ALİ TEZEL

İŞ YARGISI VE ZORUNLU ARABULUCULUK – (1) TAKDİM

491 sıra sayılı, 1/850 Sayılı İş Mahkemeleri Kanunu  Tasarısı TBMM tarafından kabul edilmiş halen imza sürecindedir.

İş yargısına  artan bir talep bulunmaktadır. Örneğin Ankara ilinde 1972 yılında  6 iş mahkemesi  varken sonradan kurulan 7,8,9 nolu mahkemeler kurulmuş, yeterli dosya olmaması nedeni ile kapanmış  1990 yılında ise yeniden kurulmuştur. Bu gün ise Ankara’da 45, Batı Adliyesinde 3 ve 1 tane de Polatlı’da yetkili olmak üzere toplam 49 iş mahkemesi bulunmaktadır. Yine Yargıtayda iş davalarına bakan 9 ve 10 nolu Daire Başkanlıklarının iş yükü nedeni ile 21 ve 22 nolu Daireler Kurulmuş 7 nolu Daire’de 2 yıl kadar bir süre hizmet vermiştir. Bölge Adliye Mahkemelerinde ise 5 daire iş yargısı ile görevlendirilmiştir.

Genel bir hesaplama ile İş Yargısına ayrılan Hakim sayısı 500 civarında, dosya sayısı ise Yargıtayda iş dairelerinde bekleyen yüz bini aşkın dosya bulunmaktadır.

İş yargısında rakamların azı çoğunu bakılmaksızın kararların temyiz edilebilir oluşu Yargıtay’ın iş yükünü artırmış, Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlaması ile temyiz sınırı arttığından işçi alacak davalarının nerede ise % 90’ı temyiz edilemeyen sınırda olduğundan yerel mahkemelerin dosyaları artık Yargıtay’ın 9 ve 22. Dairelerinin iş yüklerini artıramamaktadır. Ancak yeni dosyalar gelmesine rağmen Yargıtay dairelerinde geçmiş yılların dosyaları halen inceleme sırası beklemektedir. Sosyal Güvenlik davalarında içinde tespit olanlar bakımından miktar sınırı olmadığından Yargıtay 10 ve 21.Hukuk Dairelerinin iş yükünde beklenen düzeyde bir azalma olamamaktadır.

Yargıtayın esas özelliği içtihat mahkemesi olmasıdır. Esas bu amaca yönelik olmak üzere, temyiz edilebilen iş sayısının azaltılması Bölge Adliye Mahkemelerinin kararlarının temyiz sınırı ile  (2017 yılı için 41.530TL’nin temyiz tarihindeki Bölge Adliye Mahkemesi Kararındaki sınırı aşması gerekir) Yargıtay’ın içtihat mahkemesi olması yolu açılmıştır.

Arabuluculuğu zorunlu hale getiren temel sebep aslında Yargıtay iş yükü nedeni ile oluşturulan çare arayışıdır demek yanlış olmayacaktır.

Zira yargılama öncesi arabuluculuğun  Anayasa’ya aykırı olduğu, daha önce verilen iptal kararlarında da anlaşıldığı, Örnek ülke gösterilebilecek İtalya’da dahi arabuluculuğun zorunlu olduğu dönemlerde  dahi istenen başarı düzeyine erişilemediği tekrar zorunlu olmaktan çıkarıldığı ve halen % 11 civarında başvurunun arabuluculuk düzeyinde çözümlendiği  bilinmektedir.

Zorunlu arabulucu olmak hakkı yalnızca avukatlara tanınmış olup, kurs ve sınav sonucu sicile kayıt işlemi yapılmaktadır. Zorunlu arabuluculuğun kabulü ile bir çok arabulucu bir araya gelerek büro oluşturmaktadır.

Zorunlu arabulucu yeni kanunla biraz daha fazla yetki ile donatılmıştır. Zor durumda olduğu anlaşılan kişilerin kabul beyanlarını dahi tutanağa geçirmekten kaçınabilecektir.

Kanunun kabulü ile yürürlüğü arasında 3 aylık süre konulması hazırlık yapılması için yeterli kabul edilmiştir.

Arabulucuya gitmeden dava açmak mümkün olmayacaktır. Arabulucuya başvuru  önce Sulh Hukuk Mahkemesine yapılacaktır. Ayrıca arabulucuya başvuran ancak görüşmelere katılmayan taraf haklı çıksa da yargılama gideri –vekalet ücreti  isteyemeyecektir.

Takdir niteliğinde bu yazımdan sonra Kanunu yayımlanması ile birlikte takip edilecek süreç listelendiği bir yazı 2 no,  sistemin İş Hukuku- Sosyal Güvenlik Hukuku ilişkisi ilkelerini ihlal edecek yapısı ise 3 nolu yazı olarak kaleme alınmaya çalışılacaktır.

 

  

 

Exit mobile version