KIDEM TAZMİNATI FONU FIRTINA MI SELAMET Mİ ?

16 Nisan 2019

Kıdem tazminatının niteliğine dair bir çok görüş bulunmaktadır. Ancak gerçekleştirdiği amaçlar bakımından öncelikle, işçi bakımından işe devam etmenin bir ödülü, zor zamanlarda harcanacak bir karşılık olurken, işveren bakımında işe bağlılığın, zamansız işten ayrılmanın önüne geçen bir enstrüman olmaktadır.

Kıdem tazminatının hak kazanılmasına rağmen alacağına kavuşamayan bir çok işçi olduğu gibi bazı sektörler mevsimlik işlerde ve inşaat işlerinde çalışma kıdem tazminatı gibi asgari bir çalışma yılı arandığından nitelik itibari ile uygun işlerden değildir.

Kamu alt işverenlerinin bir milyona yakın işçisi kadroya geçmiş olmakla, kurumsal işyerleri ile birlikte değerlendirildiğinde hak kazanıldığın toplamda ödenecek olan kıdem tazminatının ülkemiz bakımından rakamsal-(tutar) yüzdenin % 40 ını aştığını söylemek hiçte anlamsız olmayacaktır.

Ancak belirli bir kesim ya kıdem tazminatı ödenebilecek bir işte çalışmamakta, bir kesim de işverenin ekonomik güçsüzlüğü veya iflası nedeni ile tazminat alamamaktadır. Bu iki grubun % 20 lik bir kesime karşılık geldiğini düşünüyoruz. Kalan % 40 lık kesim ise, ya daha iyi bir işe geçmek için işte ayrılmak zorunda olanlar ya da işverenin ilk fırsatta kıdem tazminatsız işçi çıkarmayı kollayıp koşul oluştuğunda işçi çıkarmasından kaynaklanmaktadır. Burada işveren var, ekonomik olarak güçlü  ancak kıdemden nasıl kurtulurum hesabı yapmaktadır. Bazen kıdem tazminatları işçinin iş ilişkisi sürse de işyeri devirleri nedeni ile eski işveren nezdinde geçen çalışmalar tasfiye edilebilmektedir.

Kıdem tazminatı fonu ile alacak sıkıntısı yaşamayan işçiler bakımından yüksek düzey kaygı gösterilmektedir. Bunların başında sendikalı-örgütlü kesim gelmektedir.  (Bu gün tv proğramı sonrası birinin kıdem tazminatı fonu tam bir gerilemedir demesinin ardından aynı kişinin daha önceki yıllarda 12 yıllık çalışması karşılığı kıdem tazminatı alamadığı beyanına karşılık peki fon olsa en az bir kısmı kurtulmaz mı idi dediğimde evet cevabı vermiştir.)

Hükümet yetkilisi Sayın Bayraktar fonun tarafları mutlu edecek bir şekilde düzenleneceği müjdesini vermiştir.

Kıdem tazminatı ve fonu hakkında kalan sözlerimi tamamlamadan önce  birkaç geçmiş yıl verisine bakmak yararlı olabilecektir.

 

KIDEM TAZMİNATI TÜRKİYE  GEÇMİŞİ
  KANUN YILI ÖZELLİK
1 3008 1927 5 YIL/15 GÜN
2 5518 1950 3 YIL/15 GÜN
3 5518 (931) 1967 Haklı Fesih
4 1475 1970 3 YIL/30 GÜN
5 1475(1927) 1975 1 YIL/30 GÜN
6 1475 (2762) 1982 TAVAN KALDIRILDI
7 4857 2003 MD.120 (14)
8 4857 2003 Geçici 6
 Geçici Madde 6 – Kıdem tazminatı için bir kıdem tazminatı fonu kurulur. Kıdem tazminatı fonuna ilişkin Kanunun  yürürlüğe  gireceği  tarihe  kadar  işçilerin  kıdemleri için 1475 sayılı İş Kanununun   14 üncü maddesi hükümlerine göre kıdem tazminatı hakları saklıdır.
9 4857(7036) Ek 3 2012 Zamanaşımı 10 yıldan 5 yıla indi

 

 

İŞÇİLERE TANINAN KIDEME BENZER GÜVENCELER
hizmet süresi  ödeme süresi
1 4857 ihbar tazminatı md.17 (1927 den bu yana var) 6 ay 2 hafta
1970 den beri 1,5 yıl 4 hafta
3 yıl 6 hafta
fazlası 8 hafta
2 1999 yılı 4447 İşsizlik Sigortası 600 gün 180 gün
900 gün 240 gün
1080 gün 300 gün
3 4857 İşe İade 6 ay ve fazlası 4+ 4-8 ay toplam 8 veya 12 ay
2003 ten beri

 

 

KIDEM TAZMİNATI FONU OLAN ÜLKELER
ÜLKELER YIL PRİM
AMERİKA
BREZİLYA 1990 8,50% *FON birikimi +% 40+10 Fona
İTALYA 1982(ÖZEL) 1997 (KAMU) 6,91%
AVUSTURYA 2003 5% 25 yıl/12
İSRAİL
  • Brezilya örneğinde işten haksız çıkarılan kişilerin işverenleri işçilerine % 40 ve ayrıca fona % 10 ödeme yapmak zorundadır.

