Yurtdışı borçlanmayla ilgili Anayasa Mahkemesi ve Meclis’in aldığı karara uymayan sosyal güvenlik kurumlarının kaybettikleri davaların maddî faturası gün geçtikçe kabarıyor. Devletle vatandaşı karşı karşıya getiren süreç 2002 yılında başladı. Başka ülkelerde çalışıp Türkiye’ye kesin dönüş yapanların, yurtdışı borçlanması hakkından faydalanabilmesi için 2 yıl içinde başvurmaları gerekiyordu. Anayasa Mahkemesi’nin 2 yıl şartını kaldırması üzerine Meclis, mahkemenin verdiği karara yönelik kanun çıkardı. Ancak Çalışma Bakanlığı Hukuk Müşavirliği, iptalin 2003’te gerçekleştiğini belirterek, “İki yıl öncesi 2001’dir. Dolayısıyla bu tarihten öncekiler bu haktan yararlanamaz.” şeklinde görüş bildirdi. SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı da müracaatları bu çerçevede değerlendirmeye aldı. Kanun değişikliğine rağmen hakkını alamayanlar ise iş mahkemelerine ‘karşı dava’ açtı. Mahkemeler mevzuata aykırı hareket ettiği gerekçesiyle bakanlığı kusurlu buldu ve sigortalıların emeklilik işlemlerinin yerine getirilmesini istedi. Şimdiye kadar yaklaşık 25 bin dava kaybeden kurumlar, avukat masrafları da dahil edildiğinde toplam 25 milyon YTL maddî kayba uğradı. Sosyal güvenlik uzmanı Ziya Perver, gelinen noktayı, “Kurumların, Anayasa Mahkemesi’nin iptaline rağmen görüşünde ısrar etmesini anlamak mümkün değil. Davaların arkası gelecek.” sözleriyle değerlendiriyor.
23,7 milyar YTL’lik açıkla bütçenin en büyük karadeliği olan sosyal güvenlik kurumları yurtdışı borçlanma konusunda vatandaşla davalık oldu. 2002 öncesinde aranan yurda kesin dönüş ve 2 yıl içinde başvurma şartı, Anayasa Mahkemesi’nce kaldırılınca, sigortalılar SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı’ndan haklarını istedi. Kurumlardan 2 yıl şartı cevabı alan vatandaşlar Anayasa Mahkemesi ve Meclis’in yayınladığı kanunu gerekçe göstererek iş ve idare mahkemelerine dava açtı. Açılan davalarda vatandaşı haklı bulan mahkemeler, sigortalılara borçlanma yapabilme imkanı verdi. Anayasa Mahkemesi’nin kararına ve yayınlanan kanuna rağmen ‘kendi bildiğini okuyan kurum yöneticilerinin’ tavrı devleti yaklaşık 25 milyon yeni lira zarara uğrattı. Devlete güvenerek dava açmayan binlerce vatandaşın ise mağduriyeti sürüyor. Yaşanan karmaşayı çalışma hayatına yakın bir kaynak “Sosyal güvenlik kurumu idarecileri kendilerini devletin yerine koyuyor.” sözleriyle eleştirdi. Kurum yöneticilerinin hukuk müşavirinin verdiği karara uymak zorunda olmadığını belirten ilgili kişi, Bakanlar Kurulu’nun duruma el koyması gerektiğini belirtiyor. Yurtdışı borçlanma konusunda kesin dönüş ve 2 yıl şartını kaldıran düzenleme, vatandaşları ilgili kurumların yurtdışı sigorta birimlerine yöneltti. İş mahkemelerine başvurarak davaları kazanan vatandaşlar, borçlandırma yapmak için SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı’nın kapısını aşındırıyor. Konuya yakın bir kaynağın verdiği bilgiye göre Bağ-Kur’da yurtdışı sigorta birimi çalışanları yoğun çalışma sebebiyle boş vakit bulamıyor. Vatandaşlar, göz göre göre devlet zararına neden olan ‘inatlaşmanın’ son bulmasını istiyor. Sigortalılara göre kanuna uyulması hem mahkemelerin yükünü hafifletecek hem de yapılacak borçlandırmalarla sosyal güvenlik kurumlarının biraz olsun nefes alması sağlanacak. Sosyal güvenlik uzmanları ise yurtdışı borçlandırma konusunda aynı durumda olanları iş mahkemelerine dava açmaya çağırıyor.
SSK ile davalık olanlardan Davut Arslanhan 6 Temmuz 2005’te İstanbul 3. İş Mahkemesi’ne dava açtı. Arslanhan, 1980 ve 2000 yılları arası yurtdışı hizmetlerinin borçlandırılmasına ve 4 Ağustos 1980 tarihinin sigortalılık başlangıç tarihi olarak tespitine karar verilmesini istedi. Mahkeme, Arslanhan’ın isteğinin kabulüne karar verdi. Sosyal Sigortalar Kurumu ise davayı temyize götürdü. Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı ve yapılan Meclis düzenlemesini dikkate alan hakim, kesin dönüş şartının kaldırıldığını ve 2 yıllık sürenin bulunmaması sebebiyle Arslanhan’ın 4 Ağustos 1980-3 Temmuz 2000 tarihleri arasında yurtdışında geçen sürelerini borçlanması gerektiğine karar verdi. Ayrıca 21 YTL 80 YKr’nin ve 350 yeni lira vekalet ücretinin SSK tarafından Arslanhan’a ödenmesine karar verildi.
Tansel Gültekin de 1998 ile 2002 tarihleri arasındaki yurtdışında geçen çalışma süresinin borçlandırılması istemiyle 31 Ocak 2005’te Kadıköy İş Mahkemesi’nde SSK’ya dava açtı. Gültekin ayrıca mahkemeden borçlandırmaya ters düşen uygulamanın iptaline karar verilmesi talebinde bulundu. Davalı SSK ise Anayasa Mahkemesi’nin 3201 sayılı yasanın öngördüğü yurda kesin dönüş yapma şartına ilişkin maddeyi iptalinden sonra yapılan yasal düzenlemede 2 yıl içinde başvurulmuş olma koşulu konusuna herhangi bir düzenleme yapılmadığını ve bu süreyi kaçıran davacı Gültekin’in isteğinin reddine karar verilmesini istedi. Delilleri değerlendiren hakim, yurtdışında çalışanların Türkiye’de hizmetlerini borçlanma hakkının 6 Ağustos 2003 tarihinde yürürlüğe giren 4958 sayılı yasa ile mümkün hale getirildiğini, önceki uygulamada olduğu gibi kesin dönüş şartı bulunmadığını ve herhangi bir süreye bağlı olarak istekte bulunma koşulunun söz konusu olmadığını belirtti. Gültekin’in borçlanma talebinin SSK tarafından kabul edilmesine karar veren mahkeme, ayrıca mahkeme masraflarıyla birlikte 350 Yeni Türk Lirası avukatlık ücretinin SSK tarafından Gültekin’e ödenmesine karar verdi.
25.03.2006
Hasan Bozkurt