İLGİNÇ KARARLAR (1) EMEKLİ SANDIĞI YETİMİ EVLENİRSE 12 DEĞİL 24 AY İÇİN EVLENME İKRAMİYESİ ÖDENİR

22 Şubat 2017

İLGİNÇ KARARLAR (1) EMEKLİ SANDIĞI YETİMİ EVLENİRSE 12 DEĞİL 24 AY İÇİN EVLENME İKRAMİYESİ ÖDENİR

5434 sayılı yasaya tabi iken ölenlerin kız çocuklarının aylığına yetim aylığı denilmektedir.

Yetimlerden kız çocuğu olanların evlenmelerinde  aylıklarının 12 aylık tutarı evlenme yardımı olarak verilir.

İçtihada kodu olayda 2004 ten beri yetim aylığı alan yetim kız 2009 yılında evlenme, Emekli Sandığı kendisine 12 aylık tutarda ödeme yapmıştır.

Vekille takip edilen yerel mahkeme kararında; 5510 sayılı yasanın 37.maddesinde bütün ölen sigortalıların aylık alan kız çocuklarının evlenmeleri halinde 2 yıllık tutarlarının ödeneceğinin düzenlenmesi, BAĞ-KUR lulara bu hakkın 1.10.2008 öncesi tanınmamış olması, SSK lılara 2 yıl, Emekli Sandığı için 12 ay üzerinden tanınmış olması karşısında 5510’un evlenme ödeneğini düzenleyen 37.maddesindeki 2 yıllık tutar üzerinden ödemeden 5510 döneminde evlenen yetim kızın ödenen 12 aylık dışında 12 aylık tutar daha evlenme ödemesi alabileceğine karar verilmiş, Karar Yargıtay 10.Hukuk Dairesinin E.2011/18141, K.2013/521 sayılı kararında

          “Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre sair temyiz itirazlarının REDDİNE;
1-) Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 388. maddesindeki "Karar aşağıdaki hususları kapsar:… İki tarafın iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, ihtilaflı konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışması ret ve üstün tutma sebepleri, sabit görülen vakıalarda bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep, …" hükmü gözetilmeksizin davacının ıslah dilekçesiyle tahsil kararı verilmesini istediği miktarın hüküm altına alınmamış olması;
2-) Hüküm altına alınan miktara göre, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 12. maddesinin “Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, (yedinci maddenin ikinci fıkrası, dokuzuncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile onuncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla,) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. Belirlenen bu ücret Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre tespit edilen ücretten az olamaz.” hükmü gözetilerek, davacı lehine vekalet ücreti takdir edilmiş ise de…aireleri Kurulunun 2011/321 sayılı 30.06.2011 tarihli kararı ile, anılan hükmün “Belirlenen bu ücret Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre tespit edilen ücretten az olamaz.” kısmının yürütmesinin durdurulmasına karar verilmiş olup, 07.07.2011 karar tarihi itibariyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin ilgili bölümünün yürütmesinin durdurulduğu gözetilerek, davacı lehine, hüküm altına alınan tutar nazara alınarak nispi vekalet ücreti takdiri gerekirken, hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması; usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenleridir. 
./..
-2-

Ne var ki, bu aykırılıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi dikkate alınarak 1086 sayılı Kanunun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
S O N U Ç : Hükümdeki "3000,00" rakamları silinerek yerine "4489,80" rakamları yazılmasına; "1100,00" rakamları silinerek yerine "538,78" rakamları yazılmasına ve bu şekliyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının davacıdan alınmasına, 21.01.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi. “
 

  Denilmek sureti ile emekli sandığına tabi iken ölenlerin kız çocukları SSK lı BAĞ-KUR’lu kız çocukları ile eşit halde kabul edilmiştir.

 Ancak karara konu talepler adli yargıda tekrarlanmadığından başka emsallere ulaşamadık.

  Bu karar zaman itibari ile 5510 uygulamasının ilk dönemlerine rastladığından mahkemeler kendilerini görevsiz kabul etmemişlerdir.

 Bu dönemden sonra Yargıtay kararları Emekli Sandığı bakımından idari yargıyı görevli kabul etmektedir.

 Kararın en ilginç yönü 5510 sayılı kanunun tüm sigortalılar bakımından lehe olan hükümlerinin derhal uygulanmaya başlanmasını kabul etmesi hususudur.

 Emekli Sandığı yahut İdari Yargı uygulamasına nazaran daha önde-ileri bir uygulamadır. Emsalin İdari Yargı tarafından da benimsenmesi mümkündür.

Ancak yeni dönemde Adli yargının memur yetimi kızları için kendilerini görevli kabul etmeleri zor kabul ettirilebilecek bir husustur. Ancak idari yargının olumsuz tavır sergilemesi halinde 5510 döneminden doğan hakları Adli yargıda ileri sürmenin kabul edilmesi de mümkündür.

 Karar Emsal nitelikte olsa da sürdürebilirliği konusunda zorluklar şimdiden nazara alınmalıdır.

