HABERTÜK-Karekod (ilaç takip sistemi) sistemi ilaçta vurgunu tavan yaptırdı
24 Şubat 2011
Karekod (ilaç takip sistemi) sistemi ilaçta vurgunu tavan yaptırdı
2008 yılında (Sağlık Bakanlığı tarafından) karekod ile ilgili genelge yayınlandı 2008 yılının 6. ayında iken ertelendi. 2009 başı itibariyle ilaçlar barkodlu değil karekodlu olması istendi. Gelişen süreçte bir türlü uygulamaya geçilemeyerek defalarca ertelendi ve sonunda ancak 2010 yılı Temmuz ayında uygulama başlatıldı. Ancak, uygulama düzen yerine başı bozukluk getirdi.
***Sistemin kurulması ile amaçlanan; Yolsuzluk ve suiistimallerin önlenerek üretici depo eczane vatandaş dağıtım hattı kayıt altına alınacak ve araya sahte/kaçak bir ilaç girmesi engellenecekti ayıklanabilecekti. Temel olarak bazı hedefler belirlenmişti,
1-Sahte ilacı önlemek 2- İlacın üretildiği andan itibaren vatandaşa ulaşıncaya kadar geçtiği aşamaların takibi 3- Kupür sahteciliğinin ortadan kalkması 4- Ne kadar ilacın nerede kime satıldığının tespiti 5- Hangi eczane tarafından satıldığının tespiti.
TEB’in bazı itirazları vardı ancak itirazları dikkate alınmadığından pilot uygulama için seçilen eczaneler sağlıklı test yapamadan uygulamaya geçildi.
***Eski ilaçlara etiket yapıştırıldı
Geçiş süreci için öngörülen sürede karekodu bulunmayan eski barkodlu ilaçlar eczacı beyanı ile firmalar tarafından dağıtılan sticker (etiket) ile karekod lu hale getirilmeye başlandı ve milyarlarca liralık suiistimale açık bir sistem ortaya çıktı. Üstelik son genelge ile karekodsuz barkodlu ilaçların 2020 yılına kadar satışının yapılabileceği söylenerek suiistimale davetiye de çıkarıldı oysaki ilaçlar miadı olacağından üretimden itibaren 2 yıl içinde zaten tüketilmesi gerekir.
***166 milyon sanal ilaç piyasada
Başlangıçta SGK’nın bilgisi dahilinde olan 15 milyon kutu barkodlu ilaç piyasada varken gelinen süreçte 230 milyon civarında barkodlu olduğu halde stickerla karekodlu hale getirilen ilaç oldu. Yapılan araştırmada 16 milyon kutunun gerçekten üretilmiş olduğu söylenmekte, 166 milyon kutu ilaç ise sanal olarak siteme kayıtlı ve bir kısmının ödemesinin yapıldığı ve diğer kısmının da ödemesinin yapılmasına Danıştay kararıyla devam edilmektedir. Yani diğer bir ifadeyle sırf barkodlu üretilip de karekoda dönüştürülmesi işleminde kurumun ne kadar zarara uğradığı bile bilinmemektedir. Bununla ilgili herhangi bir inceleme veya soruşturma da yapılmamıştır.
Sistemin uygulamaya girmesiyle birlikte (2010 Temmuz ayı) karekodlu ilaçlarda da sorun olmakla birlikte halen Kurum tarafından bunun bir kontrol mekanizması bulunmadığından gerçekte üretilen karekodlu ilaçların ne kadar olduğunun dahi farkında değildir.
***Sistemin halen suiistimale açık yönler ise şunlardır:
Karekodlu ilaçlarda kodun yanında numara olduğundan dolayı bu numarayı girerek ve serilerini devam ettirerek kuruma ilaç satılabilmektedir.
İhale yoluyla özelikle özel hastanelere satılan karekodlu ilaçlar sistemden düşülmediği için aynı ilaçlar eczaneler aracılığı ile tekrar kuruma kodlar üzerinden havale edilebilmektedir.
Karekod çıktıları kupür vs içermediği için fatura eki belgesi olarak sunulmakta sanal ortamda kopyala yapıştır yöntemiyle hatta karekodların fotokopileri bile çıkarılarak başka eczane ve illerden kuruma tekrar satılabilmektedir. Eczanelerde ilacın aslı sisteme okutulduğunda ilacın başka bir yerden satıldığı görüldüğü örnekler bulunmaktadır. Zira ilacın aslı o eczanede iken sanal olarak kuruma faturalanmıştır bile. Bu durum aynı kodların birden fazla kullanıldığı ve de buna müsaade eden bir sistemin olduğunun bir kontrol mekanizmasının bulunmadığının açık göstergesidir. Üstelik bununla ilgili herhangi bir yaptırım da bulunmaktadır.
