ALİ TEZEL

SGK DA YER ALAN GELİR VE AYLIK BAĞLANMAYACAK HALLER DÜZENLEMESİ YETERLİ Mİ ?SUÇLULARIN AYLIK HAKLARI SINIRLANABİLİR Mİ ?

        5510 sayılı Sosyal Güvenlik Kanunu md.56’da gelir ve aylık bağlanmayan haller düzenlenirken hak sahiplerinin yani ölüm halinde geride kalanların durumu düzenlenmiş ve sigortalıya karşı zarar verecek bir suç eşleyip (bunlar eş, çocuk, anne baba gibi sınırlı kişiler olmaktadır) ölümüne  neden olmaları halinde gelir ve aylıktan mahrumiyet düzenlenmiştir.

        Kısa vadeli sigortalardan iş kazalarına dair hükümlerden olan 5510 md.22’de cezai sorumluluğu olmayanlar için bağlanacak gelirlere ilişkin düzenlemesi;

       Sigortalının kendisinden kaynaklanan sebeplerle tedavi süresinin uzaması, iş göremezliğinin artması

       MADDE 22- Sigortalının aşağıdaki sayılan nedenlerden dolayı iş kazasına veya meslek hastalığına uğraması, hastalanması, tedavi süresinin uzaması veya iş göremezliğinin artması hallerinde geçici iş göremezlik ödeneği veya sürekli iş göremezlik geliri;

a) Ceza sorumluluğu olmayanlar ile kabul edilebilir bir mazereti olanlar hariç, sigortalının iş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık nedeniyle hekimin bildirdiği tedbir ve tavsiyelere uymaması sonucu tedavi süresinin uzamasına veya iş göremezlik oranının artmasına, malûl kalmasına neden olması halinde, uzayan tedavi süresi veya artan iş göremezlik oranı esas alınarak dörtte birine kadarı Kurumca eksiltilir.

b) Ceza sorumluluğu olmayanlar hariç, ağır kusuru yüzünden iş kazasına uğrayan, meslek hastalığına tutulan veya hastalanan sigortalının kusur derecesi esas alınarak üçte birine kadarı Kurumca eksiltilir.

c) Kasdî bir hareketi yüzünden iş kazasına uğrayan, meslek hastalığına tutulan, hastalanan veya Kurumun yazılı bildirimine rağmen teklif edilen tedaviyi kabul etmeyen sigortalıya, yarısı tutarında ödenir.

  Bu düzenlemeye bakıldığında;

  Ceza sorumluluğu olmayanlar için bağlanan gelirler yarıya kadar indirilerek ödenebilecektir.

  Aslında 506 sayılı yasada yer alan indirim oranları uygulanmasa dahi daha ağırdı.

  Bu noktada soru şudur.

  Terör örgütleri veya herhangi bir suçu işlerken veya suça bağlı ölen, malül veya özürlü kalan kişilere veya hak sahiplerine SGK aylık bağlayacak mıdır?

   22.maddenin 1.fıkrasının a ve b bentlerinde yer alan ceza sorumluluğu olmayanlar hariç ifadesi iş kazasından gelir bağlamanın önüne geçmektedir. İlginç olarak teknik düzenlemeye uygun olmasa da a bendinin malül olanlardan bahsetmesinin bir hata eseri mi yoksa kanun koyucunun iş göremezlik gelirleri için koyduğu sistemin, aylıklar içinde konulmak isteğinin bir işareti midir anlamak kolay değildir. Malül kavramının yeri gelir olmadığı aşikar olmakla birlikte kanun koyucunun iradesinin ceza sorumluluğu olanlar için aksi yönde olduğu ancak ceza sorumluluğu varsa yaptırımının ne olacağı düzenlenmediğinden, ceza sorumluluğu varsa gelirden mahrumiyetin kabul edildiği sonucuna varmak hiçte zor olmayacaktır.

        Ancak uzun vadeli sigortalar bakımından yasaklayıcı bir hüküm bulunmamaktadır. Buna göre gerçi 39.maddede bağlanan gelirin ilk peşin değerinin rücusuna ait kural varsa da bu sigortalının değil üçüncü kişilerin suçunu düzenlemektedir.

        İlk değerlendirme de kanunun kısa vadeli sigortalarda suçlu olanlara hak tanınamaması kural yokluğu yüzünden boşluk doldurma yöntemi ile uzun vadeli sigortalara ölüm ve malullüğüde uygulanabilir.

       Doğrudan hemen uygulanacak kurallar bakımından özellikle devletin kendisine yönelik suç işleyerek ölenlerin özellikle malul aylığı ve gerekirse hak sahiplerinin aylık almalarının veya hak sahiplerinin sınırlı aylık almalarını sağlayan kuralların Sosyal Güvenlik Mevzuatına eklenmesi gerekmektedir.

       Dolaylı olarak kullanılabilecek kurallar yok mudur. Elbette vardır. Bu vatandaşlıktan çıkarma(kaybettirme) ile elde edilebilecek bir sonuç olmaktadır. Türk Vatandaşlık Kanunu 5901 md.29 ve 30 maddelerinde kaybettirmeye dair hükümler var ise de 30 maddesinde kaybettirmenin eş ve çocukları etkilemediği kabul edilmiştir. Örneğin ölümlerde vatandaşlığı kaybettirmek anlamsız kalacağı gibi sosyal güvenlik yalnızca vatandaşlarımız için değil sigortalı olan yabancılar içinde hak sağladığından her zaman vatandaşlığa bağlı sonuçlar yeterli olmayacaktır.

       Konunun yeri sosyal güvenliğin kendi içidir. Kural yokluğu halinde dahi yargının aylık bağlamaya izin vermeyeceği kanaatindeyiz. Özellikle ölümlerde Kurum tarafından yurtdışından belli ülkelerden gelen cenazelerin nakil izinlerinin Kurumun bilgisayar ortamına düşmesinin sağlanması, yurt içi ölümlerde de yine suçlu ölümlerinin benzer bir yöntemle Kuruma bilgi olarak kazandırılması, Kurumun hak sahiplerinden veya sigortalılardan aksini belgelemelerini istemeleri önem arz edecektir. Ancak tekrar etmek gerekirse ölümlerde hiç aylık bağlamamak doğru kabul edilemez. Hak sahiplerine indirim ve asgari aylık tutarlarını geçmeyecek bir aylık bağlanabilmeli, malul ve özürlü olanlar ise ancak yaşlılık hakkından yararlanabilmeli. Bir suçun sonucu olan bedensel arızları onlara erken ve kolay emekliliğin yolunu açmamalıdır.

        Zor bir konu ama terörün depreştiği bu günlerde bir çözüm aranmalıdır.

 

 

 

 

         

           

 

Exit mobile version