TÜRKİYE KIDEM TAZMİNATI FONUNA ÖNERİLER,

1-Tasarruf alışkanlığı olmayan bir toplum için zorunlu kıdem tazminatı fonu, tasarruf alışkanlığı kazandıracaktır. Bir çok çalışanın sigaraya harcadığı para kadar tasarrufu yok dense yeridir. 2003 yılında kıdem tazminatının 4857 sayılı kanunda yeniden düzenlenmesi yerine eski kanun olan 1475 sayılı 14.maddesinin fon düzenlemesine kadar yürürlükte kalması ve 4857 geçici 6.maddesi ile fonun kurulacağı belirtilmesine rağmen aradan geçen 16 yıl boyunca gecikilmiş olması, esasen uzun 1961 yılından bu yana konuşulan ilk taslağı 1976 yılında hazırlanan fon çalışmalarının belki de yasal düzenlemeye kavuşma zamanı gelmiştir.

2-Başlangıç düzeyi bakımından kıdemi zaten güvencede olan kamu ile sendika örgütlenmesi söz konusu olan özel kesim işyerleri ilk birkaç yıl istisna tutulabilir.

3-Kıdem tazminatı fonundan her yıl prim karşılığı ödenecek tutar 30 günlük brüt ücrete karşılık gelecek şekilde 100/12= % 8,33 olması düşünülürse de paranın değerlendirileceği düşünüldüğünde % 6 lık bir oran daha anlamlı olabilecektir. Yine primlerin bir kısmının en azından ilk yıllar için devlet tarafından karşılanması teşvik edici olacaktır. Bireysel Emeklilikte yapılan % 25 lik ödem 100 birim kişi ödemesi 25 birim devlet ödemesi 100 birim karşısında 125 birim % 20’ye geldiğinden % 10 luk veya % 20 lik bir  destek özendirici olabilecektir.

4- SGK’ya esas matrah ile kıdem tazminatı matrahı aynı değildir. SGK matrahının avantajları bulunmaktadır. Örneğin kapıcı dairesi, işyerinde verilen yemek, servis sağlanması kıdeme dahil olurken SGK matrahına hiç girmemektedir. Ancak işyerlerin takip, denetimi bakımından SGK matrahına esas olan hususların esas alınması örneğin fazla mesai, hafta tatili gibi ödemelerinde fon kesintisine esas olması gerekir. Bu husus mevcut uygulamayı değiştirecektir.

5- Fonun işsizlik gibi devlet tarafından değil BES gibi özel sektör tarafından yönetileceği söylenmiştir. Kişi bazlı hesaplarda yani her katılımcıya payını dilediği yatırım aracına yatırma imkanı tanındığında kişiler tam payı dövize, hisse senedine, hazine tahvilinden birinden birine yatırabilecektir. Bu bazen tam bir kar bazen tam bir zarar hali olduğundan, kişilere kendi paylarını tasarruf etme ile kıdem tazminatı fonunda biriken tutarı iade arasında çelişki oluşturur. Kişiler kıdem tazminatları yatar yatmaz işlem peşinde olur ki, bu her katılımcının para piyasalarını takibini gerektirir. Altılı ganyana, spor totoya benzer ilgi düzeyleri hem bir işyeri kültürüne hem iş verimsizliğine hemde hüsranlara yol açar. Bu nedenle fonun her yıl asgari ücret artışından (brüt) daha az getiri getirmeyeceği taahhüdü ile fonu işletme hakkının kamuda olması veya kamu  enstrümanlarına ayrılmasını zorunlu kılar.

6- MEYAK gibi fonlar başarısız olmuştur. Kimse parasının ödeme zamanı geldiğinde değersiz olmasını arzulamamaktadır. BES ile benzer amaca yönlenen bir fonun anlamı bulunmamaktadır. Madem tasarruf edilecektir. Amaç sonuç aynıdır. Aynı kadere yönlendirilmektedir Zorunlu BES işçiler bakımından kaldırılmalıdır. Daha anlamlı olabilecek seçenek, eski BES hesabı olanların ihtiyariye dönüştürülmesi, eski BES hesabı olsa da olmasa toplanacak primlerin işveren hissesine eklenecek bir işçi hissesi ihdas esilmesidir. Örneğin artık zorunlu BES yoktur. İşveren % 6 ,işçi % 2, devlette % 1 destek için prim ödemelidir. Bunlardan işveren  payı  ile sadece kıdem tazminatı karşılanmalı, diğeri fazlalık olmalıdır.BES+FON karması daha anlamlı olabilecektir. BES+FON karması bir sistem gerçekleşir ise kişilere BES karşılığı olan % 2 lik pay için bireysel hesaplarında yatırım seçeneklerini tercih hakkı verilebilir.

