Hizmet borçlanmaları emekli olmak için prim günü eksik olanların bir nevi kurtarıcısı niteliğinde bulunuyor. Kişinin yurtdışında veya askerde geçirdiği süreler, analık sebebi ile çalışılamamış günler toplu borçlanma yolu ile sigortalının prim gününe eklenebiliyor.
Yurtdışı borçlanması yapmak isteyen erkeklerin 18 yaşından sonraki çalışmalarını belgelemeleri gerekiyor. Gurbetçi kadınlar ise Türkiye’den emekli olmak için yurt dışında ev kadını olarak bulundukları süreleri borçlanarak emeklilik hesabına katabiliyorlar.
Hemen belirtelim ki yurtdışı borçlanması kapsamında borçlanılan süreler 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği borçlanma talep tarih tarihindeki son sigortalılık statüsüne göre değerlendirilmesi gerekiyor.
Yurtdışı borçlanmasının ülkemiz dışında başka bir örneği de yok. Hal böyle olunca da nevi şahsına münhasır bu borçlanma şeklinde kuralların ömrü pek uzun sürmüyor.
Bilindiği gibi yurtdışı borçlanması yaparak emekli olanlarsa, emekli olduktan sonra yurtdışında çalışmaya devam etmeleri, ikamete dayalı sosyal yardım almaları veya işsizlik maaşı almaları halinde, 3201 sayılı yasanın açık hükmü gereği aylıkları kesiliyor. Bir başka deyişle, SGK tahsis tarihinde ve aylık almaya devam ederken yabancı ülkede çalışmayı aylığa engel görüyor.
SGK uygulamalarına bakış ve 1 Ekim 2008 vurgusu
Tamamen yurtiçi hizmetleriyle emekli olanların yurtdışında çalışmaya devam ettiklerinde SGK yasal dayanak olmadan bu kişilerin de aylıklarını kesme uygulamasına gitmişti. 2014 yılına kadar sadece Yurtiçi Hizmetlerle emekli olanların aylıkları bile yurtdışında çalışmaya başlamaları gerekçe gösterilerek Kurum uygulamasıyla kesilmişse de bu durum mağduriyetlere yol açmış, açılan dava sayısı kurum direncini kırmayı başarmış, 2014’ten sonra SGK tamamen yurtiçi hizmetlerle emekli olanların aylıklarının kesilmeyeceğini duyurmuştu. Konuyla ilgili halen cari olan 2014/22 sayılı genelge gurbetçilerimizin hak kaybını önleyecek bu durumu açıkça ortaya koymaktadır.
2018/38 sayılı son Genelge ise SGK nın yeniden davalara yol açacak gerileyici düzenleme yaptığını gösteriyor. Zira, yurtdışı borçlanması yapmadan emekli olanların 1 Ekim 2008 den sonra günü varsa yurtdışında çalışmaları halinde aylıkları kesilecek. Yasal dayanaktan yoksun bu düzenlemeyle sadece 2014 den önceki film yeniden izlenmeyecek, dahası hukuki karmaşa şimdiden başlatılmış olacak.
2018/38 sayılı genelgede, Kanunun geçici 2 nci maddesine göre, malullük veya yaşlılık aylığı bağlandıktan sonra sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanıp imzalanmadığına bakılmaksızın yabancı ülke mevzuatına tabi çalışmaya başlayanların aylıkları çalışma tarihini takip eden ödeme dönemi başından itibaren kesilecektir, diyor. Gelinen hukuki kargaşa, doğal olarak bilgi danışmanlığı yerine hayal ticareti yapan kimi simsarlara ucuz fırsatlar doğuruyor, “Türkiye’den emekli olanlar yurtdışında çalışabiliyor” demeye devam ediyorlar. Yalnız başına bu durum bile sosyal güvenlik uzmanlığına duyulan ihtiyacı ortaya koyuyor.
Gurbetçi vatandaşlarımıza şimdiden doğru stratejiler izleyerek emekliliklerini planlayabileceğini, bunun bir ihtisas alanı olduğunu, kişiye özgü en optimum planlamanın da ellerinde sihirli değnek sallayanlarla değil profesyonel sosyal güvenlik müşavirleriyle mümkün olacağını önemle hatırlatmak istiyoruz. Zira aylık bağlandığında her şey bitmiş oluyor bunun sonucuyla ömürler boyu yaşanıyor.
Ev Kadınlarının Yurtdışı Borçlanmasında Değişiklik mi?
2018/38 sayılı genelgenin getirdiği önemli ve bir dizi değişikliğin yanı sıra Ev Kadınlarının Yurtdışı borçlanması na ilişkin düzenlemelerde belirgin muğlaklık göze çarpıyor. Genelgede bu konuyla ilgili verilen örneklerin tümü yurtdışındaki ev kadınlığı sürelerinin Bağ-Kur Kapsamında borçlanmasına ilişkinken, uygulamada ev kadınlığı sürelerini borçlananların çoğunu SSK kapsamında borçlananlar oluşturmaktadır. Bu durum genelgeyle bir değişiklik getirildiği şeklinde bir yanılgıya yol açıyor.
Örneğin, 1990 ile 2001 yılları arasında akit ülke olan Almanya’da çalışması olan ve 1988-1990 arasındaki ikameti olan bir kişinin ikametgah süresinde 720 gün ödeyerek sigorta başlangıcını 1988 tarihine alması sıkça yaşanan bir durum olmasına ve genelgede aykırı bir hüküm olmamasına rağmen genelge bu tipik örneğe yer vermemiş, bunların yerine Türkiye’de hiç sigorta girişi bulunmayan kişilere ait örneklere değinmiş bu da yanlış algılamalara sebebiyet vermiştir.
Ne var ki SGK birimlerinin çoğu bu eksik örnekten hareketle yasanın öngörmediği bir engeli var sayarak “Bağ-Kur kapsamında yapılan borçlanmalarda eskiden beri olduğu üzere borç ödeme tarihinden geriye doğru saymak suretiyle” yapılan uygulamanın SSK kapsamında ev kadınlığı borçlanması yapanları da kapsamaya başladığı peşin kabulünü benimseyerek yapay bir engel çıkarmakta.
Tabii bu engel ilgili gurbetçi vatandaşlarımıza ancak yargı yoluyla bertaraf etmeleri gereken bir bariyer yaratmış oluyor.