KIDEM TAZMİNATI FONU İŞÇİ VE İŞVERENİN NABZINI ÖLÇER Mİ?-1
15 Nisan 2019
İşçi sendikaları kırmızı çizgimiz diyor,buna rağmen işin gerçek yönü kıdem tazminatı hakkına erişimi güvenceye alacak düzenlemelerin hayat bulması hedef alınmalıdır.
2 Yıl önce Fon ortaya atıldığında;
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu “Mutabakat yoksa bu haliyle devam etsin” , Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) “mutabakat sağlanmadığı sürece kıdem tazminatında değişiklik yapılmamalı” diyerek tartışmayı sonlandırmıştı.
Üç önemli İşçi Sendikası,Türk-İş,DİSK Kıdem Tazminatı son kalemiz diyerek kırmızı çizgisini korumayı hedeflerken,Hak-İş ise “var olan olumlu yönler korunarak olumsuzlukları giderecek bir formül üzerinde çalışılmalı” üzerinde durabiliyor.
KIDEM TAZMİNATI NEDİR?
Çalışanın iş sözleşmesinin yasada belirtilen şartlar gerçekleşmesi halinde feshi ile,çalıştığı süre,ücret ve diğer hakları dikkate alınarak yıpranması karşılığında ödenen maddi yaptırımdır.
- İşyerinde yıpranmasının ve işini kaybetmesi,
- İşçinin uzun süre çalıştığı işyerinden ayrılırken ,işveren tarafından dürüst çalışması karşılığında ödüllendirilmesi,
- İşveren için işten çıkarılacak işçilerde,maliyeti göz önüne alarak çalışanın iş güvencesi denilebilir.
KIDEM TAZMİNATI NE ZAMAN ORTAYA ÇIKTI
Cumhuriyetin kurulmasından sonra sanayinin gelişmesiyle birlikte işçi işveren ilişkilerini düzenlemek, Türk işçileri iktisadi ve hukuki açılardan korumak maksadıyla 1936 yılında İş Kanunu kabul edilmiştir.
3008 sayılı İş Kanununda “Bütün işçiler hakkındaki fesihlerde, beş seneden fazla olan her bir tam iş senesi için ayrıca 15 günlük ücret tutarında tazminat verilir” denilmek suretiyle kıdem tazminatı iş hukukunda yerini almıştır. 1950 yılında yapılan değişiklikle üç yıla indirilmiştir. Ayrıca kıdem tazminatına hak kazanabilmek için iş sözleşmesinin belirli şartlar altında feshedilmesi kuralı getirilmiş, fesih sebebi ne olursa olsun her şartta kıdem tazminatı alabilme olanağı ortadan kaldırılmıştır.
1967 yılına gelindiğinde 931 sayılı İş Kanunu kabul edilerek 3008 sayılı İş Kanunu yürürlükten kaldırılmıştır. 931 sayılı İş Kanunda kıdem tazminatına hak kazanabilmek için gerekli süre üç yıl olarak korunmuş ve tazminat tutarı on beş günlük ücret olarak kalmıştır. Kıdem tazminatı almaya hak kazanan bir işçinin ölümü halinde bu tazminatın işçinin kanuni varislerine ödeneceği belirlenmiştir. Ayrıca askerlik hizmeti sebebiyle iş sözleşmesini feshi haline kıdem tazminatına hak kazanılacağı hükmü getirilmiştir.
1475 sayılı İş Kanunu, 1971 yılında yürürlüğe konulmasıyla kıdem tazminatına hak kazanmak için gerekli kıdem süresi üç yıldan bir yıla indirilmiştir. Ayrıca her bir tam yıl için ödenecek kıdem tazminatı miktarı 15 günlük ücret tutarından 30 günlük ücret tutarına çıkarılmıştır. İlk kez kıdem tazminatına tavan getirilmiştir. Kıdem tazminatına esas alınacak ücretin tanımı yapılmış, bu ücrete yapılabilecek ekler belirlenmiştir. Kadın işçilerin evlendikleri tarihten itibaren bir yıl içerisinde kendi arzuları ile işten ayrılmaları halinde kıdem tazminatından yararlanmaları sağlanmıştır. Yaş haddini beklemeksizin prim ödeme gün sayısını dolduran işçilerin kendi istekleriyle işyerlerinden ayrılmaları halinde de kıdem tazminatı ödenmesi esas kabul edilmiştir . 10.6.2003 tarihinde çalışma hayatını düzenleyen 4857 sayılı İş Kanunun yürürlüğe girmesi ile 1475 sayılı İş Kanunu yürürlükten kaldırılırken, kıdem tazminatı fonuna ilişkin kanunun yürürlüğe gireceği tarihe kadar 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14. maddesi hükümlerine göre kıdem tazminatı hakları saklı tutulmuştur.
İŞÇİNİN KORKUSU!
Kıdem tazminatı işçi için en önemli sorunun başında aylık fona yatıracağı oranın %8,3 ten daha az olması durumu çalışanlar açısından mevcut haklarının daha kötüye gitmesi olarak görülür.
Fon da biriken paranın değerlendirilmesi,geri alabilme şartlarında oluşacak yasal düzenlemeler,mevsimlik işlerde sürenin kapatılması sıkıntısı,Kısmi ve Çağrı üzerine çalışmada ortaya çıkabilecek hak kayıpları.
Mevcut çalışanların fona geçiş süreçleri,emeklilerin fona aktarılması .
Eski çalışanların haklarının yeni sistemle entegre esasları.
Eski sisteme göre kıdem tazminatının alınmasındaki mevcut şartların ortaya çıkmasında alınmaması yada fona aktarılması gibi işverenin birikmiş bu yüke sıcak bakmaması.
Yeni sisteme geçmeyi tercih eden ,geçmiş kıdem tazminatlarının nasıl bir uygulamaya tabi olacağı oldukça karmaşık bir konu ve farklı problemlere sebep olabilecek niteliktedir. Fon tarihinden önce çalışmaya başlamış kıdemli çalışanlar ,işverenlerin fonlu sisteme geçiş aşamasında anlaşamamaları muhtemeldir. İşverenler işçilerin kıdem tazminatına hak eder şekilde iş sözleşmesinin sona erip ermeyeceğinin şimdiden kestirmenin zor olacağı görüşünden hareket ile çalışana çok az oranda kıdem tazminatı ödemek isteyeceklerdir. Çalışanlar ise kendilerine yapılacak ödemenin yüksek olmasını isteyeceklerdir ve bir sorun alanı oluşacaktır. Bununla birlikte yeni sisteme geçiş sırasında kıdemli çalışanlara uzlaşı yoluyla belirlenecek olan kıdem tazminat oranını ödeyecek mali gücü olmayan işletmelerde sorunun nasıl çözülebileceği ayrı bir konu olarak ortaya çıkacaktır. Çözüm için en kolay yol yeni sisteme geçenlerin geçmiş tazminatlarını eski sistemin kurallarına tabi kılmaktır. Ancak bu seçim eski sistemin olumsuz etkilerinin bir süre daha devam etmesine yol açabilir.
FONLARA GÜVENMİYORLAR
Fonun iyi yönetilmeyeceği endişesi,başka kaynaklara aktarılması,fondan yararlanma şartlarının zorlaştırılması yönüyle güvenmiyorlar(İşçi Sendikaları da bundan endişe duyuyor)
İşçinin iş güvencesi ortadan kalkarak,işçinin keyfi işten çıkarılması gündeme gelebilir.
VEDAT İLKİ