 Davacı vekiline emeği, hem  davacı yana hem Yargıya yeni bakış açısı için teşekkür borçluyuz. Davanın taraflarının bu yazı içeriğinden haberleri bulunmamakta, böyle bir kararın varlığına  sosyal güvenlik atölye çalışmaları sırasında işaret edilmiş bulunmaktadır. Farkındalığı hatırlatan  değerli hukukçumuza da teşekkürler . Ama davacı vekili Ankara Barosu Avukatı M.A. ancak birazda sitemliyim, hani selam sabahımız var demez mi insan bende böyle bir karar var. Başka kaynaklarda öğrenmek yerine zamanın öğrenip uygulamanın yaygınlaşması için uğraşsak daha hızlı bilgilenme ve etkilenme sağlanabilirdi.

(Not: Yerel mahkeme kararı   yayınlanmamış bir karar olduğundan sadece öğrenebildiğimiz kısmını aktarabildik) 

 

İDARİ  YARGIYI GÖREVLİ KABUL EDEN KARAR 

21. Hukuk Dairesi         2016/4069 E.  ,  2016/4114 K.

  •  

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

Davacı, ödenmeyen evlenme ikramiyesinin evlenme tarihinden itibaren faiziyle tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, eksik ödendiği iddia edilen evlenme ikramiyesinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununun 90 ıncı maddesine göre; dul veya yetim aylığı alanlara, almakta oldukları aylık tutarlarının oniki aylık tutarında evlenme ikramiyesi ödeneceğinden bahisle somut olayda davacıya tahakkuk ettirilen ödeneğin yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davanın esastan reddine karar verilmiştir.
Sosyal güvenlik hakkı bakımından 5434 sayılı TC Emekli Sandığı Kanunu kapsamında bulunan sigortalıların kız çocuklarına sağlanan yardımlar arasında, 90. maddesinde evlilik ikramiyesi de sayılmıştır.
Diğer taraftan, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 01…..2008 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, 101.maddesine göre; bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde görülecektir. 
5510 sayılı Yasa'nın "5434 sayılı Kanuna İlişkin Geçiş Hükümleri" başlıklı Geçici 4.maddesinin 4.fıkrasında "Bu Kanunda aksine bir hüküm bulunmadığı takdirde; iştirakçi iken, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamına alınanlar, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olarak çalışmış olup bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine tabi olarak yeniden çalışmaya başlayanlar ile bunların dul ve yetimleri hakkında bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır" hükmü yer almaktadır.
5510 sayılı Kanunun 101 nci maddesinde yer alan “…bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür.” bölümünün iptali istemiyle yapılan itiraz başvurusunda Anayasa Mahkemesi, ……..2011 tarih ve E: 2010/65, K: 2011/169 sayılı kararıyla iptal isteminin reddine karar vermiş ve kararın gerekçe bölümünde "5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce iştirakçi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanun’a göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden …’nun tesis edeceği işlem ve yapacağı muameleler idari işlem niteliğini korumaya devam edeceğinden bunlara ilişkin ihtilaflarda idari yargının görevli olmaya devam edeceği" ifade edilmiştir.

Öte yandan Uyuşmazlık Mahkemesinin 4.9.2012 tarihli 2012/64-83 Esas ve Karar sayılı kararında 5510 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden önce iştirakçi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanuna göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden Sosyal Güvenlik Kurumunca tesis edilen işlem ve yapacağı muamelelerin “idari işlem” ve “idari eylem” niteliğini korumaya devam edeceği, dolayısıyla, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun ……a maddesinde belirtilen idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları kapsamında bulunan, emekli kamu personeli olan davacı tarafından açılan davanın, görüm ve çözümünün idari yargı yerinde görüleceği, ancak, 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmaya başlayanların ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, 5510 sayılı Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacağı ve haklarında 5434 sayılı Kanunun değil 5510 sayılı Kanunun öngördüğü kural ve esasların uygulanacağı ve dolayısıyla da ihtilafların adli yargıda çözümleneceği sonucuna varılmıştır.
Bu bağlamda temyiz incelemesine konu olan uyuşmazlıkta, öncelikle görevli yargı yolunun belirlenmesi gerekmektedir.
Zira; 6100 sayılı HMK'nın 114/…b maddesine göre "yargı yolunun caiz olması" dava şartı olup mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırarak, dava şartı noksanlığının tespiti halinde davanın usulden reddine karar vermesi gerekmektedir.
Somut olayda temyize konu uyuşmazlığın; 5510 sayılı Yasa'nın yürürlüğe girdiği 01…..2008 tarihinden önce Emekli Sandığı iştirakçisi olan müteveffa babası üzerinden yetim aylığı almakta iken evlenen davacının, 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanununun 90. maddesine istinaden talep ettiği evlenme ikramiyesinin reddine yönelik olarak tesis edilen Kurum işleminden kaynaklandığı anlaşılmakla, söz konusu uyuşmazlığın çözüm ve görüm yerinin idari yargı olduğu ortadadır.
Hal böyle olunca mahkemece, uyuşmazlığın çözümünün idari yargının görev alanına girdiği gözetilerek, 6100 sayılı HMK'nın 114/…b maddesine göre dava şartı olan "yargı yolunun caiz olmaması" nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın esastan reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, "yargı yolunun caiz olması" dava şartı olup, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılacağından, hüküm bu sebeple bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, ….03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Şeklinde olmakla çözümü İdari yargıya bırakmıştır.