YAZILI KURALA DAYANMAYAN YAŞAM SEVGİLİLER GÜNÜ
14 Şubat 2017
Evet diyenler evli, hayır diyenler bekar,
Evlilerden hayır diyenler bekar,
Evliliğe giden yolda evet diyenler sevgili;
Hayır diyenler daha uygununu bekleyenler,
Bekleyenlerden bir çoğu yalnız veya başka tercihi kullanmayı seçenler,
Hayır diyenler tecavüze tacize uğramayanlar,
Evet diyenler zorlukları göze alabilenler,
Evet diyenler sürdürmemek için otuz nedeni varken, sürdürmek için bir sebebi olanlar,
Hayır diyenler ilkelerine bağlı, değişime kapalı olanlar,
Evet diyenler seçenekleri sorgulayamanlar, detaycı olmayanlar,
Hayır diyenler başka sözü olmayanlar,
Düşman işgaline hayır diyenler,
İşgal sonrası değişime evet diyenler,
Bir kez değişim sonra yeni değişime hayır diyenler,
DOKUNULMAZ -KUTSAL KABUL ETTİĞİMİZ BAYRAK RENGİ GİBİ ZEMİNLERE KUTSAL HİLALİN BEYAN RENGİ İLE EVET HAYIR YAZANLAR.
Siyaset evet-hayır yerine belki daha çok KABUL EDENLER-ETMEYENLER KABUL-RET OLMALIYDI.
Sonuç değişmese de hayırlı cumalarda,en hayırlı işlere bile hayır diyebilecek yorumlar,
Bu günlerde her sözün başına hayır ve evetin dilimizi zenginleştiren şekilde kullanılması,
AMA MECLİS OYLAMASINDA EVET –HAYIR DİYE Mİ OYLANDI Kİ BİZ EVET HAYIT DİYELİM
Benim tercihim kabul ret sözcüklerinden yana olurdu.
Bunun gibi yaşamımızın yazılı olmayan kuralları üzerinden yazılı sonuç sağlayacak kurallarına geçiş yapıyor olsak
da, toplumsal yaşamda önce beklentilerimiz vardır. Vatandaş olarak, erkek olarak, kadın olarak, çalışan olarak öğrenci
olarak, yaşama katılan her bir birey olarak önceden uyulacağı beklentisinde olduğumuz kurallar vardır. Hukukta yazılı
kurallar oluşmadan koruyucu kuralların olduğu nazariye güven sorumluluğu adı verilmektedir. Bunun sonucu olarak
kaldırımda yürürken bir aracın bizi çiğnemeyeceğine, kırmızı ışıkta bekleyen aracın yeşilde geçen yayalara
çarpmayacağına, erkeğin ve kadının doğasına uygun davranacağına, devletin hukuk kurallarının oluşturulmasından önce
vatandaşını koruyucu davranarak kurallar oluşturacağına inanırız. Özel hukuk ilişkilerinde kişileri kişilere karşı koruyucu
bir norm olan güven teorisinin devlet yaşamında yerleştiği ölçüde hem kişisel hem devlet olarak güven duygumuz ve
güvenliğimiz artmış olacaktır.
Özel yaşamlarımızda sevgi ilanımızdan sonra kadın-erkek karşılıklı sevgimizin karşılıklı sadakat ile süreceğine
dair kendiliğinden gelen beklentimiz evlilikten ölüme kadar olan sürede dile getirilmeyen sadakat beklentisi, yaşanan
saygı ve verdikçe çoğalan sevgi ile sürer gider. Her ne zaman sadakat ihlal edilirse o zaman ilişki çoğu zaman sona
ererse de, bağımlılık, çaresizlik, güvensizlik, zorunluluk gibi nedenler ile sürebilse de, içinde önce saygının aşındığı ve
sevginin tükenerek artan güvensizlikle daha da zorlaşan yarınlarda birlikteliğin sürdürülebilmesidir.
Ayrılık her zaman sadakatsızlıktan kaynaklanmaz bir çok durumda aslında karakterler, mizaçlar ve hayat
tercihleri ya baştan farklıdır veya sonradan farklılaşmasıyla doğru olan yeni bir yaşamın seçilmesi olmasına rağmen
sunulan toplumsal seçeneklerin azlığı veya kadına yüklenen toplumsal görevlerin fazlalığı nedeni ile mutsuz yaşamlar
sürer gider. Biz buna çocuk için evliliği sürdürmek desekte aslında seçeneklerin azlığından kaynaklanan zorunluluk
halidir.
