İşyerinin Satılması veya Devrinde İşçinin Hakları

31 Mayıs 2019

Ekonomik olgulardaki hızlı değişime paralel olarak çalışma hayatı içinde işverenler sıklıkla işyerlerini satabiliyor veya başkalarına ait işyerlerini devralabiliyorlar. Bu gibi gelişmelerin ortasında kalan işçi, bazen işverenini bile bilemezken kıdem tazminatı gibi haklarını saptayıp ileri sürmesi için elverişli ortam bulamıyor.

Bu bakımdan devir ve satış halinde işçi için kıdem tazminatı nasıl etkilenir hususu önem ve güncelliğini koruyacak gibi görünüyor.

Devir Halinde Hakların Durumu

Öncelikle, 4857 Sayılı İş Kanunu gereğince, işyerinin devri ilke olarak doğrudan o işyerinde çalışanların yasal haklarına ilişkin bir kayıp oluşturmuyor. Hem kıdem tazminatı hem de yıllık izin ücretlerinin saptanmasında devir öncesi ve sonrasındaki toplam hizmet süreleri dikkate alınıyor.

İşyerinin devri veya herhangi bir suretle el değiştirmesi durumunda, her iki işveren de kıdem tazminatından sorumlu oluyor. Diğer bir ifadeyle, bir işyeri sırf el değiştiriyor diye işçi/işveren arasındaki sözleşme etkilenmiyor zira işyeri devri Yargıtay’ca da işçi veya işveren açısından fesih niteliği taşımıyor. Dolayısıyla işveren işyerini devraldığı için çalışanları işten çıkaramadığı gibi, bu kural olarak işçiye de haklı fesih olanağı vermiyor. Ancak devir sonrasında işçi çalışma koşullarında esaslı bir değişiklik olduğunu ileri sürerse bu şüphesiz kuralın istisnası olabiliyor.

Hangi Hallerde Tazminat ve Diğer Alacaklar Doğuyor?

Eğer devirle beraber işyeri şahıs işyeri oluyorsa bu durumda bu işyerinde çalışan işçinin devir durumunun kendisine bildirilmesinden itibaren altı iş günü içinde tazminatını talep etme hakkı bulunuyor. Nitekim 4857 sayılı İş Kanunu’nun 22. Maddesine istinaden işverenin çalışma şartlarında yapacağı değişiklikleri işçiye yazılı olarak bildirme zorunluluğu bulunuyor. Kendisine değişikliğin tebliği itibariyle 6 gün içinde cevap vermesi gereken işçi olumsuz cevap vermesi halinde işveren geçerli nedene dayanarak iş akdini feshedebiliyor. Öte yandan, el değiştirmek suretiyle intikali sağlanan işyeri limitet veya anonim şirket unvanını taşıyor ise bir diğer adıyla sermaye şirketiyse, bu işyerinde çalışan işçinin kıdem tazminatı hakkı bulunmuyor.

Hizmet sözleşmesinin imzalandığı tarihle işe fiilen başlanılan tarih aynı değilse, 4857 Sayılı İş Kanunu’na tabi olan işçi için hesaplanacak kıdem tazminatında dikkate alınacak başlangıç işçinin fiilen işe başladığı tarih olacaktır. Yargıtay’ın kökleşmiş kararına göre işyerinin devredilmesinden önce doğmuş ücret ve diğer alacaklarda (fazla çalışma, hafta tatili çalışması, bayram ve genel tatil ücretleri) devreden ve devralan işveren müteselsilen sorumlu. Ancak devreden işveren için sorumluluğun devir tarihinden iki yıl süreyle sınırlı olduğunu belirtmek durumundayız.

Sorumluluğun müteselsil olması nedeniyle bahse konu haklar için çalışanın iki yıl içinde hem eski hem yeni işverene ya da ikisine birden başvurabiliyor fakat, iki yıl geçtikten sonra ise işçinin devralan yeni işveren dışında muhatabının kalmayacağı hususunu hatırlatmakta yarar var.

Devralan yeni işverence ödenecek kıdem tazminatı çalışanın kıdem tazminatını hak edecek şekilde ayrılması halinde, önceki işverenin yanında geçen süreyle birlikte toplam süre göz önüne alınarak hesaplanması gerekiyor. Ücret alacaklarında, çalışanın iş akdinin sona erdiği tarihten itibaren beş yıl içinde talepte bulunabileceğini, aksi halde alacakların zamanaşımına uğrayacağını bilmesi gerekiyor.