BES getirileri ortalama iç borçlanma reel getirilerinden daha fazla olmamaktadır. Nerede ise 2 yılda bir BES eksi vermektedir. BES verimli değildir. Tasarrufların adeta yok edilmesine karşılık gelmektedir. Bankaların bazı fonları bile çoğu zaman BES rakamlarından daha fazla getirisi vermektedir. BES yanında bir de FON anlamsızdır. İkinci basamak emeklilik güvenceleri ülkemiz BES uygulamaları ile gerçekleşemez. İhtiyari BES’in gelişim göstermemesi dahi bunu doğrulamaktadır.

7- Önerdiğimiz sistemde gerek işveren gerekse işçiden kesilecek tutarlar SGK ve vergi uygulamasında istisna tutarları olmalıdır.

8- Fona katılacak işçilerin fonun yürürlük tarihi öncesi çalışmaları karşılığında işverenlerin geçmiş dönem hesaplarını fona devrinde öncelikle iskonto sistemi uygulanmalı ve fona daha az ödeme yapmaları sağlanmalıdır.

9- Kayıtsız işçiler ile kazancı eksik bildirilen işçiler için özel yaptırımlar getirilmeli, işçi işveren karşısında mağdur edilmemelidir. Fon-Devlet idaresi  sorumluluk almalıdır.

10- Fona ödeme yapan işverenlerin ödedikleri tutarlar işveren için kredi, teminat mektubu, teşvik işlemi gibi işlemlerde bir anlama sahip olmalı, kolaylaştırıcı, özendirici bir imkana dönüşmelidir. Biriken kaynakların yine ekonomik gelişim  için kullanacağı ortadadır. O halde fona bir düzen içinde ödeme yapmış işverenlere ödedikleri tutar kadar özel imkanlı krediler sağlanmalıdır. En azından kredileri fona maliyet kadar olmalıdır.

11- Fonun gelişi ile birlikte 1999 yılında getirilen işsizlik sigortası, 2003 yılında getirilen işe iade gibi hakların tamamı, işsizlik halinde bir güvence getirmesi olduğundan, en azından işsizlik sigortası güvencelerinde bir gerileyiş olmalıdır. Örneğin işten çıkarılan bir işçi hem ihbar hem  kıdem hem işe iade tazminatı hem de işsizlik sigortası aldığında, işsizlik sigortası ödemeleri işe iade süreleri çakıştığı kadarı geri istenilmektedir. Benzer sınırlamalar kıdem- işsizlik arasında kurulmalıdır.

12- Kıdem tazminatı tavanı kaldırılmalıdır. Bu koşulda işçi sendikaları da fona sıcak bakacaktır. Zira bir çok kamu işçisinin kazancı kıdem tazminatı tavanının çok aşmaktadır. Bu imkan yüksek kazançlı çalışanları ve temsilcilerini ikna için iyi bir seçenek görünmektedir.

13- İşe başlayan ile deneyimli arasındaki ücret farkından doğan değişimleri fon gidermelidir. Örneğin yeni avukat 3.000 TL brütle çalışırken 25  yıllık avukat 5.500TL brütle çalışıyorsa bu ücretten kıdem hesaplanacaktır. fon emekli işlemlerine esas kazanç gibi değerlendirme ile eski kazançları değer olarak artırarak kıdemden-tecrübeden kaynaklanan kayıpları kaldırmalıdır.

14- Fon emeğin serbest dolaşımına imkan verecek olsa da bu ölçüde emeğin serbest dolaşımı işveren bakımından anlamlı olmayacaktır. İşveren işçisini eğitmekte, işine uyumlaştırmakta, müşteri çevresi ile tanıştırmaktadır. Kıdem tazminatı fonu işe bağlılığı beklenebilir olmaktan çıkarmaktadır. İşe bağlılığı sağlayan rekabet yasağı, ihbar önellerinin artırılması, cezai şart gibi bir çok hukuksal imkan olsa da bu güne kadar sözleşmelerinde bu imkanı kullanmayan işverenlerden eski çalışmalarının karşılığını fona yatırmak isteyenler ile işçi arasında iş ilişkisin bir süre daha devamını sağlayan bağlayıcı kuralların sözleşmeye veya kanuna eklenmesine imkan verilmelidir. Yine işçiyi haksız fesihlere karşı korumak ve işe iade güvencesinden yararlanamayan işçiler için haksız feshi yaptırıma bağlayan kurallar oluşturulmalıdır. Bu güne kadar kıdemin koruması altında işe bağlılık beklentisini boşa çıkarılacağına göre bu işe bağlılık ve haksız feshe karşı daha etkin koruma getiren sistemler öncelenmelidir.

15- Emeklilik için günü tamam olup yaş bekleyenlerin kıdem tazminatı haklarını almalarına benzer bir güvence fon içinde yararlı olabilecektir.