ALİ TEZEL

İNSANA MUTLULUK YAKIŞIYOR

      Bir bayram ve babalar günü kutlamasını geride bıraktık.

      Hüzün yerini sevince, yeniden özleme bıraktı.

      Yeniden kavuşup, yeniden sevinebilenlerimize ne mutlu.

      Yıllardır iş kazaları ve engelli sorunları ile uğraşıyor olmak,  önce insanlarını yüzüne bakmayı, büyük acı yaşamış mı, yüzünde acıdan iz kalmış mı, beden organları sağlam mı , tam mı elinde parmağı var mı şöyle bir göz açıp kapayana kadar kısa bir  bakışla ilk izlenim oluşturmayı öğretti. 

      Böyle yaklaşınca  engellilik doğuştan mı, bir kaza sonucu mu çoğu zaman farkına verebiliyor insan.

     Uzun yıllardır bir tanığım biri ile bayramda karşılaşınca ne çok değişmiş dedim, mutlu, yüzü gülüyor, öz güvenli, sağlıklı aman Allah’ım her bir kuluna nasip et böyle bir hayatı dedim.

     Mutlu idi çünkü geçim kaygısı yoktu,

     Mutlu idi çünkü yükselme  dışında işinde kaygısı yoktu,

     Mutlu idi çünkü yaşam şekli için koşturuyordu.

     İnsana  mutluluk yakışıyor dedim,

     Mutluluk samanlık seyran gibi değildi elbet, güven olmalıydı.

    Yaşamımızın en az olması gereken güvenliği sosyal güvenliği hiç unutmamalıyız. Sosyal güvenlik bazılarımız için İktidar koltuğu bazılarımız için genel seçimi kaybedenlerin kazandığı bazı yerel yönetimler gibi olsa da , üretemediğimiz zamanlarda ki tek kapımızdır.

      Ülkemizi çevrelen tehditler çözülmese de bir birer azalıyor. Ancak insan emeği ile makine üretimi arasında kıyasıya bir mücadele var. Sermaye daha az emek daha çok otomasyona zorlandığından Sermaye tüm dünya piyasalarında emeğe olan ihtiyacı azaltıp bir ejderha gibi büyümekte. Sermaye savaşları ise kansız olsa da mutluluk ve güven duygumuzu emmekte, Sermayeye karşı en çok eksiğimiz öncelikle tasarruf alışkanlığımızı artırmak, ülke insanımız girişken hatta öyle ki 2002 yılındaki krizde devlete rağmen özel sektör bir çıkış yolu buldu. Herkes tabi  aynı dönemde bu kadar şanslı olamadı, ülke olarak büyüyoruz, gerçek adı pazar kapma kavgasının paylaşımları oluyor siyaset, pazarımı kapamazsın diyen ülke yönetimi üzerinden bin yolla geliyor. Bu hep olacak sermaye ile dişe diş göze göz, dizgin vurulmaz bir milletiz, İnsan insanın kurdudur diyen bir evrensel söylem bakınca Türk beylerinin Türk beylerine  yaptıklarını daha kolay hatırlıyoruz. Gerçi insanlık tarihi de hep iktidar mücadelesinin hüzün ve zaferleri ile dolu.  Mücadele araçları değişen dünyada, sermaye ile milletlerin, emekçilerin kavgası sürüyor.

      Meşhur bir hikaye var. Sendikacılar ile işveren pazarlık masasında, işveren derki ya şu taleplerden vazgeçin ya otomasyona geçeceğim üyelerinizin çoğu işsiz kalacak, sendikacı da o zaman ürettiklerinizi de robotlara satarsınız. Tespit doğrudur ancak sonuç değişmez. Emek grupları otomasyon karşısında zordadır ve ne kadar gayret edilirse edilsin, emek istihdamını artırmak çok zordur. Yeme-içme işletmecilikleri,  küçük el işçilikleri emek yoğun sektörler olarak kalıp ve çoğalacaktır. İktidarların işsizliği azaltmak için işleri çok zordur.

      5510’a getirilen EK md.18 düzenlemesi ile ödenen bayram ikramiyelerini harcamayı öğrenebildik mi bilmem, bu işten en çok kar eden torunlar sanırım. Onlarda biliyorlar dede-nene emekli ikramiyesi almış, harçlıklara zam yap gözüyle bakıyor, şekerler şimdiden hak arama taleplerini yükseltmişler. Dede- neneler, torun ve ikramiye mutluluğu ile ikramiyeleri çoktan hediye, harçlık ve ev ihtiyaçları ile bitirdiler.  Birkaç bayrama alışırız elbet oturur yeniden ikramiye hesabı ama ikramiyenin kaderi Sosyal Yardım Zammı gibi olmaz inşallah, zira  özel bir değeri olan sosyal yardım zammı 70 li yıllardan  2008 yılına kadar özellikle 1995 yılından 2008 yılına kadar hiç artırılmadan 4,69 TL olarak ödenmiş ve 2008 de aylıklara eklenmiştir. (Kolay bir yöntem olan kanunda yer alan rakamsal bir ibareyi  genel geçer bir kural ile bir aylık brüt asgari ücretin, her iki dini bayramda yarısının iki defada ödeneceği düzenlenmesi yeni artışlar için ayrı ayrı düzenlemeler yerine  daha yararlı olabilirdi).

    Sosyal güvenlik harcamaları ülkemizde toplam harcamanın büyük bir kısmını oluşturduğundan,  EYT’lerin talepleri karşılıksız kalmaktadır. Bütçe politikaları ile sosyal güvenlik talepleri çoğu zaman iki karşı cepheyi oluşturmaktadır. Sosyal güvenlikle uğraşan bizler asgari güven ve mutluluğun sağlandığı yer olan sosyal güvenlik alanında genel ve kişiye özel çözümler üretmeye çalışarak hayatımızı sürdürüyoruz. Alt sınır güven ve mutluluklar bize yetiyor.

     Günler siyasilerin telaşı ile geçiyor. Tatlı bir yorgunlukla mutluluk çoğunluğun olacak, ancak seçilemeyen, seçtiği kazanamayan için de, diğerlerinin başarılarını takdir edebilmek bir erdem, kişiliğimizi geliştirmenin en kolay yolu kendi öz eleştirimiz ile kendimizi değiştirmek.  her birimiz ayrı birey, her birimiz ayrı ayrı seçicileriz. 

    Ama insana mutluluk yakışıyor, en güzelliğimiz mutluluk, her birimize en çoğundan mutluluk diliyorum.

Exit mobile version