Ayrıca, sistem başlangıçta online düşünüldüğü halde uzun süre offline çalıştırıldı. Buradan random örneklem seçilip ödenmiş olan ilaçların kontroller yapıldı. Dolayısıyla yapılan yolsuzluğun büyüklüğü dahi bilinememektedir.
***Yolsuzluğun boyutu bile belli değil
Sonuç olarak beklenenin aksine eskisinden çok daha güvensiz ve suistimallere açık bir sistem ortaya çıktı. Örneğin 2010 yılı 2. dönem için belirlenen ilaç bütçe hedefi 600 milyon TL (600 trilyon) geçildi. Hedef 14.6 Milyar TL iken 15.200 Milyar TL oldu.
Kurum Başkanı tarihi bir açıklama yaparak kendi hakkında suç ihbarında bulundu. Rakamların hiçbir doğru veriye dayanmaması gibi son derece mesnetsiz bir açıklamada bulunmuştur. Basın toplantısında karekodu olmayan ilaçlar sebebiyle gerçek zararın ne olduğu bilinmemekle kurumun 1.5 milyar TL zarara uğratılması tehlikesi olduğu bu yüzden bu ilaçların aynı zamanda kupür kesme zorunluluğu getirildiği ancak TEB tarafından Danıştay aracılığı ile bunun iptal ettirildiği 166 milyon kutu ilacın sahte olduğu söylendi. Nasıl oluyor da Kurum Başkanı kendi uygulaya geçirdiği ve tüm suiistimallerin önüne geçileceği söylenerek uygulamaya geçirdiği sistemle ilgili bir suiistimal olduğunu itiraf ediyor ve eskiden olduğu gibi kupür kesme sistemine göre hareket etmek istediklerini beyan ediyor. Zararın tam miktarı ne olduğu? Bunun tespiti ve sorumluları ile ilgili neler yapıldığı? Bunu uygulamaya geçmeden önce düşünülmemesinin kamuya zararının ne olduğu? Konularının ilgili denetim kuruluşları ile tespitinin ve sorumlularının hakkında gerekli işlemlerinin yapılması gerekmektedir.
Okur sorularına cevaplar
Soru: Annem 1952 doğumluydu ve 21.01.1991 tarihinde vefat etti. Bunun üzerine kendime yetim maaşı bağlatmak istiyorum. SSK’lı bir işte çalışmıyor ve bekarım. Annemin prim günlerinin toplamı 507 gündür.Ölen annemin doğum borçlanmasını yaparak yetim maaşı bağlatabilir miyiz?Annemin işe giriş tarihi 1978’dir.Ablamın doğum tarihi 1971 ve benim doğum tarihim 1981’dir.Yetim maaşı bağlanabilmesi için 900 gün gerekiyormuş..Kalan 400 günü doğum borçlanması yaparak 900 güne tamamladığımda tarafıma yetim maaşı bağlatabilir miyim?Nalan Hastürk-Adana
Cevap: Sayın okurum, 506 sayılı kanunun 67’nci maddesine göre, SSK’lı olup da vefat eden kişilerin hak sahiplerine ölüm aylığı bağlanabilmesi için en az 5 yıldan beri sigortalı olup sigortalılık süresinde en az 900 gün primi ödemiş olması gerekmektedir. Annenizin 1978 işe girişine göre ablanız değil ama sizin doğumunuz için, 403 günlük doğum borçlanması yaptığınız takdirde annenizden yetim aylığı bağlatabilirsiniz.
Soru: 22.06.1969 doğumluyum. Sigorta başlangıç tarihim 12.04.1993 ve ödenmiş 107 prim gün sayım var. Dört çocuk annesiyim. Doğum borçlanması yaparsam SSK’dan en erken ne zaman emekli olurum. Şakire Kondemir-İstanbul
Cevap: Sayın okurum, 12.04.1993 SSK başlangıcınıza göre 5600 prim gün sayısını tamamlamış olmak kaydıyla 49 yaşınızı dolduracağınız 12.04.2018 günü emekli olacaksınız. Veyahutta 3600 günle 58 yaşında da emekli olabilirsiniz. Doğumlarınızın tarihlerini belirtmemişsiniz. Eğer doğumlarınızın iki tanesi SSK başlangıcınızdan sonra olduysa toplam 1440 gün doğum borçlanma hakkınız var.