önlemek için işveren tarafından ikale yoluna gidilmektedir. Bir işçinin farklı işyerlerinde karşı defalarca işe iade davası açma hakkı olsa da genel  ortalamada bir istatislik olmadığından her işçiye ortalama 4 aylık  bir sürenin çalışma yaşamı boyunca ortalama süre olarak düştüğünü kabul edebiliriz.

C- YARIM ÇALIŞMA GİBİ LEHE DÜZENLEMELER

Örneğin doğum yapan kadın işçilerin yarım çalışmalarında tanınan haklar ile genel olarak sigortalıların raporlu olunan sürelerde geçici iş göremezlik ödemesi almaları nedeni ile yapılan ödemelerin her sigortalı için çalışma yaşamının 8 ayına karşılık geldiğini tahminen kabul edelim.

O halde işsizlik sigortasından 4 yıl, işe iade davalarından 4 ay, yarım çalışma, hastalık raporları nedeni ile 8 ay toplamda 5 yıllık bir sürenin sigortalıların çalışma yaşamları boyunca güvence altında olduğu ancak çalışılmamasına rağmen hakkın tanınmasının emekli yaşının 5 yıl kadar uzatılmasının gerçekte sadece güvence altına alınan süreler kadar uzadığını anlamına geldiğini düşünüyoruz.

 

3- ARTAN ÖMÜR OLAYI -EMEKLİ OLUNABİLİR DÖNEMDE ÖMÜR 4,45 YIL ARTMIŞTIR.

  Ülkemizde TRH-2010 tabloları oluşturulmuş ve SGK işlemlerinde de kullanılmaktadır. SSK döneminde oluşturulan tablolarda  PMF Fransız tablosu esas alınmakta idi. (İş Kazalarında bağlanan gelirin peşin değeri belirleme yöntemi)

BAKİYE ÖMÜR SÜRELERİ

Yaş Erkek  PMF TRH 2010 Artan Fark Yaş
40  29,80  34,93   5,13
50  21,10  25,79   4,69
60  14,10  17,62   3,52
Ortalama 13,34/3= 4,45 yıl

Görüldüğü gibi yaşam koşullarının iyileşmesi, hastalıkların azalması gibi nedenler ile insan ömrü uzamaktadır. Milli verilere  göre ömür uzamıştır. Uzamanın etkisi 4,45 yıl olarak ortalama değer olarak kabul edilebilir. İşte artan ömür kadar veya bir miktarı kadar emekli yaşının uzatılması mümkündür.

EYT Başkanı Gönül hanımın güzel ifadesi (10 Şubat 2019 tarihli ) EYT Orta yaştır.

Bende diyorum ki Emeklilik Orta yaşın sonundadır.

4-BABASI ÖLEN EŞLER BOŞANSIN BABA-ANNE  AYLIĞI MI ALSIN YOKSA EYT SORUNU BİR ŞEKİLDE ÇÖZÜLSÜN MÜ ?

Milletimiz mutlaka bir kısa yol buluyor, 2008 yılı ve sonrası boşanıp, birlikte yaşarken aylık almak yasak olsa da, zorda kalan veya kural tanımaz şekilde daha yüksek hayat standardı isteyen kişiler bu yolu deneyerek, gerekirse eşinden de ayrı yaşayarak evlilikler sırf aylık alma amacı ile sona erebilmektedir.  Bu aile ve toplum bakımından bir yaradır. Hem kanuna karşı, hem en kutsallardan biri aile yapımıza ve toplum değerlerimize karşı bir girişim olduğundan bunun yolu  ya EYT kolaylaştırılması yada kadın ve erkeğin ayrı ayrı kendinden emekliliği yolu ile sağlanmalıdır. Önceki yazılarımda yol ve yöntem denemeleri vermiştim. Yine ömür boyu nafaka olayının kaldırılması da bu süreci tetikleyecek gereksiz veya karşılıksız bir çok aylık alınabilir olacaktır.