Seçenekleri nasıl çoğaltabiliriz,
Kadın erkek ilişkilerinde kızlarımızın, kadınlarımızında erkekler gibi sevgilisi, eşi olabilecek erkeklere duygularını
reddedilme korkusu olmaksızın açabilmeleri, ret edilmenin bir son olmadığı evet diyebilecek seçeneklerin her zaman
yenilenebileceği,
Kadınlara yüklenen çocuk yetiştirmede işin çoğunu yükleyen toplumsal beklentinin değişmesi, yerine çocukların
yetişmesi için devlet desteği ni daha da geliştirilerek (kreş-ana okulu gibi seçeneklerin artırılması –geçmişin süt anneleri
bu çağdaş kurumlar olarak adlandırılabilir), babaların iş yanında ev işlerinde de özellikle çocuklar bakımından eşe yardımı
değiştirilebilir hususlardan olmakla birlikte esas değişim yasal olan kadın erkek birlikteliğinin resmi nikah yanında birlikte
yaşam ile seçeneklendirilmesidir. Ülke olarak dini unsur olarak birden fazla eşli (dinen sevilmeyen ama istenmese de izin
verilen bir durum denebilemekte) yaşamı her zaman birlikte yaşamla karıştırmaktayız. Birlikte yaşam dini olan bir
uygulamaya dayanmaz, birlikte yaşam Almanya, Fransa gibi ülkelerde kadın ve erkeğin resmi evlilik yerine Belediye gibi
resmi mercilere birlikte başvuruları ile kayda geçen, sadakat yükümlülüğü olan, çocukların birlikte yetiştirildiği, sadece
bekarların bu hakkı kullanabildiği, istenildiğinde mahkemece verilecek bir boşanma kararı olmaksızın sonuçlanan, resmi
evlilik yanında sürdürülen yeni resmi ikincil bir sistemdir. Hatta evli insan sayısı kadar birlikte yaşayan sayısı vardır.
Evlilik kadar kurumsal hale gelmiştir. Bu yönde yapılacak bir tercih özellikle resmi evliliği deneyimlemiş bireylerin
ülkemizde sonradan bir araya gelmelerini yeni bir hayat kurabilmelerini kolaylaştıracaktır. Ayrılığın kişilerin iradesine
bırakılması dini nikahtakine benzer ise tek eşlilik yönüyle ayrışmaktadır. Birlikte yaşama nedenlerinden belki de en
önemlilerinden bazıları da çiftlerin mal rejiminin getirdiği bağlardan tarafların kurtarılmasıdır. Birlikte yaşamda edinilmiş
mal rejiminin tasfiyesi bulunmamaktadır. Topsumsal değerlerimizin, ahlaki yapımızın evlilik karşıtı bir şekilde metres
hayatı, günübirlik ilişkilerle hiç bir yasal güvencesi olmadan aşındırılması yerine, yasal olarak birlikte yaşam ile değer
aşınmasının büyük ölçüd eönüne geçilebilecektir. Sonraki evlilik veya birlikte yaşama önceki evlilikten getirilen çocukların
korunması resmi de olsa sonraki evliliklerin en büyük sorunudur. En çok kaybedilen bu çocuklar olmalıdır. Hangi tercih
yapılırsa yapılsın bu husus tercihlerden önce gelmelidir. Zira birinci evlilikte başarılı olamayanları sonrakini sürdürme de
şansları çokta fazla değildir. Kırık dökük hale gelmiş yaşamların iyileştirilmesi tamir edilmesi çok zor olsa da, erkeksiz
veya kadınsız bir yaşamın seçilmesi doğamıza ve yerleşik değerlerimize aykırıdır.
Sevgiye evet derken başlanan yoldaki yol kazaları toplumsal algının özellikle kadın bakımından korumacı ve
baskıcı olmasından çıkarılarak özellikle bir kez evlilik yaşamın kişileri ve yine kadınların yeniden ve sağlıklı bir birlikte
yaşamı özendirecek ve yasal bir sistem olan birlikte yaşamanın rejim olarak getirilmesidir. Benim ikinci evetim birlikte
yaşamın yasal sistem olmasına olacaktır. Hangi partinin gerçekleştireceği değil nasıl gerçekleştirileceğidir. Bu batıda yeni
bir seçenek değil Türk Medeni Kanunu değişikliğinden onlarca yıl öncede geçmişi olan bir sistem olmasına rağmen
kanunlaştırma işlemlerinde hep en katı kurallar özellikle akademisyenler tarafından seçilmekte seçenekler gündeme
getirilmemektedir. Sadece birlikte yaşam Medeni Kanunumuza girememiş değildir, İşe iade davasında dava sürerken
işçinin seçimin işe iade yerine tazminata dönüştürme seçeneği de benzer bir tercihlere yasamıza alınmamıştır.
BENİM EVETİM SEVGİYE VE BİRLİKTE YAŞAMIN YASAL REJİM OLDURULMASINADIR.
EVET HAYIR ÖZEL YAŞAMA BIRAKILMALI SİYASET EVET HAYIR YERİNE KABUL RET SEÇMELİDİR. İster evet,
hayır, ister kabul ret hepimizin yüreğine sindirerek, yarına ilişkin güven beklentisi ile oluşturacağımız kanaatlerimiz olup,
milli hisler ile hareket edildikçe ne yönde olursa olsun tercihin biri diğerinden daha değersiz olmayacaktır.
Yazılı kurallara içinde çözümsüzlüğe varıldığında yasa koyucunun amacı bir yorum aracı olarak kullanılabiliyorsa
yazılı kuralın yaşamımızın parçası olmadığı kişisel ilişkilerimizde güven sorumluluğu ve güven hislerimiz geliştirilmeli,
beklenen ve düzenlenen kurallara uyumun artırılması sağlanmalıdır. Yazılı olmayan kurallara dahi uyabilen bir topluma
dönüştüğümüzde yani sevgi yi sadakatsizlikte tüketmedikçe yazılı kurallara uyma yeteneğimiz daha da gelişecektir. Belki
de her başlangıç içimizde uyanan küçücük bir kıvılcımın, dış dünyada karşılık bulacak güven duygusu ile
taçlanmasından ibarettir.