SOSYAL YARDIM VE DAYANIŞMA VAKFI İLAVE TEDİYELERİ-BAŞARIYA ULAŞAN BİR HUKUK MÜCADELESİ

10 Aralık 2019

Vatandaşa vakti zamanında fak-fuk-fon diye öğretilen, Devletin oluşturduğu Valilik ve  Kaymakamlıklar nezdinde faaliyet yürüten Sosyal Yardım ve Dayanışma vakıflarında ilave tediye ödenir mi ödenmez mi tartışması yıllardır. Sürüyordu.

Olayın iki farklı yönü vardı ilki özel hukuk hükümlerine tabi bu kuruluşlarda çalışanlara kamuda çalışanlar gibi ilave tediye verilmelimiydi veya  bu işyerleri kamu işyeri mi? sorusu yanında ikramiye ödeniyorsa ilave tediye ayrıca ödenmelimiydi.

Adli yargı kararlarının yerel mahkemelerden sonra bu konudaki davalara bakan Yargıtay’da  3 daire vardı. 9. ve 7. Hukuk Daireleri ödenir görüşünde olmasına rağmen Yargıtay 22. HD’si ödenmez görüşündeydi.

Fon tarafından 2012 yılında ilave tediye niteliğinde ikramiye ödenir kararı verilmişti.

Davası reddedilen ve Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru yoluna gidilen dosyada 2017/28296 başvuru sayılı dosyada verilen ve 22.09.2019 tarihli resmi gazetede yayımlanan 25.12.2018 tarihli karara göre  ihlal kararı verilmişti.

İhlal kararını diğerlerinden ayıran husus şuydu, madem Yargıtay daireleri arasında görüş farklılığı var bu görüş farklılığı giderilmeden verilen karar ihlal nedenidir manevi tazminat ödenmelidir kararında dikkat çeken husus ihlalinin sonuçlarını gidermek, yeniden yargılamaya gerek olup olmadığını takdir etmek üzere dosyanın içtihat farklılığını gidermek üzere Yargıtay 1. Başkanlar Kuruluna bilgi için gönderilmesiydi.

Anayasa Mahkemesi ihlal kararlarında tazminat veya yeniden yargılama kararı verirken burada  daha farklı bir yol izlemiş İçtihadi Birleştirme yolunun takdirini Yargıtay’a bırakmıştır.

Bireysel Başvuru süreci devam ederken Yargıtay Hukuk Genel Kurulunda (örneğin 30.05.2018 tarihli kararları) mahkemelerin direnme kararlarına karşı gelişen uygulama ikramiye adı altında yapılan ödemelerin  Fon Kurulunun yılda Ocak ve Temmuz aylarında 2 ikramiye ödenmesi ve bunun ilave tediye niteliğinde olduğunun belirtilmesi nedeni ile yapılan ödemelerin ilave tediye tutarları olarak düşülmesinden  sonra ödenmemiş alacak olursa kabul kararı verilebileceği yönünde gelişmiştir. Esasen Yargıtay 9 .HD’nin görüşleri de bu yönde idi.

Ancak Yargı kararlarının değişik olması bir karmaşaya neden olmuş, ödeme yapan birimlerin bazıları ödemeleri geri istemeye, bazıları ödeme  yapmamaya başlamışlardı. Gelinen noktada uygulama birliği her şeyden önce hukuki karmaşayı ortadan kaldırmıştır.

Şimdi merak ettiğimiz şu;

Bireysel başvuruda ihlal dendi ama yeniden yargılama yolu için içtihadi birleştirme yolu önerildi. Bu yönde oluşan yeni bir içtihadi birleştirme kararı var mı bu aşamada bilmiyorum. Yayımlanan kararlardan erişebildiğim karar yok,

Ancak İçtihadi Birleştirme Kararı (İBK) ödenmelidir şeklinde çıksa,

İlk soru İBK öncesi reddedilen davalar bu yöntemle yeniden yargılamaya konu olur mu, İBK ile Kanun aynı güce sahiptir. Derdest olmayan davaya uygulanmayacağını öğrendik. Gelecek yeni işlere uygulanacak bir de devam eden davalara. Bireysel başvuruya konu iş veya bireysel başvuruya konu olmayan reddedilen işler ne ölçüde olumlu bile olsa bundan yararlanabilecek.

Ancak Yargıtayın aynı işe bakan daireleri arasında zaman zaman görüş farklılığı oluşuyor. Son yıllarda dairelerin zıtlık sayısını azaltmak için bir birlerini görüşlerine yaklaştıklarına, aynı konuda farklı kararların artık azaldığını görüyoruz.

Bir diğer yapı değişikliği ile Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun artık sabit üyeli hale gelmesi ile farklı kararların azalmasıdır.

Aslında Anayasa Mahkemesi Yargıya sorunları kendi içinde çöz, çözmeden karar verme görüşünü beyan etmiş görüş aykırılıklarından  tarafların zarar görmelerinin yolunu kapamaya çalışmıştır.

Bunda davacının bir kamu görevlisi olmasının da etkisi olabileceğini düşünüyoruz. Birden fazla ölüm aylığı gibi birden çok sosyal güvenlik konusunda daireler arasındaki zıtlıklarda son yıllarda azalmıştır.

İçtihadi Birleştirme Kararı ve sonuçlarına eriştiğimde ayrıca paylaşmak ümidiyle.