5- SORUN SADECE EYT DEĞİLDİR.

   EYT hareketi sadece kendisini görüyor. Bu grup iş olsa eli tutabilecek kişiler. Bir çok EYT’li hastayım diyor. Ancak kolaylaştırılmış  engelli veya vergi indirimi ile emeklilik yolu, gerçekte EYT’li sayısının onda birinden azı değildir. Hastaların  sorunu raporunu alıp emekli olmaktır. İyi bir danışmana ihtiyaçları vardır belki de. Malüllerde öyle. Bo orta veya ağır hastalar doğru yönlendirme ile zaman beklemeden daha kısa süre hizmetle emekli olabiliyor.

Ölümde 5 yıldır sigortalı olmayan işçinin 900 günü olsa da eşi -çocuğu aylık alamaz. Bu sorun dile bile gelmiyor. Neymiş yasa diyormuş ki girişten itibaren 5 yıl geçmeden ölenin geride kalanına aylık yok.

Fiili Hizmet Zammına tabi çalışanların bir çoğu EYT sorunu ile yüzleşmiyor. Re’sen emekli yaşına tabi olanlarda öyle.

6- DEĞERLENDİRME VE SONUÇ

İşçi haklarının, aylıklarının yüksek olduğu dönemler ülkemizde  yaşanmış olsa da gelinen fiili noktada şunlar birer oldu bitti örneğidir. Seçimde işçi desteği alan parti iktidara gelmiş ve işçiye yüksek ücret vermiş, devletin işçisi devletin memurunun, mühendisinden çok alır hale gelmiştir. Sonuç KİT’ler verimsizlik nedeni ile bir bir tasfiye edilmiştir. Devletin yüksek ücret alan işçisi %90 oranında azalmıştır. 1990 yılında  SSK prim tavanı tabanın 9 katıdır. 1999 yılı sonunda 1,60 yani 1991 emeklisi de 2000 emeklisi de 2000 yılında hep aynı emekli aylığını almıştır.  Yani birileri sistemde, sosyal güvenlik haklarının etkilerinin bilinmediği, uzmanların konuşmadığı bir dönemde öyle bir eksilme sağlamıştır ki, çok yüksek primler buharlaşmıştır. İntibak (2013) düzenlemesi ile kısmen telafi olsa da inancımız telafi edilmediği noktasındadır.

Yine  biliyoruz ki çok gün, çok kazanç  olan sigortalıların aylığı halen 7.500TL ye kadar çıkarabilmektedir(İşçi aylıkları,BAĞ-KUR 1000TL daha oluyor). Örneğin son 20 yılda işçi ve Bağ-Kur’lunun emekli aylığı alanların aylığı ile hiç almasalardı güncel aylıkları arasında % 40′ a yakın fark vardır. Yani emekli aylığı ilerleyen yıllarda giderek azalır. Sebebi ise gelişme hızından emeklinin pay almamasıdır.Bu nedenle hükümetler, normal artışların üstünde zam vermek zorunda kalmaktadır.  O halde bırakın emekli olmayı olabildiğinde çalışmak, tam ücretten- kazançtan prim yatırılmasını sağlamak, hatta mümkünse emekli olanın (işçi-Bağ-KUR’lunun) aylığının kestirip çalışma yaşamına girmesinde  yarar bulunmaktadır (Lütfen bu hesapları biz uzmana yaptırın).

