İşe iade davasında işçiye kimler darbe vurdu?

28 Ocak 2015

Millet Gazetesi’ne mailler yağmaya devam ediyor. Okurumuz Ali Kırlı demiş ki, “Ali Bey, 13 yıldır çalıştığım işyerinden beni attılar. Tazminatımı ödediler. İşe iade davası açmak istedim.

Avukat ile konuştum. ‘30 işçi çalışmadığı için iade davası açamazsın’ dedi. Bildiğim kadarıyla işe iade davası açmak için 10 işçisinin çalışması yeterliydi. Kanun mu değişti?”

Sevgili okurum. Haklısınız eskiden işyerinde 10 sigortalı işçinin çalışması halinde işe iade davası açabilirdiniz. Ancak AKP iktidara gelir gelmez bu düzenlemeyi değiştirdi. İşe iade davası için 30 işçinin çalışması gerektiğini söyledi.

Türkiye’de işçi haklarında devrim olarak kabul edilen birçok düzenleme 2002 yılında yani DSP-MHP ve ANAP hükümeti döneminde kabul edildi. ‘İş Güvencesi’ olarak tanımlayabileceğimiz bir dizi düzenleme sayesinde emekçinin hakları korundu. Örneğin işsizlik sigortası bu dönemde hayata geçirildi.

Yine işçilerin sebepsiz işten çıkarılmanın önüne geçmek için işe iade düzenlemesi getirildi.

AKP İŞVERENİN ÖNÜNE YATTI 

İlk defa “4773 Sayılı İş Güvencesi Kanunu” TBMM’de yasalaştı ve 15 Ağustos 2002 tarihinde Resmi Gazete ’de yayınlandı. Yasa ilk çıktığında 10 veya daha çok işçisi olan işyerlerini kapsıyordu. Ancak Haziran 2013’te henüz yeni iktidara gelen AKP, tarafından bu sayı 30’a çıkarıldı. Yani 30’dan az çalışanı olan işyerlerindeki işçiler güvencesiz bırakıldı.

İŞE İADE DAVASI NEDİR?

30 ve daha fazla işçi çalışan işyerlerinde, işi altı aydan fazla devam etmiş işçiler için;

-İşçinin işten çıkarılması mutlaka yazılı olarak bildirilecek, n Yazılı belgede mutlaka bir sebep olacak,

-Yazılı sebep işverence kanıtlanabilir ve doğru olacak. Bu şartların tersinden gidersek,

-İşten çıkış yazılı yapılmamışsa,

-Yazılı yapılmış ama içinde sebep yazmıyorsa,

n Sebep yazıyor ama doğru değil ve işverence kanıtlamaz durumda ise; İşçi bir ay içinde İş Mahkemesi’ne başvurup, işe iade davası açabilir.

BİR AYLIK SÜREYE DİKKAT 

NORMAL şartlarda işçilerin işyerinde çıkarılması için 4857/17. madde gereğince önceden bildirme-ihbar etme şartı vardır. İşçinin o işyerindeki kıdemi;

-2 ile 6 ay arasında ise 2 hafta,

-6 ay ile 18 arasında ise 4 hafta n 18 ay ile 3 yıl arasında ise 6 hafta

-3 yıldan çoksa 8 hafta öncesinde işçiye işten çıkarılacağı bildirilip iş arama izni de başlatılmalıdır. Fakat işveren dilerse bu sürelere ait ücreti peşin ödeyerek (adı ihbar tazminatıdır) işçiyi derhal de işten çıkarabilir.

İşe iade davasındaki bir aylık dava açma süresi işten çıkma tarihinden değil, işten çıkarılacağını öğrendiği tarihten başlar buna dikkat edilmesi gerekir.

Yani, işveren 8 hafta önce, “Ey Ali, seni şu sebepten işten çıkarıyorum, 8 haftalık ihbar süren başladı, günde 2 saat iş arama iznin de başladı…” diye yazılı bildirim yaparsa, 8 hafta daha o işyerinde çalışmam gerektiği halde bir aylık dava açma süresi başlar.

DAVA SÜRERKEN ÇALIŞMAK MÜMKÜN MÜ? 

Hizmet akdi feshedilen işçi, işe iade davası boyunca dilediği iş veya işyerlerinde çalışabilir. Ancak dava kesinleştiğinde mutlaka işverene işe başlama isteğini bildirmelidir. Bunu yapmazsa davanın bir anlamı da kalmaz.

İşten çıkarılan işçinin işe iade davası açabilmesi için çalıştığı işyerinde en az 30 işçi olması gerektiği gibi o işçinin işyerinde en az 6 aydır çalışıyor olması gerekir.

KIDEM NASIL HESAPLANIR?

6 aylık işyerindeki kıdem süresinin hesaplanmasında yasa iki noktayı dikkate almıştır.

Birincisi, “…Altı aylık kıdem hesabında bu Kanunun 66 ncı maddesindeki süreler dikkate alınır…” denilmiştir. İkinci olarak da “İşçinin altı aylık kıdemi, aynı işverenin bir veya değişik işyerlerinde geçen süreler birleştirilerek hesap edilir.” Öyleyse aynı gerçek kişi veya aynı tüzel kişinin sahip olduğu değişik işyerlerinde çalışma süreleri işçinin altı aylık kıdeminde dikkate alınması gerekir.

30 İŞÇİ NEDEN ÖNEMLİ?

İşe iade davası açabilmenin bir başka şartı da işyerinde en az 30 işçinin olmasıdır. Bu konuda yargı yol göstermiştir. “İşverenin aynı işkolunda birden fazla işyerinin bulunması halinde, işyerinde çalışan işçi sayısı, bu işyerlerinde çalışan toplam işçi sayısına göre belirlenir…” Yani banka şubesi, marketler, inşaat işyerleri gibi aynı gerçek veya tüzel kişiye ait aynı işkolunda faaliyette olan birden çok işyeri olan işverenin işçi sayısının hesaplanmasında bütün işyerlerinde var olan işçi sayısı dikkate alınır.