İnşaatlarda Asgari İşçilik
Ali bey, kendimizin yaptırdığımız özel bir inşaatımız bulunmakta ve yasal açıdan SSK’ya prosedüre uygun olarak bildirim yapılmıştır. İnşaat ruhsatı almak için sigorta müdürlüğüne müracaat ettiğimizde asgari işçilik uygulaması altında belli bir prim limitine ulaşmadan ruhsat vermemektedir. Mecburi olarak bu primi ödemek zorunda kaldık. Geçmiş yıllarda bir limite kadar zorunluluk yok diye duymuştuk. Yanlış bilgimi almışız?
-Bu uygulama halen devam etmekte midir?
-Böyle bir zorunluluk gerçekten var mıdır? İsmi Saklı
Sayın okurum, özel bina inşaatları ve ihale konusu işlerde 1987 yılına kadar uygulanan ve Turgut Özal hükümetince uygulamadan kaldırılan “Ölçümleme”, 1994 yılında “Asgari İşçilik” olarak yeniden başlatılmıştır. Halen de uygulanmaya devam edilmektedir. (Sadece, SSK’nın kanunsuz kaldığı 2002-2003 yıllarında uygulama sekteye uğramış idi.) İnşaat yaptıranlar öncelikle inşaatlarında çalışanları SSK’ya sigortalı olarak bildirmek ve sigorta yapmak zorundadırlar. İnşaat bitiminde de SSK’ya ödenen primler için bir değerlendirme yapılır ve ödenmesi gereken tutarda bir eksiklik varsa işverene ödettirilmeden Yapı Kullanma Ruhsatı için Belediyelerin istediği ilişiksizlik belgesi-borcu yoktur yazısı verilmemektedir.
İnşaatlarda yapılan değerlendirmede, inşaatın metrekaresi ile inşaatın cinsine göre her yıl Bayındırlık Bakanlığı’nca yayınlanan metrekare birim maliyet tutarı çarpılarak, toplam resmi inşaat maliyeti bulunmaktadır. Bulunan bu maliyet ile özel bina inşaatlarında normalde SSK’ya bildirilmesi gereken işçilik ücreti tutarı yüzde 9’dur ama işveren Sigorta Müdürlüğü ile kamuoyunda bilinen adıyla uzlaşmaya giderse oran yüzde 6,75 olarak uygulanmaktadır. Yani, inşaatın maliyeti ile yüzde 6,75 çarpılmakta ve çıkan rakam kadar (ödenen prim değil) işçilik ücreti SSK’ya bildirilmiş ise belgesi inşaat sahibine verilmektedir. Eksik kalırsa eksik kalan işçilik ücretinin (inşaatlardaki prim oranı olan) yüzde 35,5 kadarı prim olarak işverenden tahsil edilerek belgesi verilmektedir.
Çıkardığımız İşçiyi Geri Aldık
Sayın Tezel, size 2 sorum olacak,
– İşyerinde çalışan bir işçi tüm yasal hakları ödenerek işten çıkartılmıştır. Fakat 2 ay sonra bu işçi yeniden işe alınmıştır. Bu işçinin yıllık izin ve diğer sosyal hakları hesaplanırken eski kıdemi gözönüne alınacak mıdır, yoksa tüm hakları yeni girdiği tarihten mi geçerli olacaktır?
– İş yerinden tüm hakları ödenerek çıkartılan bir işçi mahkeme kararıyla işe iade hakkı kazanmıştır. Bu işçiyi işe başlatırken ödenmiş olan tazminatların iadesini talep hakkımız var mıdır? Ayla Uzer
Hanımefendi, işyerinden kıdem tazminatı gibi yasal haklarını ödeyerek çıkardığınız işçinizi bir süre sonra tekrar işe aldığınızda kıdemi sıfır olarak işe başlamış işçi gibi değerlendireceksiniz. Ancak, işçi aldığı kıdem tazminatını size geri ödemek isterse ve siz de geri ödemeyi kabul ederek parayı alırsanız bu kere eski kıdemini yeniden kazanacağından kıdemli işçi gibi değerlendireceksiniz.
İkinci sorunuza gelince bunun cevabını 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 21 inci maddesi vermiştir ve ilgili yerin altı çizili olarak aşağıdaki gibidir.
21 inci maddeye göre;
“İşverence geçerli sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli olmadığı mahkemece veya özel hakem tarafından tespit edilerek feshin geçersizliğine karar verildiğinde, işveren, işçiyi bir ay içinde işe başlatmak zorundadır. İşçiyi başvurusu üzerine işveren bir ay içinde işe başlatmaz ise, işçiye en az dört aylık ve en çok sekiz aylık ücreti tutarında tazminat ödemekle yükümlü olur.
Mahkeme veya özel hakem feshin geçersizliğine karar verdiğinde, işçinin işe başlatılmaması halinde ödenecek tazminat miktarını da belirler.
Kararın kesinleşmesine kadar çalıştırılmadığı süre için işçiye en çok dört aya kadar doğmuş bulunan ücret ve diğer hakları ödenir.
İşçi işe başlatılırsa, peşin olarak ödenen bildirim süresine ait ücret ile kıdem tazminatı, yukarıdaki fıkra hükümlerine göre yapılacak ödemeden mahsup edilir. İşe başlatılmayan işçiye bildirim süresi verilmemiş veya bildirim süresine ait ücret peşin ödenmemişse, bu sürelere ait ücret tutarı ayrıca ödenir.
İşçi kesinleşen mahkeme veya özel hakem kararının tebliğinden itibaren on işgünü içinde işe başlamak için işverene başvuruda bulunmak zorundadır. İşçi bu süre içinde başvuruda bulunmaz ise, işverence yapılmış olan fesih geçerli bir fesih sayılır ve işveren sadece bunun hukuki sonuçları ile sorumlu olur.
Bu maddenin birinci, ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri sözleşmeler ile hiçbir suretle değiştirilemez; aksi yönde sözleşme hükümleri geçersizdir.”