Aksi halde insanca yaşamaya yetecek aylık yerine, en az aylıklara muhtaç oluruz. Daha yeni en az aylıklar 1.000TL’ye çıkarıldı. Peki EYT 1999 daki hakkı istiyoruz diyorlar,  böylece aylıklar yükselecek mi, o dönemde aylıkları yükselten bizim prim ve günlerimiz değildir. Asgari aylıktır. O günkü ABO(aylık bağlama oranı) ile bu günkü ABO arasında çok büyük fark yoktur. Alın asgari aylıkları geriye ciddi bir aylık kalmaz. Peki dedir bu  dönem desteği, asgari aylığın % 70 oranından aylık bağlanmasıdır. Aynı dönemde en az aylık üst göstergeden % 50, gösterge tablosundan 5.000 gün karşılığı % 60 tır. 5000 günden az her 240 gün için bir puan iner, buna göre 3.600 gün ile üst göstergeden aylık % 45 olurken, göstergede % 55 olacaktır. 2000-2008 aralığından ise  3.600 günle emekli olan birinin o dönem yasalarına göre ABOSU % 35 ,  5.000 gün ile emekli olan biri için ise Bu oran % 41’tir. 2000 öncesi dönemde vatandaşın prim-günü, kazancın etkisi kadar, devletin % 27 ler civarında bir desteği bulunmaktadır.  O halde 99 öncesine dönsek dahi asgari aylık olmadıkça sonuç bu günle yaklaşık olarak aynıdır. Devletin tanıdığı bir imkanı, kendi hakkımız kabul edebilir miyiz. Ya devlet artık ben bu desteği vermeyeceğim derse.

Düşük aylıkta birleşmek ve üst-tavan prim yatıranları da yakınımıza çekmek istiyorsak evet  EYT hemen çıkmalı ve sosyal güvenlik kurumu düzenlemelerinin, aylık artışlarının en aza çekilmesi, bayram ikramiyesi gibi ödemelerin sabitlenmesi şeklinde aylıkların azalması sonucunu getirecektir. (Örneğin Sosyal Yardım Zammı. Bu tarihte asgari aylık 1977 de 750 TL iken, asgari aylık  1.800 TL dir. Yani aylığın  % 41 dir. Zamanla artmış ve 1995 yılında 4,69 TL olmuşsa da, 2008 Ekim ayına kadar hep aynı kalmıştır). Bu demektir ki bu gün bir hak istemeye istemeye verilirse, daha sonra isteye isteye bloke edilerek bizi düşük yaşam standardına mecbur edebilirler.

Yani EYT çözümü primli sosyal güvenlik içinde  değil fikrimizce işsiz ve desteğe ihtiyacı olan tüm gruplar için  Sosyal Devlet anlayışı ile koruma sağlanmalıdır.

Devletin vicdanı vardır elbet, ancak bizde vicdanlı olmalıyız. 5.040 gün 14 yıl etmektedir. Bizim için yatan en az düzeyden prim güncel rakamla  900TL civarındadır. Bunun üçte biri sağlık içindir. En az tutardan yatan primin  karşılığı bağlanan aylık 900tl aylık edebilecektir.  SGK’dan  bire bir 14 yılda (sağlığı saymasak bile) verdiğimizi geri  alıyoruz. Peki 40 yaşında emekli olanın 35 yıl daha ömrü vardır. Kalan 21 yılı SGK’dan, hadi öldük diyelim eşe aylık, kadınlar erkeklerden kural olarak fazla yaşar, 10 sene eş aldı, sonra kızlar başladı almaya 14 yıl ver ancak 40 yıla yakın aylık al, ben bu hesabın içinden çıkamam, devlet çıkar mı, çok güçlü bir devlet olmadığımız sürece oda çıkamaz, ben sefil aylık istemiyorum.  İsteyen varsa EYT çıksın. EYT fikrimce bindiğimiz dalın kesilmesidir.

Emeklilikte yaş olsun mu,

Olsun, devlet çalışırken 5 yıla yakın çalışmasak ta bize destek oluyor, ayrıca artık daha uzun yaşıyoruz demek ki 10 yıl kadar bir süre artırılsa eskisi ile bire bir aynı olur. EYT Kademeli yaş geçişinde ilk grupta 2 yıl olan artan süre son grupta 13 yıla kadar çıkabilmektedir. Toplamda ortalama alındığında yukarıda değerlendirdiğimiz ortalama 10 yıllık artırılabilir süre olması gereken artış değerlerinin ortalamasının altında kalmaktadır. Bizce emeklilikte yaş isabetli ve zorunludur. Ancak çalışma yaşamı boyunca hiç işsizlik sigortasından yararlanmamış, hiç raporlu olmamış kişilerin bu süreler  kadar erken emekli olabileceğini fikir olarak tartışmak daha cazip geliyor.

Ancak Sosyal Devlet olmanın gereği, çalışamayan, üretemeyen kesimin korunması olduğuna göre, işsizlik sigortasından yararlanma süreleri ve tutarları artırılmalı, Belediyelere yardım görevi daha geniş kapsamlı getirilmeli, yeniden çalışma yaşamına dönülene kadar işsiz ve ihtiyacı olan bireyler desteklenmelidir. Çözüm SGK dışında olmalıdır. Ama olmalıdır. Ve soruna EYT sorunu olarak değil, çalışamayan, üretemeyen, ihtiyacı bu aşamada sosyal güvenlik kurumlarınca karşılanamayan vatandaşlarımızın devlet ve vatandaş onuruna yakışır bir şekilde sorunlarının azaltılması, olabildiğince kaldırılması yaklaşımı olarak bakılmasıdır.

Yoksa insani bir görev için Devletimizce mültecilere yapılan yardımlar  kadar bir yardımın veya bir kısmının ihtiyaç sahibi vatandaşlara verilemediği, eleştirine cevap verilmek zorunda kalınır. (Bu cevap başlı başına bir çok veriyi sıralamayı, vatandaşlara yapılan tüm yardımları derledikten sonra açıklamayı gerektireceğinden bu aşamada sadece iddiayı dile getiriyoruz.

Yine EYT’nin siyasi değiliz, ancak sorunu çözecek olana oy veririz söylemini tutarlı bulmuyorum. Bu hali ile yalnızca siyasi yaklaşımların odağı olabilir.

Yolun açık olsun EYT son söz olarak EYT’nin kavram, fikir ve hareket olarak geliştiğini, bir kez de dile getirdiğimin hususların düşünülmesi ve taleplerin Sosyal Devletten talepler olarak sigortalı, sigortasız, öğrenci, yaşlı nene, dede, babasız ancak anneli bebekler için fikirler ve girişimler ile çözülmesi yolunda birleşmemizi dilerim.

Yoksa bir süre sonra EYT evet EYT hayırlar kendilerince haklı buldukları gibi EYT kadar taş düşsün tepene söylemini dile getireceklerdir.

Hukukta, hak kavramı farklıdır. Dileğim hak kavramının yeniden sorgulanması ve yeniden ayağının basacağı yerin belirlenmesidir.

İlle de Sosyal Güvenlik Emekli Yaşı Kuralları değiştirilecekse, değişecek kurala, normalde emekli olunması gereken tarih örneğin 2023 olsun ve bu kişi EYT yasa değişikliği ile hemen emekli olsun, yani 4 yıl önce emekliliği sağlanacak bu sigortalının ne suretle olursa olsun ister çalışsın, ister işyeri açsın, ister şirket kursun, ortak olsun bu  sürelerde yani 4 yıl erken yararlandığı süre kadar sürede çalışma, şirket ortaklığı, işyeri sahibi olması halinde normalde emekli olacağı zaman emekli aylıkları hemen kesilmeli, işten ayrılma halinde tekrar başlamalıdır. Kaçak çalışmalar içinse ödenen aylığın sigortalıdan aynı ödenen aylık tutarı kadar, bir mislinin onu kayıtsız çalıştıran sigortalıdan para cezaları hariç ayrıca tahsil edilmesi olmalıdır. Normal emeklilik yaşını geçtikten sonra SGDP veya SGDP siz çalışma türleri ile emekli aylıklarını alabilmeleri yolu seçilebilir. (SGDP uygulaması gerçekte tümden kaldırılmalıdır. Bu husus en iyi aylık veren Statüye aylık sistemi nasıl kurgulanır başlıklı ayrı bir yazımın konusu yapılacaktır.)